‘Gezi’ntiler: ‘Süreç’

İktidarın toplum mühendisliği, halkın yıllardır çektiği acıları ve barışa susamışlığını kullanarak “süreç” diye sorgulanamaz, eleştirilemez bir “şey” yarattı. En önemlisi de sanki siyasetin müdahalesinden bağımsız, kendi halinde işleyen bir mekanizma varmış algısını yerleştirdiler. Kendilerine yönelik, ilgili ilgisiz her ciddi eleştiri ve muhalefeti de “süreç karşıtı” suçlaması ile mahkum etmeye çalıştılar. Bilinç altına yerleştirdikleri süreç=barış denklemi de iyi niyetli uyarıların bile önünü kesti aman süreç zarar görmesin!

Gezi Direnişleri özellikle, bu “toplum mühendisliği” tarafından “süreç karşıtı” bir hareket olarak yaftalandı halen de en gözde komplo teorisi haline geldi bu yaygara. (Tam yazıyı yazarken bakanlardan birisi yeni komployu açıkladı: “Yahudi diyasporası!”)

Hatta Lice’de halkın üzerine ateş açılması sonrası bu teze sarılanların sayısı arttı. Ama Gezi direniş(çi)leri bu “komployu” boşa çıkardı. Lice ile dayanışma gösterileri ve sosyal medyada #direnlice etiketine gösterilen ilgi bunun göstergesi.

Gezi Direnişleri’nin “süreç”, hele hele “barış karşıtı” gösterilmesi, iktidarın işine gelmekte, bu açık. Yalanı politik bir yöntem haline getirmiş, ahlaki sınırı olmayan bir iktidar muhalif hareketi bölmek, birbirine karşı kışkırtmak isteyecektir.

Burda daha anlaşılmaz olan, Kürt sorununda “kalıcı ve sahici bir çözüm” isteyenlerin de bu tezlere itibar etmeleri. Hadi Gezi Direnişi’nin ilk günlerinde bu anlaşılabilir bir şeydi. Ama en çok atılan sloganların “faşizme karşı omuz omuza” ve “yaşasın halkların kardeşliği” olduğunu görmediler mi?

Direnişlerin “çelik çekirdeği” ya da “Gezi ruhu” diyebileceğimiz Gezi Parkın’daki barışçıl, hatta pasifist havayı farketmediler mi?

Direnişe destek veren sol/sosyalist grupların Kürt sorununa bakışlarını bilmiyorlar mı?

Direnişi kitleselleştiren en önemli etkenin Başbakan’ın despotik yönetim tarzı ve adamlarının kullandığı şiddetin olduğunu bilmiyorlar mı?

Barışın çözümün önündeki en büyük engelin AKP nin tutarsız, çelişkili, bezirgan politikalarının olduğunu görmüyorlar mı?
İktidarın önlerine açtığı “komplo teorileri kataloğundan” en mantıksızını niye seçiyorlar?

Son günlerde yaşanan birkaç olayı hatırlayalım:

“Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık karakoluna ek binalar yapılmasını protesto etmek isteyen halkın üzerine askerler tarafından ateş açıldı. Saldırıda bir kişi hayatını kaybetti, 10 kişi de yaralandı.” (28 Haziran 2013)

“HAKKARİ’nin Yüksekova ilçesinde Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı ile 3’üncü Tümen Komutanı’nın da bulunduğu Sikorsky S-70 tipi askeri helikopter, İkiyaka Dağları üzerinden geçerken PKK’lı teröristlerce ateş açıldı. Saldırıda bir merminin isabet ettiği helikopter, Hakkari Dağ ve Komando Tugayı’na iniş yaptı.” (20 Haziran 2013)

“Çalışanların cep telefonlarına el koyarak, bir süre örgüt propagandası yapan PKK’lılar, işçilerin kestiği yaklaşık 20 ton odun ile buradaki 3 aracı ve işçilerin kaldıkları çadırları ateşe verdi. PKK’lılar, yol açma işinde kullanılan kepçenin etrafını mayınladıklarını ve kimsenin yaklaşmaması gerektiğini söyledikten sonra, odun kesme ihalesini alan müteahhiti ve kepçe operatörünü yanlarına alarak, kayıplara karıştı.” (15 Haziran 2013)

“Bir gazetecinin Lice’deki olaylarda 9 kişinin sırtından yaralandığı şeklindeki sorusuna sinirlenen (İçişleri Bakanı) Güler, ‘Güzel kardeşim sen bir yere takılmışsın burada bir provokasyon yapılmıştır. Sonrası ifadelerden de bir provokasyon olduğu anlaşılmıştır...Burada terör örgütü ile bu uyuşturucu kaçakçılığının bağlantısında bir kez daha ifade ediyorum. Narko terör dediğimiz bir olayı da tarif ettiğini yakından biliyoruz’ dedi.”

Daha birçok örneğini verebiliriz. Karşılıklı meydan okumalar, tehdit etmeler, saldırılar, “meşru müdafaalar”, keşif uçuşları, bu mudur barış süreci?

Daha “kaçıncı aşamanın, yüzde kaçının” tamamlandığı konusunda anlaşamamışsınız, çıkmış Gezi eylemleri “barış karşıtı” diyorsunuz. Oysa asıl barış ve kalıcı çözüm, bir arada yaşama iradesi Gezi Direnişleri’nde filiz veriyor. Hemde silahı, şiddeti işlevsel olmaktan çıkararak. Üstelik ülkenin tüm çatışma alanlarında, “fay hatlarında” yaşanıyor bu...Gelin bu arayışa destek verin.

İnanın, koluna kan grubunu yazarak kardeşlik sloganı atan gençlerin barış talebi, elinde silah olanlardan daha samimi, daha gerçekçi.