Darbe ve AKbabalar...

İlhan Cihaner'in “Darbe ve AKbabalar” başlıklı yazısı 13 Şubat 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Darbeye maruz kalan Baro, İstanbul Barosu...

Avukat sayısı bakımından dünyanın “en büyük” barosu...

1878 tarihinden bu yana faaliyette olan dünyanın “en köklü” barolarından birisi...

AKP davalarını eleştirdiği için, “yetmez ama evet”çilerin “darbeci” olmakla suçladığı baro...

Olay şudur:

Balyoz Davası’ndaki sanık avukatları bir takım yakınmalarını baroya iletir. Yakınmalar arasında avukatlara söz verilmemesi, savunma hakkının kısıtlanması gibi avukatların saygınlıklarını zedeleyen uygulamalar vardır. İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri 6 Nisan 2012 tarihinde duruşma salonuna giderler ve Mahkeme Başkanının izniyle, davada savunma hakkını ihlal eden olayları açıklar ve bir dilekçe verirler.

Talepleri “adil bir yargılama” yapılması, usul kurallarına/yasasına uyulması , avukatlara görevlerini etkin bir şekilde yapma olanağının tanınması ve hakettikleri saygının gösterilmesidir.

Dayanakları Avukatlık Kanunu’nun ilgili maddeleridir.

Özellikle, “meslekin adalet amaçlarına uygun olarak bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamak” (Avukatlık Kanunu 95. Madde), “meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak” (Avukatlık Kanunu 97. Madde) hükümlerine dayanırlar.

Mahkememiz çok alıngandır.

Bu durumu “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” olarak niteler ve suç duyurusunda bulunur. Olağan ve yasal olanı, Adalet Bakanlığından izin alındıktan sonra soruşturma yapılması iken doğrudan soruşturma açılır.

Daha bir dizi yasaya aykırı iş yapılır. Nihayet dava açılır. Ancak mahkemenin suç duyurusundaki, yaptırımı para cezası olan “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan değil, yaptırımı “2 yıldan 4 yıla kadar hapis” olan “yargı görevini yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs” suçundan iddianame düzenlenir.

Buraya kadarki kısma “ee ne var bunda, biz neler gördük” diyebilirsiniz.

(İstanbul Barosu’nun web sitesinde bir çok baro ve hukuk derneğinin açıklamalarını ve sürecin ayrıntılarını, eylemin suç olup olmadığını, yapılan hukuki yorumları görebilirsiniz)

Asıl üzerinde durulması gereken Baro Yönetimi’nin “düştüğüne” dair yorumlar. Avukatlık Kanunu’nun 90 ve 92. maddelerini dayanak gösteren bir kısım “ileri demokrat”, seçimle/sandıkla gelen baro yönetiminin “iddianame ile gittiğini” ileri sürebilmekte ve bu durumu savunabilmekte.

Bu demokrasi şampiyonları 12 Eylül cuntasının bile yapmadığını yapıp baro yönetiminin düşmesi gerektiğini iddia ediyorlar. Bu iddialara hukuki cevapları İstanbul Barosu verdi. Ben detaya girmeyeceğim.

Yapılan açıkça bir darbedir. Hem de yalnızca seçimle “ele geçirilemeyen” İstanbul Barosu yönetimine değil bu darbe. KCK davası avukatlarının tutuklanması ile başlayıp, ÇHD’li avukatlarla devam eden sistemli bir saldırıdır. Yurttaşların savunma ve adil yargılanma hakkına darbedir. Yaşananlara kanuni kılıf/gerekçe bulmak en azından ayıptır.

Başbakan’ın, daha birkaç gün önce, hem de aynı mahkemeyi hedef alan sözleri ortadayken, İstanbul Barosu’na yönelik uygulamayı hiçbir hukukçu yasa maddeleri ile savunamaz. Hele bu şekilde darbe ile boşaltılmiş bir koltuğa oturmak ne meslek etiği ile ne demokratlıkla açıklanabilir. (Gerçi bu zihniyettekiler darbelerin bakanlığını, savcılığını yapabilmişti zamanında!)

İstanbul Barosu’nu değişik gerekçelerle eleştirebilirsiniz. Ancak savunmaya yönelik bu saldırıda tüm hukukçuların, demokratların yeri baronun yanı olmalıdır.
Bu yazıyı okuyan bazı ileri demokratlar, darbeci baroyu savunan bir darbeci sayabilir beni. Onlara da bir çağrım olacak:

Bilindiği üzere Başbakan ve bazı Bakanlar da son günlerde Balyoz Davası sanıklarını ziyaret ediyor. Hatta davanın esasına giriyor, hakimleri eleştiriyor. Başbakanlığın tam karşısında Yargıtay binası var. Oraya da İstanbul Barosu için astığınız/alkışladığınız gibi bir pankart asılması tutarlılık gereğidir:

“Darbeci Başbakan!”

Masraflar benden!

Başlıktaki “AKbabalar” kim mi?

soL okurları anlayışlıdır...