İstanbul Kitap Fuarı başlarken

31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 17-25 Kasım tarihleri arasında okurlarla buluşacak. Hollanda’nın konuk ülke olarak katılacağı fuarın ana teması: “Çocukluğum Yurdumdur-Çocuk ve Gençlik Edebiyatı”. Onur konuğu ise, Gülten Dayıoğlu.

Özellikle Anadolu yakasından gidecekler için zul olan trafik, metrobüs itiş-kakışları, iş çıkışı saatlerine denk gelen geri dönüş ve her seferinde, bir daha gelmemeye dair edilen yeminler…

Yazar ya da okur olunsa da, büyük konuşmamak gerektiğini her sene hatırlatır kitap fuarı. Yazarsınızdır ama kendinize yenilip katılırsınız imza gününe. Ya da bir panelde konuşmacı olmak “hoş” gelir. Okursunuzdur, sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz bir söyleşiye tanıklık etmek veya hayranı olduğunuz yazardan imza almak istersiniz. Yemininiz boşa çıkar.

Güzel şeyler bunlar. Merak. Kendini yeniden anlamlandırma, var etme uğraşı. Hele ki bu senenin teması çocuk edebiyatıyken…

Öğretmenleri eşliğinde cıvıl cıvıl, önlüklü, üniformalı öğrenciler kalabalık arasında kendilerini hemen ayrıştıran tiz bağırışlar.

Cemaat okullarının eline düşen, yobaz öğretmenlerin insafına bırakılan, o yaşta bile saçlarını örtme zorunluluğu duyurulan ilerici bir ailede yetişen ama okumaya meraklı olmayan yoksul ancak okumak hevesi taşıyan büyüdüğünde “ücretsiz eğitim” isteme potansiyeline sahip geleceğin “terörist”leri tüm bu detayların ayrımında olmadan, kendileri için endişelenen aklıselim büyüklerinin olduğundan bihaber, bağırış çağırış dolaşacaklar yayınevi stantları arasında.

Gerici yayınevleri ise her sene artan nüfuslarıyla ve büyüyen stantlarında ücretsiz dağıttıkları Kur-an, ilmihal, dua kitaplarıyla avını bekleyen çakallar gibi kollayacak ülkemizin umutlarını. Çocukların boy hizalarına koydukları şeker ve çikolatalarla, ellerine tutuşturacakları safsatalarla önce dişlerini, sonra beyinlerini çürütmeyi hesaplayacaklar.

Solcu yayınevleri örgütlenip on binlerce Komünist Manifesto’yu ücretsiz dağıtmadıkça, karşılık veremedikçe de bu arsızlıklara, soytarılıklara devam edecekler.

Ağırıma gidiyor bu durum, yalan değil. Bir de, Kadıköy’den Taksim’e geçip AKM’nin önünde ücretsiz servis bekleyemeyeceğim ya, bu da dokunuyor kanıma. Ne AKM var artık, ne de Taksim. İstediğin kadar bedava servis kaldır, ne fayda.

[email protected]