Akillerin eğitimi...

İlhan Cihaner'in “Akillerin eğitimi” başlıklı yazısı 3 Nisan 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Akil adamlar/insanlar komisyonları...

Bazı olumsuz çağrışımları -özellikle Yugoslavya’nın parçalanması sürecindeki gibi- olduğu tartışmasız. Ancak sorunlarını kendi “iç dinamikleri” ile çözme/çözüm yolunda adım atma basiret ve cesaretini göstermiş birçok ülkede, farklı ad ve yöntemlerle kurulmuş benzer birçok “yapı” olumlu katkılar sağlamıştır.

Almanya gibi birleşme sürecinde kurulanlarda var, Arjantin gibi cunta yönetimi sonrası kurulanlar da...

Fas ve Cezayir gibi “siyasi altüst oluşlar” sonrası kurulanlar da var, Guatemala gibi “iç savaş” sonrası kurulanlar da...

Bunların neredeyse tamamı ya doğrudan parlamentolar bünyesinde, ya da parlamento ile sıkı ilişki içerisinde çalışan komisyonlar. Birkaç istisna hariç, yasal dayanağı olan komisyonlar.

Bu arada Meclis Başkanı’nın ve AKP’nin, TBMM bünyesinde bir komisyon kurulmasına, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü’nü engel göstermesi tam bir aldatmaca. Her şey bir yana Anayasa ve İçtüzük’te yeri olmayan “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” orta yerde duruyor. Bunun dışında yasayla kurulan iki sürekli komisyon var Meclis’te. Kendilerine Anayasa konusunda “kuruculuk” atfedenlerin burada içtüzüğü -hukuka aykırı olarak- bahane etmeleri ayrıca çelişkili.

Ama AKP, “propaganda timleri” ya da “seyyar ikna odaları” olarak anlamış bu komisyonları. Anlaşılıyor ki AKP’nin valileri, imamları, meleleri, folklörsever askerleri, emniyet müdürleri, “terkisine aldığı” medya yetmemiş, “toplum mühendisliği” için. (tepeden inmeci jakobenlik demiyorum bakın!)

Bu adamların seçilme yöntemi de değişik: Başbakan bizzat seçiyor ve Başbakan’a karşı sorumlu olacaklar! Değişik dediysem, dünyadaki örneklerine göre değişik! Yoksa bir ilke imza atıp müzakereyi kiminle yürüteceğine bile bizzat kendi karar vermişti, “karşı taraf” da razı olmuştu bu duruma.

AKP’nin amacının propaganda olduğu anlaşıldı. Aksi taktirde süreçten kaygı duyan yurttaşların sözlerine itimat edeceği isimleri de dahil ederdi bu girişime. Ama ben başka yönlerine dikkat çekeceğim bu girişimin.

Öncelikle, akil adamlar neyin propagandasını yapacaklar?

Tartışmalara bakın

Daha PKK’lıların çıkışı için yasaya gerek olup olmadığı konusunda net fikirleri yok, taraflar dahi konuşmamışlar...

PKK’lılar geçerken asker gözlerini mi kapasın, yoksa başka yöne mi baksın, karar verememişler.

Silahı bırakmaktan anladıkları silahın nereye bırakılacağı...

Kaç PKK’lı çıksın, bulaşık yıkayan PKK’lılar gitsin mi, kalsın mı?

Silah bırakılıp “siviller çekilince” her şey hallolur mu?

Dikkat çekmek istediğim diğer bir konu ise: Akil adamları kim dinlemeye gidecek?

Her bölgeye özel listeler hazırlandığına göre bire bir temas isteniyor. Yoksa Hizmet Yolunda programının adını “barış ve milli birlik yolunda” yapardı Başbakan ve tüm TV kanalları sabah akşam yayınlardı.

Evet, kimler “akil timlerini” dinlemeye gidecek ve ne anlatacaklar?

Her konuda Başbakan’la aynı fikirdeler mi? Kendi aralarında uzlaştılar mı?

Özetle anlaşılan o ki sizden istenen Başbakan’ın fikirlerinin “bizi barışa götüreceğini” propaganda etmeniz.

Yalnız “küçük” bir sorun var: Başbakan’ın henüz bir fikri yok!

Akil adamlara “akıl vermek” gibi olmasın ama, önce “eğiticilerin eğitimi programı” talep edin. Yoksa Başbakan’ın “batsın sizin akilliğiniz” fırçası eşliğinde, köşenizi de programınızı da kaybedersiniz!

Bu çok önemli değil, eninde sonunda kaybedeceksiniz! Ama...