Sihirbazın çırağı

Bu yazının esin kaynağı Küba’da yeni gösterime giren bir belgesel film. İsmi “Canción de barrio” ya da “Mahallenin Şarkısı”.

Film Kübalı ünlü müzisyen Silvio Rodriguez’in 2010 yılından bu yana Havana’da ve Adanın başka illerinde “Süresiz turne” adıyla düzenlediği konserleri konu alıyor. Rodriguez bu konserler için ağırlıklı olarak konut ve altyapı sorunları olan, sosyal açıdan çeşitli sıkıntılar yaşayan mahalleleri seçiyor.

Aslında film konserlerle değil onların düzenlendiği mahallelerle ilgili. Filmin kahramanı da Silvio değil, mahallelerdeki yaşam ve mahalle sakinleri...

Gezegenimizin nadir eşitlikçi noktalarından birinde mahalleler düzeyinde eşitsizliklerin olması Küba’yı hiç bilmeyenlere şaşırtıcı gelebilir.

Devrim’den hemen sonra çıkan konut yasası Kübalıları oturdukları evlerin sahibi yaptı. Bu da Devrim öncesi mahalleler arası derin uçurumların Devrim sonrasına devrolmasına neden oldu. Öyle ya, bu mahallelerin sakinleri bir gecede yoksulluklarından sıyrılıp daha iyi bir hayata geçiş yapmayacaklardı. Ne bir gecesi, bu insanların hayatında köklü bir dönüşüm gerçekleşmesi için uzun yıllar ve çetin mücadeleler gerekliydi. Sosyalizmin yarattığı yeni olanaklar otomatik olarak yeni bir hayatın kapısını açmıyordu. Yeni nesiller için yetiştikleri mahallenin kültürü, ailenin yapısı belirleyici olmaya devam ediyordu. Özel dönemde, yani Sovyet sonrası 90’lı yıllarda yaşanan yoğun iç göç, kaydedilen ilerlemenin bir kısmının heba olmasıyla sonuçlandı. Başta Havana olmak üzere büyük kent merkezlerindeki nüfus artışı, zaten sınırlı olan kaynakların büsbütün yetersiz kalmasına neden oldu.

Silvio gittiği mahallelerde şarkılarının bazılarının hep bir ağızdan söylendiğini, özellikle gençlerin şarkı sözlerini biliyor olmalarına şaşırdığını söylüyor. Bu köşede daha önce başka bir yazının konusu olan regeton müzik türü* yalnızca maddi koşullar bakımından değil, kültürel olarak da ülke ortalamasının gerisinde olan bu mahallelerde gençler arasında oldukça popüler. Silvio Rodriguez’in en önemli temsilcisi olduğu Nueva Trova (Yeni Trova) ise ülkenin dört bir yanında eski kuşaktan ya da genç müzisyenler tarafından yaşatılmaya devam etse de eski popülaritesine sahip değil.

Bugün Küba’da 40’lı 50’li yaşlarını sürenler için Silvio Rodriguez’in bambaşka bir anlamı var. En çok tutulanları Silvio Rodriguez ve Pablo Milanes olmak üzere Vicente Feliu, Frank Delgado, Carlos Varela, Sara Gonzalez ve daha pek çok Devrim dönemi “trovador”ları ülkenin doğusunda yaklaşık bir yüzyıl önce doğmuş “trova” müziğini yeni koşulların, yeni fikirlerin ve yeni duyguların ışığında yeniden üretirken Küba gençliğinin “manevi gıdasını” sağlıyorlardı. Gençler bu şarkılarda kendilerini buluyorlardı. Ülke ve bölge gerçekleri karşısında duyulan vicdani ve politik sorumluluk, dayanışma ve birlik duygusu, yaşamın getirdiği zorluklar ve bunlara meydan okuma, aşk ve gerçek aşkı yaşama özlemi, kısacası duygu ve düşünce dünyalarını sarıp sarmalayan ne varsa bu şarkılardaydı. Gitarı kapıp bir köşeye çekilmek yeterliydi bu şarkıları kendilerininmiş gibi söylemeleri için.

Ada büyük dönüşümler içindeydi. Bu dönüşümlerin önemli bir kısmını yeni insanın yaratılması mücadelesi oluşturuyordu. Kübalılığın tarihsel motifleriyle zenginleşmiş bu yeni insan ufukta belirirken kuşkusuz yeni kuşak trovadorların bu başarıda katkısı vardı. Belki en başta Silvio’nun...

Silvio Rodriguez bir şarkısında dediği gibi nasıl yaşadıysa öyle ölecek bir adam.* Yeni Trova’nın ilkelerine sadık kalmış, yola çıkarken varlığına ve eserine nasıl bir anlam yüklediyse bugün de aynı anlamı yükleyen biri. Devrim’i kastederek adeta, bu özel deneyimi yaşamak için dünyaya geldiğini hissettiğini söylüyor. Ve bu deneyimin en derinlikli ve heyecanlı biçimde yaşanması ve paylaşılması için hakkını vermek gerektiğini...

Mahallelerdeki birkaç konser kaydını izledim. Büyük kalabalıkların toplandığı bu konserlerde orta yaşlı mahalle sakinleri büyük bir coşkuyla eşlik ediyorlar şarkılara. Gençleri de aynı coşkuyu paylaşıyor, sanki biraz daha çekingen. Hani bir şarkıyı söylemeyi çok isteriz ve kalabalıkta yarım yamalak da olsa yine de eşlik ederiz ya... İşte öyle.

Silvio bir nota ve söz sihirbazı. Hayatta hiçbir şeyin uzmanı olmadığını, ölene kadar öğrenmeye devam edeceğini söylediği için, biyografisini yazan bir Meksikalı yazar kitabın ismini “sihirbazın çırağı” koymuş. Çırağın çırakları da, eksikli söyledikleri şarkıları yeni notalarla yeni sözlerle tamamlayacak Kübalı gençler olacak.

Silvio’nun bütün çabası bunun için...

* http://haber.sol.org.tr/yazarlar/gozde-kok/kubali-genclerin-regeton-mera...
**Meraklısı için şarkının ismi: “Yo me muero como vivi”