PNAC, mnac, cnac, CNAS...

Yeni muhafazakarlar (neocon) Bush döneminin teorisyen/ideologları olmuşlardı. Sınırları kesin olarak –kişiler düzeyinde- belirsizliğini korusa da, Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (Project for a New American Century-PNAC) “ekibi” olarak anılıyorlardı ve projeksiyonları daha 1997’de ilan edilmişti. Amerikan emperyalizminin gözde teorisyen ve ideologları bu çerçeveye Clinton döneminde yazılmış, Irak savaşı çığırtkanlığı “ulus inşası”, “demokrasi ihracı”, “kaos yönetimi”, vs. gibi bir dizi kavramla bezeli bir teorik/ideolojik çerçeveye yerleştirilmişti. Clinton’ın 1998’deki “ürkek” Çöl Tilkisi operasyonu, ardından Monica skandalı hep bu ekibin projeksiyonlarıyla ilişkilendirilir.

Bu dönemin 2006’da kapandığını, Saddam Hüseyin’in idam edilişinin bunun bir “sembolik” işareti olduğunu, ABD’nin farklı bir strateji aranışına girdiğini... daha önce saptadık. İlgili isimler –hatta bu tarihten de önce- yavaş yavaş iktidar koltuklarından uzaklaştılar, yeni bir politik açılımın işaretleri belirginleşti, yeni dönemin “başkanı” üzerine de araştırmalar başladı, vs.vs. Dönemin sonlanmasında Irak direnişinin payı büyüktür. Bunun da altını çizdik. Büyük Ortadoğu Projesi, “ılımlı islam” meseleleri, Türkiye’nin payına düşen “bölünme” hesapları... bunlar da geride kaldı. Elbette “mutlak olarak” değil. Ama bir Amerikan stratejisinin parçaları olarak...

Irak direnişi dedik direnişin bileğini bükecek bir “plan” devreye girdi. Bu plan aynı zamanda bir stratejinin parçası olarak gündeme geldi. İsimler önemli değil, ancak ABD ordusunun ve siyasetinin “yeni dönem” isimleri bu defa bu stratejiye yazıldılar. Irak direnişi “ihtiyaca uygun miktarda” pasifize edildi. Buradan yeni dönem stratejisi türedi.

Şimdi yeni bir oluşumdan bahsediliyor: Yeni Amerikan Güvenlik Merkezi (Center for a New American Security-CNAS). Kısaltmalardaki sesteş çağrışım bir yana, “ekibi toplamışlar”. Yine isimlerden bahsetmeyi gereksiz görüyorum. Yeni Amerikan Güvenlik Merkezi, ABD emperyalizminin nasıl bir “dış politika” izlemesi gerektiği üzerine bir çerçeve inşa etmiş. Irak savaşı gibi bir gündem yok. “Küçük savaşlar” diyorlar. COIN diyorlar, “counterinsurgency”nin (isyancılığa karşı) kısaltması. Irak’ta böyle başardık, diyorlar. Bundan sonra böylesi makbul, diyorlar.

***

Kolombiya’daki üslerin yeniden yapılandırılması haberlerini okumuş olmalısınız. Buradan önemli bir birikim, üst düzey bir birikim, Afganistan’a taşınıyor. Irak’tan “çekilen” ABD ordusu da... Afganistan’da Türkiye’nin de içinde olduğu kuvvetlerin sayıca artırılması, yeni bir “plan” doğrultusunda yönlendirilmeleri gündemde. Pakistan’ın nasıl hedef tahtasına yerleştirildiği de biliniyordur. Ama Afganistan’daki “üslenmenin” Çin-Rusya gibi “despotik” yönetimlere karşı bir önlem olarak tasarlandığını hatırlatalım. (CNAS mensuplarının önemli bölümü, 21. yüzyılı demokrasi ve despotizm arasındaki çatışmanın yüzyılı olarak görüyor). Ha, bir de şu uyuşturucu işleri var. Kolombiya, Afganistan... Ortak noktaları malum.

Burada bir parantez olarak ABD’de demokrat Clinton döneminde kıtadaki politikanın tümüyle Kolombiya eksenli bir “uyuşturucuyla mücadele” politikasına kitlendiğini, bunun zaman zaman büyük yanılsamalar yaratacak biçimde iş gördüğünü not edelim.

ABD’nin demokrat başkanları dış politikada görünürde diplomasiyi öne çıkarırken, Amerikan emperyalizmi de gizli/karanlık işlerini yoluna koyuyor olmalı. Öyle anlaşılıyor.

Şimdi Kolombiya, kıta politikasında konspiratif gündemleriyle (FARC'ın askeri varlığıyla Ekvador’a ve Venezuela arasında ilişki kurmaya yönelen komplolarla) öne çıkarken, Obama’nın “öncelik Afganistan” politikası da bununla uyumlu bir bütünlük oluşturuyor.

Afganistan’daki COIN programının emperyalizmin “küresel ordusu”nun eğitimi için büyük bir olanak sunduğu konuşuluyor. 6 Ağustos’tayız. Hiroşima’ya atom bombasının atıldığı gün. Nelerin eğitimi/denemesi yapılıyordur Afganistan’da?

Peki bizim ülkemiz, NATO generallerimiz, ne yapıyor?

Bölünme haritaları hâlâ güncel deniyor, galiba bunu engellemeye çalışıyorlar. Ama yeni ABD statejisi içinde kendilerini nerede görüyorlar dersiniz?..