Misyon adamı

Kolombiya devlet başkanı Juan Santos Mayıs ayında yapılacak başkanlık seçimleri için aday olacağını açıkladığı miting konuşması sırasında altına kaçırdı. Olay dünya basınında geniş yer buldu, sosyal medyayı salladı. Daha çok da istifini bozmadan heyecanlı konuşmasına devam edebilmesi takdir topladı. Haber değeri var mı, var... Ama bizim konu edeceğimiz şeyler değil bunlar. Yine de, kimsenin başına gelmesini temenni etmeyeceğimiz bu olay insanda kimi çağrışımlar yaratıyor.

Tanımayanlar için çok hızlı bilgi. Santos 2010’dan beri Kolombiya’yı yönetiyor. Halka karşı işlediği suçlarla nam salmış, paramiliter grupların ve onlar üzerinden yürüyen uyuşturucu trafiğinin orkestra şefi, kendi ülkesi yetmiyormuş gibi Venezuela’yı da karıştırmaktan geri durmayan karanlık adam Alvaro Uribe’nin Savunma bakanıydı. Uribe’nin sicili Kolombiya kapitalizminin kaldıramayacağı bir hal alınca çok uzaklara gitmeden yerine Santos uygun görüldü. Şu an fantastik görünebilir ama Tayyip Erdoğan’ın yerini Abdullah Gül’ün alması gibi...

“Makul adam” Santos, şirazesinden çıkan düzeni yeniden sürdürülebilir bir hale sokmak için bazı adımlar attı. En önemlisi kadim gerilla örgütü FARC ile başlattığı barış görüşmeleri oldu. Görüşmeler tıngır mıngır devam ediyor. Bu arada ABD ile serbest ticaret antlaşmalarının işletilmesi, doğal kaynakların yabancı şirketlere sunulması çalışmaları da bütün hızıyla sürüyor. Ülke geçtiğimiz yıl büyük çiftçi eylemlerine sahne oldu. Serbest ticaretin yıkıma uğrattığı tarım işçileri ve küçük toprak sahipleri karşılaştıkları ölçüsüz devlet şiddetine rağmen uzun süre sokakları boşaltmadılar.

Santos’un yeniden başkan adayı olduğunu açıkladığı sırada başına gelen talihsizlik yakın zamanda yaşadığı ciddi bir rahatsızlığın bir sonucu. Olağan koşullarda sağlığı için kenara çekilmesi beklenen bir siyasetçi bunu yapmıyorsa ya siyaseti bıraktığında başına geleceklerden çekiniyordur, ya da misyonunu tamamlamadığını düşünüyordur. Bana ikincisi daha akla yakın görünüyor.

Kolombiya’da bugünkü koşullar hem faşist sağın hem de solun toplumsal etkisini arttırmasına zemin sunuyor. Santos’un eksik olduğu bir tabloda ihtimallerden biri seçimlerde Uribe ekibinden birinin başkanlığa seçilmesi. Bu önümüzdeki dönem siyaset sahnesini belirlemeye aday muhalif toplumsal hareketler üzerinde şahlandırıcı bir etki yaratabilir. Uribe ve ekibinin toplumsal dinamikleri şiddet dışında bir yolla kontrol etme kapasitesi hiçbir biçimde yok. Santos böyle bir tehlikeye karşı alternatifi henüz yaratılamamış bir cevher niteliğinde.

Bu hafta kamucu politikaları ile bilinen başkent Bogota belediye başkanı Gustavo Pedro’nun başına gelenler de Kolombiya egemen sınıfının sol korkusunu açığa çıkardı ve Santos’un misyon adamı olduğunu bir kez daha gösterdi.

Eski bir gerilla hareketi mensubu olan ve karizması itibariyle neden Kolombiya’nın Morales’i ya da Correa’sı olmasın dedirten Pedro hukuksuz bir operasyonla görevinden alındı.

Çöp toplama hizmetlerini mafyatik şirketlerin elinden alıp belediye eliyle sürdürmek istediği için bir kriz yaşanmış, birkaç gün toplanamayan kent çöpleri başkanın aleyhine büyük bir koz olarak kullanılmış, ayrıca serbest rekabeti ortadan kaldırmak gibi korkunç cürüm işlemekle itham edilmişti. Ülke başsavcısı Pedro’yu görevinden el çektiren bir karar çıkartmış, ayrıca 15 yıl siyaseten yasaklı olması kararlaştırılmıştı. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek kadar orantısız olan bu ceza Amerikalararası İnsan Hakları Komisyonu’ndan döndü. Ancak Santos apar topar yapılan anayasal değişikliklerle belediye başkanı hakkındaki kararı onayladı.

Santos bu hareketiyle yakın gelecekte tehdit haline gelebilecek bir solcuyu etkisizleştirdi hem de muhafazakar tabana bu işleri bana bırakın mesajı verdi.

Kısacası Santos, bırakın başta bahsettiğimiz olayı, ne yaparsa yapsın şimdilik düzen açısından rakipsiz gibi...