Gösteri Dünyası ve Yeraltı

Başbakan Tayyip Erdoğan El Arabiye televizyonuna konuşmuş. “Anadolu Kartalı” tatbikatına İsrail’in katılmaması konusunda “Türk halkının hassasiyetleri ve diplomatik hassasiyetleri göz önünde bulundurduklarını” söylemiş. Hatta, “halkın vicdanına sözcülük ettiklerini, bu nedenle tatbikatın uluslararası bölümünü ertelediklerini” ifade etmiş. Tabii Davos çıkışı gündeme gelmiş, onun için de “hak dilinin sözcüsü olmaya ve haklıya hakkını vermeye çalıştığını” dile getirmiş.

Şov mast go on, diyorlar. Gösteri devam etmeli, demek oluyor. Davos’ta başlayan malum gösteri. Öncesi yok, 2009 başında başladı.

Sorabiliriz: Başbakan daha önce neden sözcülük edememiş, diye. (Tabii, ancak Ergenekon sayesinde yolu açıldı, denebilir ve doğru gibi görünür. Neyse.) Anadolu Kartalı (Kendini ifade ettiği haliyle, “Dünyanın 1 Numaralı Taktik Eğitim Merkezi”) uzun zamandır “eğitim” faaliyetlerini sürdürüyor. Fazla söze gerek yok, bu “eğitim”, savaş eğitimi. Elbette “made in NATO”, ancak onunla sınırlı değil. Bir dizi başka “diplomatik” kisve altında, başta İsrail, bölgedeki diğer işbirlikçi (karşı deyişle “stratejik”) ortaklar da bu eğitimlere katılıyor. Sadece İsrail’in dahil olduğu önceki eğitimleri şöyle listeleyebiliyoruz, kendi sitesinde var: Kasım 2003, Türkiye-ABD-Almanya-İsrail Haziran 2004, Türkiye-ABD-İsrail-Ürdün Ekim 2004, Türkiye-ABD-Almanya-Hollanda-İsrail-İtalya-Pakistan Kasım 2005, Türkiye-ABD-Belçika-İsrail Eylül 2008, Türkiye-ABD-İsrail-İtalya…

Sorabiliriz: Başbakan niye daha önce sözcülük etmemiş? Cevap şu olabilir: Şov 2009 başında başladı. Obama iktidara geldikten sonra…

***

Tamamen yeraltına geçiyorlar. Diplomasi, “bir hoş seda” olarak iş görecek. Gösteri devam edecek. NATO yer altı faaliyetlerinde “bir numara”dır. Yalnızca “bağlı” bulunduğu ülkelerde değil.

İsveç konsolosluğunun düzenlediği bir “gazeteciler için AB eğitimi” kursunda, rehberimiz içkili bir akşam yemeğinin sonlarına doğru bir hikaye anlatmıştı. Aslını araştırma şansım olmadı, doğrulanmış değil yani. Özeti şöyleydi: Norveç’te 70’li yıllarda, isim yapmış iki gazeteci, Norveç derin devletinin bir olayına çarpıyorlar ve hemen ifşa ediyorlar. Ortalık karışıyor. İlk şok atlatıldıktan sonra, gazeteciler hemen yargılanıyor ve “yalan haber yapmak”tan suçlu bulunarak cezaevine gönderiliyorlar. Çok ağır bir durum, ciddi iki gazeteci ve ciddi bir suçlama. Elbette kendilerini savunacak güçlü kanıtlara sahip değiller! Norveçliler huzura kavuşuyor. Mesele hızla unutuluyor. Önemli olan şu: Norveç NATO üyesi değil, öyle Gladyo’su falan yok. Diğer özelliklerini ise herkes bilir, refah devletinin nadide örneklerinden, demokrasinin kalelerinden vs.

Norveç’te yer altı çok sofistikedir!

***

NATO, bir süre kimlik bunalımı yaşadı, sonrasında da bir iç kavga. Bush dönemi, NATO’nun Avrupa ayağında bir tökezleme dönemiydi. ABD’nin Avrupa Komutanlığı da sıkıntı çekti. Ortadoğu işlerine bakan CENTCOM uzun süre “ileri kol” işlevi üstlendi. Türkiye’nin ABD ile yaşadığı gerilimlerde bunların payı ihmal edilemez. 5 Kasım’da üzerinde mutabakat sağlanan en önemli konulardan birinin ABD silahlı kuvvetlerinin bu çelişkilerinin “giderilmesi” olduğu daha önce dile getirilmişti. ABD silahlı kuvvetlerinin temel aracı, geride kalamazdı, NATO’suz yola devam edilemezdi.

Ayrıca, NATO Avrupa’sız, Avrupa NATO’suz olamazdı ve sonunda taşlar yerine oturtuldu. Taşların yerine oturduğu dönemi, Obama dönemi olarak niteleyebiliriz.

Geçenlerde Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ndeki Füze Savunma Sistemi tesislerinin iptali gündeme gelmişti. Karambole gelen ise, ABD’nin artık bu işleri NATO üzerinden yapmak istediği yönündeki beyanatlardı. ABD Kongresi’nden geçirilen “NATO Birinci Yasası” (NATO First Act) ise ciddi bir hukuki düzenleme: Buna göre, Avrupa’daki ABD üs-tesis vb. yapılar ancak ilgili ülkenin yönetimleri isterse boşaltılacak, ikincisi, bu konuda ABD tarafından yapılacak düzenlemeler mutlaka Kongre onayı alacak. İlk bölümde söylenenin anlamı ve bu mekanizmanın nasıl işlediği belli. İkinci kısım ise, ABD Başkanının, öyle kafasına göre karar alamayacağını anlatıyor. Çok kurumsal!

ABD, Avrupa’ya çöreklenmiştir, NATO konsolide olmuştur.

NATO, ABD’dir. Ve artık, Avrupa’sıyla birlikte, emperyalizm.

NATO, köklü bir yer altı tecrübesine sahiptir. Türkiye de bunun bir parçasıdır. [Hemen buraya bir soru yerleştirebiliriz: Başbakan NATO’ya “one minute” diyebilir mi? Hemen yanıt verebiliriz: Yok, gösteri sanatları o kadar gelişmedi…]

***

Obama’ya Nobel Barış Ödülü verildi. Ne hoş! Kendisi barışın bir sembolü zaten… Gösteri devam edecek…

Peki, İsrail nerede duracak?

İsrail de yer altı faaliyetlerinde “bir numara”dır. Gerçekten değişen bir şeyler yok mu peki? İşte onu bilemiyoruz. Yer altından net bilgi alamıyoruz.

***

Son not: (ilgisiz değil, her şeyin birbiriyle ilgisi kurulabilir) Ferit Şahenk, Turgay Ciner’in yoluna girmiş, NTV grubunda büyük bir sol-gazeteci tasfiyesi yaşanıyor. Birkaç on yıldır, “beyaz Türkler” grubunu hedef alarak yayın yapan bu grubun, beyaz-meyaz dinlemeden gerçekleştirdiği dönüşüm, Türkiye’deki medya operasyonunun boyutlarına dair ciddi bir veri sunuyor.

Örgütlü, ya da sindirilmiş, medya da yer altı faaliyetlerinde “bir numara”dır.