Bernard Henri Lévy kimdir?

Bernard Henri Lévy ülkemizin gündemine, Başbakan tarafından geçen hafta gazetemizde de işlendiği gibi Mısır’daki darbeye kanıt olarak gösterilen konuşması ile girdi. Peki ajan mı, felsefeci mi olduğu tartışılan bu şahıs kimdir ve uluslararası siyasetteki rolü nedir? Son söyleyeceğimizi ilk söyleyelim Lévy bir ajan, provokatör olarak görülebilir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da emperyalizmin ve İsrail’in çıkarlarını savunmak için her şeyi yapmaktadır. Libya ve Suriye’deki rolünü kısaca anlattıktan sonra bu şahsiyete dair geçen yıllardan kimi ilginç olayları da sizlerle paylaşalım.
Lévy’nin Libya’daki icratlarını daha önce soL portal’da da aktarmıştık. Lévy, Libya’nın işgalinden önce İsrail Başbakanı Benjamin Netnyahu’ya Konsey’in İsrail’i tanımaya hazır olduğuna dair mesajı ilettiğini bildirmiş ve gelecekte kurulacak rejimin İsrail de dahil “demokratik” rejimlerle iyi ilşkiler kurmaya hazır olduğunu söylemişti. Lévy, “Tobruk Andı” adlı filminde, Libyalı muhalifler ile girdiği ilişkileri, Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi Libya’daki Kaddafi karşıtı isyancıları desteklemesi için nasıl ikna ettiğini ve Fransa ile birlikte Libya’ya saldırının en önde gelen diğer iki ülkesinden ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile İngiltere Başbakanı David Cameron hakkındaki düşüncelerini anlatırken, Libya saldırısı sırasındaki verdiği askeri ve casusluk hizmetleriyle de “göz doldurdu”.

Suriye konusunda da filozofumuzun icraatlarını hatırlatalım. Lévy, Cannes’da filminin gösterimine Özgür Suriye Ordusu bayrağını yüzüne sarmış iki kişiyle birlikte katılmasıyla dikkat çekmişti. Lévy, El Arabiya’ya yaptığı açıklamalarda, “Hollande, Cameron ve Obama gibi liderlerden Beşşar Esed’i istifaya zorlayacak bir ittifakı oluşturmalarını istiyorum. Bu liderlerden herhangi birisinin, ittifaka önderlik etmesini istiyoruz. Bu dönemde bir kaptan ya da lidere ihtiyacımız var” demişti. Lévy şu anda Suriye’deki cihatçılara silah aktarımı konusunda da Barzani ile kirli ilişkilere girmekle suçlanıyor. Lévy, bu süreçte Türkiye’nin Suriye’deki rolünü de bol bol övdü.

Peki Fransız devletinin Libya müdahalesinde ve Suriye’deki İslamcıların desteklenmesi sürecinde bu tür üst düzey görüşmeleri ve ilişkileri yürüten, Libyalı muhaliflerle İsrail arasında “kuryelik” görevi yapan, cihatçılara silah gönderen BHL nasıl bir insandır, entelektüelliğine, felsefeciliğine dair neler söylenebilir?

Fransızların daha çok BHL olarak tanıdığı, Bernard Henri Lévy, Fransız televizyon felsefecisi türünün belki en önde gelen temsilcisi. Lévy çoğunlukla ezilenlerin yanında, iktidarın ve otoritenin karşısında kendini konumlandıran Fransız aydın geleneğinin yüz karası, pek çoklarınca da bir şarlatan. Felsefeci Gilles Deleuze’e göre bomboş biri, sosyolog Pierre Bourdieu tarafından ise televizyon üzerine yaptığı konuşmasında manipülatör televizyon gazetecisi tipinin sembolü olarak değerlendiriliyor.

BHL ayrıca Parti des Indigènes de la République (Cumhuriyetin Yerlileri Partisi) adlı bir grup tarafından 28 Ocak 2011 tarihinde yargılandı ve suçlu bulundu. Bu sembolik mahkeme Paris’in banliyösü Seine-Saint Denis’de Bourse de Travail binasında gerçekleştirildi. Sembolik mahkemeye Fransa dışından da tanık olarak Tarık Ali ve Norman Finkelstein katıldılar. Lévy’nin yargılanma sebebi ise akla karşı işlediği suçlardı. Kurulan sembolik Ağır Ceza Mahkemesi’nde BHL’ye yöneltilen suçlamalardan bazıları ise şöyleydi: Emperyalizme ve Siyonizme koşulsuz destek vermek, entelektüel dolandırıcılık ve felsefi olarak değeri olmayan çalışmalarla para ve güç kazanmak...

BHL’nin geçen yıllarda çok tepki çeken bir diğer icraatını da hatırlatalım. BHL, De La Guerre En Philosophie (Felsefede Savaşmak) adlı kitabında sözde Fransız filozof Jean Baptiste Botul’a yaptığı atıflarla Immanuel Kant’a sert eleştiriler yöneltmişti. Öyle ki Lévy’nin Botulizm’e kaymaya başladığı bile alaylı bir şekilde konuşulmaya başlandı. BHL’nin yanıldığı noktaysa aslında Botul’un Fransız gazeteci Frederic Pages’in uydurmasından ibaret sahte bir kimlik olduğuydu. Lévy uzun bir süre alay konusu olmaktan kurtulamadı. Son olarak ise BHL’nin gençliğinde çok aktif solcu olduğunu, sol siyasi kimliğini neden reddetiğini açıklamada ve sola saldırmakta ülkemizdeki kimi entelektüellerden hiç de geri kalmadığını hatırlatalım.