Avukatlar ve istatistik...

İlhan Cihaner'in “Avukatlar ve istatistik...” başlıklı yazısı 23 Ocak 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Bir özel yargı operasyonu klasiği daha yaşandı ve ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve 8 avukat tutuklandı.

Soruşturmanın yöntemine ve açık hukuksuzluklara, başta hukukçular olmak üzere birçok kişi ve kurum tepki gösterdi. Siyasi partiler, Barolar Birliği, Fransa Ulusal Barolar Konseyi, başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere birçok baro, YARSAV, Demokrat Yargı, Yargıçlar Sendikası, birçok sendika ve insan hakları örgütü kınama mesajı yayınladı.

Davayı kurgulayanlar da boş durmadı. Önce basın açıklaması ile geniş kitleleri etkileyecek manipülatif bilgiler verildi casusluk, kozmik odalar, kodlu bilgiler, çelik kapılar, suikastler...

Sonra aynı kulvardaki medyalarını harekete geçirdiler. Bıktırırcasına, geçmişteki silahlı şiddet, eylem ve cinayet görüntüleri ile, ÇHD’li avukatlar aynı haber içerisinde gösterildi, hâlâ aynı haberler veriliyor.

Yurttaşların bilinçaltına, tüm gözaltına alınan avukatların hatta hukuksuzluklara maruz kalan meslektaşlarına destek verenlerin, şiddet eylemleriyle ilişkisi olduğu yerleştirilmeye çalışıldı, çalışılıyor.

Bunlar yetmiyormuş gibi gazetecilere yönlendirici notlar dağıtılıyor. Bu notlarda, avukatların yasal görevleri suçmuş gibi gösteriliyor. “Kozmik bilgilerin sızdırıldığı” iddiasının soruşturulduğu bir soruşturmada, avukatlara verilmeyen bilgiler servis ediliyor. Düpedüz yalan bilgiler veriliyor. Müdafilerden sanıklardan gizlenen bilgiler, basın açıklamalarında “bilgi notlarında” kullanılıyor.

Yeri gelmişken soralım: “Kim bunlar, servis ettikleri bilgiler doğrulanmadan nasıl manşetlere çıkarılabiliyor ve niye soruşturulmuyor?”
Nasıl bir yönlendirme ve kurgu olduğunu göstermek için, Selçuk Kozağaçlı’nın gözaltı sürecine bakmak yeterli. Şimdi bir soruşturmanız var. “Casusluk ve kozmik bilgilerin kriptolu olarak başka ülkelere gönderildiği” iddiası var. Soruşturma dosyasını el altından servis eder misiniz? “Suç örgütü” olarak gördüğünüz derneğin başkanı yurt dışında. Arama ve gözaltıları “başkan” yurt dışında iken yapar mısınız? Üstelik kaçma şüphesi var!

“Acil” bir durum olmadığı arama ve gözaltı kararlarının “72 saat” için verilmesinden anlaşılıyor. Amaç açık: “Bakın, işte adam Suriye ile içli dışlı” izlenimini vermek. Hele birde yurda dönmese, yeme de yanında yat! Düşman devlete sığınmış firari hain!
Bir de kendi rızası ile bindiği uçaktan, adeta “rehine operasyonu” ile “alınıp”, savcılık yerine emniyete götürülmesi, yasaya aykırı olarak zorla kan örneğinin alınması...

Bir diğer örnek “suikast iddiası”. Kendisine yönelik “suikast emrini tetikçilere iletmekle” suçlanan avukatın savunmasını, CHP Kağıthane İlçe Başkanı Av. Zeynel Öztürk yaptı. Sorguda suikast iddiasını sorunca, hakim, “ben dosyada tesadüf etmedim” demiş. Ama gazeteler televizyonlar hala bu iddiayı veriyor. Dosyada böyle “ciddi bir iddia” var ve hakim “tesadüf” etmedi ise vahim, böyle bir bilgi yoksa daha da vahim!

Bu hukuk dışılıklardan ve manüpülasyonlardan en ilginci medyaya servis edilen bir bilgi:

“DHKP-C terör örgütü şüphesiyle gözaltına alınan şahısların yüzde 96’sının avukatlığını HHB üstlenmiş, yüzde 4’üne ise Baro avukatları girmiştir. Avukat sayısı Baro avukat sayısının yüzde 0,025’i olan HHB’nin DHKP-C davalarına yoğunlaşmış olması dikkat çekicidir.”
Benim matematiğim iyi değildir! Bu istatistiği çıkaranlara bir önerim var: Elleri değmişken Sivas davasında sanıkların avukatlığını yapmış AKP’li politikacılar için de çıkarsınlar.