51 yıldızlı bayrak…

Meksikalı bir diktatörün zamanında kendi ülkesinin talihsizliğini açıklamak için söylediği “Tanrı’ya uzak, ABD’ye yakın” sözünü ben en çok Karayip adalarına yakıştırıyorum. Bu adalar içinde neredeyse bir kader gibi görünen Amerikan boyunduruğunu söküp atabilmiş tek yer Küba… Ve Küba bunu yapamasaydı nasıl bir ülke olurdu gibi, tarihçilerin kızacağı türden kışkırtıcı bir soru sorarsak bakmamız gereken yer, Küba’nın ikiz kardeşi, Porto Riko…

İkiz kardeşler geçtiğimiz yüzyılda bambaşka yollara gittiler.

İkisi de yüzyıla ABD’nin yeni sömürgesi olarak girmişti. Sömürge karşıtı geleneğin ve ABD emperyalizmine karşı bilincin daha gelişkin ve güçlü olduğu Küba’ya sahte bir Cumhuriyet ve anayasa bahşedildi. Porto Riko’nun payına ise İspanyol valisinin yerini alan Amerikan valisinin yönettiği adlı adınca sömürge ülkesi olmak düştü.

Küba ilerleyen on yıllarda Amerikan emperyalizminin kabul ettirmeye çalıştığı uyuşuk, tembel, gayri medeni ve Amerikan desteğine muhtaç Latinler imajını kabul etmeyenlerin aralıksız mücadelelerine tanık oldu.

Porto Riko’da ise ABD’nin sömürgeci argümanları giderek kanıksandı. Porto Rikoluların en az başkaları kadar bağımsız bir hayatı hak eden onurlu bir halk olduğunu savunanların sesi cılız kaldı.

Batı Yakası Hikayesi’ni izlemiş olanlar, “Amerika” şarkısının söylendiği bölümü hatırlar mısınız? 1950’lerde New York’un yoksul mahallerinden birinde taraflardan birini Porto Rikolu gençlerin oluşturduğu bir çete kavgasını konu alıyor müzikal. Bahsettiğim bölümde Porto Riko’lu genç kadın ve erkekler atışıyor. Bu atışmalar kendilerine bahşedilmiş Amerikan vatandaşlığı ile mevcut durumları arasındaki uyumsuzluğu, Amerika’ya duydukları hayranlığı ve fakat aksanlarından başlayarak bir türlü Amerikalı olamama hallerini anlatıyor. Yalnızca göç etmiş olanlar için değil, Ada’da kalanlar için de durum aynı.

Porto Rikolulara Amerikan vatandaşlığı statüsü 1917 yılında verilmiş. Şu tesadüfe bakın ki, Birinci Dünya Savaşı sırasında... Bundan sonra Amerika’nın dahil olduğu tüm savaşlara ve Amerikan işgallerine katılmak zorunda kalmışlar. Halen daha, kendi ayakları üzerinde durma yeteneğini yitirmiş olan ülkedeki işsiz gençler bir kariyer yolu olarak Amerikan Ordusu’na yazılıyor. Amerika için ölüyor ve öldürülüyorlar ama iş ABD başkanını seçmeye gelince oy hakları yok… Çünkü onlar ABD’ye ait ama ABD’nin parçası olmayan toprakların gençleri…

Geçen yılın sonunda tam bizim “50 yıldızlı bayrak bir de yanında çizgiler” diye başlayan “yankee go home” şarkımızı revize etmek gerekecek derken olayın bu kadar basit olmadığı ortaya çıktı.

Porto Riko’da yıllardır ülkenin mevcut statüsünün saçmalığı ve arkaikliği nedeniyle bir statü tartışmasıdır sürüp gidiyor. Tartışma ABD’nin teşvikiyle referandumlarla sonuçlandırılmaya çalışılıyor. Geçen yılın sonunda yapılan son statü referandumunda halkın yüzde 54’ü mevcut statünün değişmesi gerektiği yönünde oyunu kullandı. Ancak aynı referandumun “peki ne yapmalı” içerikli ikinci sorusuna yüzde 61 oranında “51. eyalet olalım” yanıtı geldi. Bağımsızlık isteyenlerin oranının çok düşük kaldığı referandum sorunu çözmedi çünkü yüzbinlerce Porto Riko’lu formüle ediliş biçimini protesto için bu ikinci soruya yanıt vermemiş ve referandum güvenilirliğini yitirmişti.

Yine de ilhak yanlıları son günlerde girişimlerini yoğunlaştırdılar. Porto Riko’yu Amerikan Temsilciler Meclisi’nde gözlemci statüsünde temsil eden Pedro Pierluisi birkaç gün önce ABD’nin konuyla ilgili eylemsizliğini sürdürmesi durumunda Birleşmiş Milletler’e başvuracağını açıkladı.

Porto Riko’da bağımsızlığın hala şansı var. Ancak bağımsızlık yanlılarının Porto Riko halkının Amerikan yardımları olmadan da ayakta kalınabileceğine ve özgürlük için bedel ödemeye değer olduğuna ikna etmek için çoook çalışması lazım.