Büyük Kötülük

soL portal’ın bizimamerika ekinde Alper Özge’nin Matatodo başlıklı nefis yazısında anlattığı Paraguay’da, hani denir ya, sular durulmuyor. Yalnız söz konusu olan Paraguay’daki trajik gelişmeler olunca, bu “sular durulmuyor” ifadesinin dışardan bakan soğuk dilini sürdürmek çok zor. İnsan, “ben bu ülkenin solcusu olsaydım ne yapardım” diye düşünmeden edemiyor.

Alper Özge, dünyanın en geniş ve en verimli tarım arazilerine, en büyük su rezervlerine sahip ülkeleri arasında yer alan Paraguay’ın Brezilya ve Amerikan sermayesi arasında pay edilip nasıl bitirildiğini anlatıyor. Bush ailesinin ülkede 810 bin dönüm toprak satın almış olması, durumun vehametini anlatması bakımından çarpıcı bir örnek. Matatodo, “her şeyi öldürür” anlamına geliyor. Paraguaylıların bir Amerikan tekelinin soya üretiminde kullandığı ilaca verdikleri ad çünkü soya tohumlarını böceklerden kurtarırken çevredeki her şeyi zehirliyor.

Paraguay, geçen yılın yaz aylarından itibaren yeni bir sürece girdi. Topraklarından kovulan ve kentlere sürülen binlerce köylü 1989’da askeri diktatörlük rejiminin sona ermesinden bu yana yabancı tekellere kaptırdıkları topraklarını geri alma mücadelesi veriyor.

Geçen yaz Curuguaty bölgesinde başlayan mücadele, yabancı tekellerle içiçe geçmiş ülke burjuvazisinin ve sağ siyasetin korkunç bir provakasyonu ile sonuçlandı. Köylülerin kurduğu kampa düzenlenen polis baskınında çok sayıda köylünün yanı sıra 7 polis öldü. Polislerin ölümünden çatışma sırasında kamp yerine gelen başka bir grubun sorumlu olduğu şüphesi kuvvet kazanmış durumda. Çatışmanın ardından olayın aslının anlaşılmaması için polis elinden geleni yaptı, tüm deliller yok edildi, tanıklık edebilecek köylüler hücrelere atıldı ve işkenceden geçirildi. Ardından da görevi kötüye kullanma suçlamasıyla solcu Başkan Lugo, sağ güçlerin ağırlıkta olduğu parlamento tarafından başkanlıktan el çektirildi. Olay, tarihe parlamento darbesi olarak geçti. Olayı Latin Amerika’nın pek çok ülkesi kınadı ve akabinde Paraguay’ın çeşitli bölgesel örgütlerden dışlanması kararı geldi. Mercosur gibi…

Böylece Lugo sermaye saldırılarını geriletemediği eleştirilerine “buna şükredin, beterin beteri var bakın Honduras’ta neler oluyor” derken, ılımlı olmanın burjuvaziyi yatıştırmaya yetmeyeceği bir kez daha görülmüş oldu.

Her şey en başından beri yaşananların bir tezgah olduğunu gösteriyor. Üstelik polislerin öldürülmesinde Paraguay Halk Ordusu adını taşıdığı iddia edilen bir örgütün parmağı olduğu varsayılıyor. Bunu bir tür Ergenekon olarak görebilirsiniz. Paraguay bağlamında ülkeyi sol yükselişten kurtarmak ve Latin Amerika’daki sol entegrasyonun parçası olmaktan çıkarmak için kullanılmak üzere yaratılmış bir hortlak.

Parlamento darbesinin ardından başkanlık koltuğuna oturtulan ve bu durumu şimdilerde “hiç pişman olmadım, hiç de utanmadım” şeklinde özetleyen Federico Franco, bu hayali örgütün Chavez tarafından desteklendiğini iddia ediyor. Federico’ya göre Chavez’in ölümü bir mucize, çünkü ülkesine çok büyük kötülükler yaptı. Evet, Chavez çok büyük kötülükler yaptı. Mesela ülkenizi uygun fiyat ve koşullarda petrol satışı programına dahil etti ve uğursuz darbeyi gerçekleştirdiğinizde bile Paraguay halkının mağdur olmaması için programı askıya almadı.

Bu çapsız politikacının geçen haftaki İspanya turunda verdiği demeçler ülke sağının nasıl bir motivasyonla hareket ettiğini özetledi. Franco, “Paraguay tarihe Bolivarcı hareketi durduran ülke olarak geçecek” buyurdu. İspanya sermayesine çağrı yaptı. Ülkenin İspanyol kolonisi olarak geçirdiği sürenin bağımsız olduğu süreden daha uzun olduğunu, bağımsızlık kazanılırken tek bir İspanyolun kanının dökülmediğini hatırlattı. Ayrıca “biz bazı Latin Amerika ülkeleri gibi İspanyol yatırımlarını kamulaştıracak değiliz, Paraguay’a yatırım yaparsanız arabayla para kazanırsınız”* dedi.

Paraguay burjuvazisi yabancı ortaklarıyla beraber tehdit altında hissettikleri iktidarlarını konsolide edecek bir operasyonu başarıyla hayata geçirmiş oldular. Şimdi sırada 21 Nisan’daki seçimlerle bu operasyonla doğan yeni duruma ulusal ve uluslararası ölçekte meşruiyet kazandırma işi var. İstedikleri de olacak gibi görünüyor. Ama bu kadar adaletsizliğin olduğu bir ülkede iktidarlarını ilelebet koruyamayacaklarını da tarih baba söylüyor.

*Sözler birebir çeviridir.