Muhammed Bakri ve “Filistin dayanışma istiyor”

Sizlere biraz Muhammed Bakri’den bahsedeceğim. Bakri, Filistinli bir İsrail vatandaşı. Hem İsrail’de hem de Filistin’de tanınmış bir oyuncu ve yönetmen. Tabii başka ülkelerde de…

1953’te al-Bi’na köyünde doğan Bakri’nin babası İsrail Komünist Partisi’nin ilk destekçilerinden. Üniversitede tiyatro üzerine çalışan Bakri 1970’lerin sonlarında oyunculuğa başlıyor ve bir süre sonra da sinemaya yöneliyor. 1980’lerde iki ünlü rolle dikkatleri üzerine çekiyor: Constantine Costa-Gavras’ın Hanna K. (1983) ve Uri Barbash’ın Duvarların Ötesi (1984) adlı filmlerinde oynadığı roller. Yakın dönemde ise Saverio Costanzo’nun yönettiği İtalyan yapımı Özel (2001) adlı film önemli, Bakri bu filmdeki rolüyle Locarno Uluslararası Film Festivali’nde “En iyi oyuncu” ödülünü kazanıyor.

Bakri gençliğinde Filistin-İsrailli yazar Emil Habibi ile yakınlaşıyor. Knesset’in de üyesi olan Habibi, İsrail Komünist Partisi kurucularından.

Bakri bağımsız Filistin sineması hareketinin ilk katılımcılarından. Çok sayıda Filistinli yönetmenin prodüksiyonuna dahil oluyor. Bir aktör olarak kazandığı başarıların ardından, belgesel filmler yönetmeye yöneliyor. İlk filmi “1948” (1998) Filistinlilerin nakba deneyimi üzerine yoğunlaşıyor. İkinci film “Cenin Cenin” (2002) İsrail’in Cenin katliamını, oradakilerin deneyimi ve yaşadıkları üzerinden yansıtan bir belgesel. Film, İsrail yönetiminin ağır saldırılarına hedef oluyor ve yasaklanıyor. Hakkında açılan davalardan beraat ederken, bugün hâlâ sürmekte olan bir davası daha mevcut. Yönetmen olarak Bakri’nin yaptığı son film de “Gittiğinden Beri” adlı filmi. Bakri 1996’da yaşamını yitirmiş olan, kendisinin bir tür rehber olarak gördüğü olan Emil Habibi’nin (İsrail KP’nin kurucu önderlerinden, yazar, oyun yazarı ve gazeteci) mezarına gerçekleştiridiği ziyarette, onun ölümünden beri kendi hayatında ve İsrail’de yaşanan gelişmeleri aktarıyor.

Gittiğinden Beri’de de konu edilen “Cenin Cenin” tecrübesine dönecek olursak, Bakri bunun kendisi için büyük bir travma olduğunu anlatıyor. En fazla dert ettiği şey de, “yalancılıkla” suçlanmak. Filmin taraflılığı konusundaki eleştirileri rahat göğüslemiş, çünkü “ben zaten bir İsrail ordusu belgeseli yapmadım, Cenin’deki Filistinlileri konuşturdum” diyor. Ama filmdeki kimi gerçek şahısların “kurmaca” olduğu ve Bakri’nin belgeselini yalanlarla beslediği yönündeki iddialar onu yıkmış.

“Ben dürüst olmak zorundayım,” diyor. “Öyle olmazsam insanlara dokunamam ki…” Bir aktör, bir yönetmen için bunun önemini anlamak zor değil.

İstanbul’daki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Muhammed Bakri’nin “davası”nı gündemde tutmak amacıyla Şubat ayı boyunca her Pazar Bakri’nin oynadığı –birisi aynı zamanda yönettiği- filmler gösterildi/gösteriliyor. Sonuncu film, “Özel” bu Pazar Bakri’nin katılımıyla izlenecek.

Muhammed Bakri’nin İstanbul’a gelişinin asıl nedeniyse, Barış Derneği’nin “Filistin Dayanışma İstiyor, Gözyaşı Değil” başlıklı etkinliklerine davetli olması. Bakri bu etkinliklerin yalnızca davetlisi de değil, mutfağında yer aldı. Yönetmen Özgür E. Arık’ın “Fareler geceleri uyur” filminde oynadı ünlü aktör. Fareler geceleri uyur, Alman yazar Wolfgang Borchert’in İkinci Dünya Savaşı sonlarında yazdığı bir öykü. Yıkıntılar arasında insanı ve umudu işaret ediyor. Özgür Arık’ın kısa filmi, Borchert’in yıkıntılarını Gazze’ye taşıdı insanı ve umudu da… Bakri de oyunculuğuyla buna katkıda bulundu.

Filistin dayanışma istiyor, yıkıntılar arasında insanı ve umudu yaşatmak için. Filistin için gözyaşı dökenleri seyretmekten sıkıldıysanız, bu dayanışmaya katılın.