2010 İstanbul, Güney Afrika...

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti.

Fifa’nın Dünya Kupası 2010’da Güney Afrika’da düzenleniyor.

2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi yıllardır üzerinde çalışılan bir proje. Aslında tam bir PROCE. Yani şu bizim sosyal demokratların proceleri benzeri... Uygunsuz bir yerde bulunan kelebek misali... Ama yatırım yapılmış bir kelebek... Uçacak, uçurulacak.

Uluslararası standartlarda bir Atatürk Kültür Merkezi’nin “kullanım dışı” karşıladığı 2010 Kültürü, Taksim’e de bir cami kondursak gerilimlerinin ortasına doğmuş, kitlesel sürgünlerin kentsel dönüşüm adı altında gerçekleştirildiği, az zeki-çok hoşnut-neşeli ücretli küçük burjuvaların yaratımsal süreçlerini kucaklama pratikleriyle bezenmiş –ki bunlar kimi özel üniversitelerin fildişi kulelerinden varoş mahallelerin liselerine doğru icra ettikleri projelerle mesutlar-, Osmanlı hortlatmalarını yalnızca tarihi mabetsel mekanlarda değil gündelik pratiklerde de yaşatmaya ahdetmiş yerel yöneticilerin bir “şenliği” olarak tasarlanmış, sigara yasaklı-iftar sofralı, Kongre Vadilerinde Dünya Bankası toplantılı ve elbette sponsorlu bir “kültür”...

Kimi sanatsal projeleri de kucaklıyor, kapsıyor, soğuruyor.

Yurdumun projeye susamış aydın-sanatçı-yarı-aydın-fırsatçı ve olmazsa olmaz girişimci tayfasının, ve dolayısıyla yurdum insanının “nereden gelirse gelsin, proje gelsin” diye üzerine çullandığı türden. Kimi zaman iç parçalayıcı, kimi zaman sinir bozucu. Hani şu İKSV’nin düzenlediği bienal gibi bu yıl başlığını Brecht’in Üç Kuruşluk Operası’ndaki “İnsan neyle yaşar” adlı şarkıdan alıyormuş ya!.

Tabii yanlızca horgörmek, “şaka gibi” diyerek geçiştirmek mümkün değil, birilerine acıyorsun ama “güleriz acınacak halimize” kırıklığı yaşatıyor.

İstanbul! 2010 kültür başkenti... Hatta Avrupa.

***

Güney Afrika, gelecek yıl, 2010’da Dünya Kupası karşılaşmalarına ev sahipliği yapacak.

Geçtiğimiz günlerde grevlerle sarsıldı. Belediye işçileri başta olmak üzere bir dizi sektörde ücret pazarlıkları “kıran kırana” geçti. Sonunda “uzlaşma” sağlandı tabii, her uzlaşma gibi işçilerin haklarını tam alamadıkları bir uzlaşma.

Güney Afrika, krizden ciddi biçimde etkilenmiş, ama Dünya Kupası’na hazırlanma kararlılığı sürüyor. Ciddi turizm gelirleri bekliyor. Dünya Kupası turizminden... Dünya Kupası turizminin önemli bileşeni fuhuş oluyor.

Dünyanın suç oranı en yüksek ülkelerinden biri olan Güney Afrika’da “güvenlik” konusu da bir süredir tartışma gündeminde. Son emniyet genel müdürü yolsuzlukları nedeniyle görevden alındıktan sonra, yerine geçen yeni müdür bir dizi yeni önlem üzerinde çalışıyor. Şimdiden karşılaşmalar sırasında ortaya çıkabilecek olaylar için düzenlemeler yapılıyor. Bu tip organizasyonların ilgili ülke kentlerinin “güvenlik” sorunlarını “geri dönülmez” biçimde çözdüğünü biliyoruz. Her yere yerleştirilen kameralar, polis birimlerine verilen eğitimler, güvenlik güçlerinin “çağdaş” donanıma kavuşturulması...

ABD’nin yeni siyah devlet başkanı, emperyalist bir Afrika açılımı projesine paralel iktidara geldi. Elbette başka bölgelerde ve dünya siyasetinde de yeni açılımlara sahip Amerikan emperyalizmi. Ama Afrika önemli!

Güney Afrika’nın Dünya Kupası’na evsahipliği yapmasının bir de böyle bir anlamı var.

Kupa’nın nasıl büyük para işlerinin döndüğü bir mekanizma yarattığı, yolsuzlukları ve gizli dolapları bir yana bir de böyle bir işlevi var.

Yakın dönemde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Güney Afrika’yı ziyaret etti. Ve Zimbabwe’de demokrasinin olmayışı üzerine nutuklar çekti.

Bakalım Dünya Kupası karşılaşmaları sürerken maçların yanında daha neler seyretmemiz gerekecek?