Avrupa Birliği ve Küba ERNESTO GOMEZ ABASCAL

2003 yılının Haziran ayında, dönemin İspanyol hükümet başkanı Jose Maria Aznar'ın önerisiyle Avrupa Birliği, Küba hükümetinin vatandaşlarının insan haklarını ihlal ettiği suçlamasıyla, Küba'ya diplomatik ve siyasi yaptırımlar uygulamaya karar vermiştir.

Böylelikle de Jose Maria Aznar, sadece Irak halkının insan haklarının ihlalini değil aynı zamanda da yüz binlerce insanın ölümünü beraberinde getiren cezai ve yasa dışı saldırıda hiç utanmadan desteklediği Washington'daki efendilerinin emirlerini yerine getirmiş olmuştur. Aznar Beyin, amirleri Tony Blair ve George W. Bush'la beraber savaş suçlusu olarak yargılanması gerekirdi.

Küba Devrimi düşmanı, eski İspanyol hükümet başkanı, daha önceki seçim kampanyalarında kendisi destekleyen Miami'deki terörist gruplarla angaje olmuş durumdaydı ve onlara verdiği sözü yerine getirerek, Avrupa Birliği'nin Küba'ya yaptırımlar uygulaması kararını ön plana çıkarmıştır.

Bu şekilde, Avrupa Birliği gibi böyle önemli bir birlik de, Küba halkının özgür tercihi olan sosyal sistemi değiştirmek amacıyla, sadece Küba halkını ilgilendiren konulara alenen müdahil olarak ve ülkemin egemen haklarını alenen ihlal eden taleplerini dalgalandırarak, Washington'un Küba karşıtı saldırgan politikasının itaatkar bir aracına dönüşmüştür.

Hem Amerika Birleşik Devletleri'nin hem de Avrupa Birliği'nin, insan haklarına saygı konusunda hüküm vermekte, yine aynı şekilde kimlerin terörist olduklarını belirlemekte iki yüzlü davrandıkları bilinmektedir. Avrupa'nın riyakar ahlakına göre, topraklarının yasa dışı işgalinden muzdarip olan ve evlatlarının her gün işgal kuvvetlerinin elinde öldürüldüğünü gören Irak ve Filistin halklarına karşı işlenen suçlar, insan hakları ihlalleri olmadığı gibi devlet terörizmi suçu da değildir.

Buna karşın, -Devrimci Hükümetin 45 yılı aşkın iktidarı boyunca- bir mahkuma işkence, yargısız infaz, kötü muamele veya kaybolma konularında tek bir kanıt bile sunamazken, Küba'yı sözde insan hakları ihlalleriyle suçlamaktadırlar. Avrupa ülkelerinde olanlar ise kaçırmaya suç ortaklığı, gizli hapishanelerin muhafaza edilmesi veya kanıtlamak için adil bir yargılama sürecine tabii tutulmaksızın işkence altında tuttukları ve terörist suçlamasıyla "dünyanın herhangi bir karanlık köşesinde" kaçırdıkları kişileri, bir Toplama Kampına dönüştürülen, Guantanamo'da illegal işgal ettikleri askeri üsse götürmek üzere kendi hava sahalarından, tamamen bilinçli bir şekilde, geçişine izin verdikleri yasadışı uçuşlar gibi şeylerdir.

Bir insanlık dışı muamele merkezi ve işkence kampına dönüşen Guantanamo üssü, Avrupa Birliği'nin de sorumlu olduğu bir utanç kaynağıdır. İki yıl önce Küba, Cenevre'deki İnsan Hakları Komisyonu'na, bu komisyonun araştırmacılarının, orada neler olduğunu öğrenmeleri amacıyla gitmelerini talep ettiği bir karar tasarısı sunmuştur. Bu, suçlayıcı bir karar tasarısı değildi, sadece orada olup bitenin araştırılması talep edilmekteydi. Bu karar tasarısı onaylanamadı, çünkü Komisyonu oluşturan Avrupa Birliği ülkeleri, Amerikan hükümetinin illegal bir şekilde muhafaza ettiği bu üste yaşananların, yani Küba toprakları sınırları içerisinde işlenin tek insan hakları ihlalinin incelenmesini önleyerek, bu karar tasarısı aleyhine oy kullanmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği üye ülkelerinin tavizkar desteğiyle, Küba'daki sosyal sistem değişimini teşvik etmek üzere, giderek artan miktarda yasa dışı etkinlik gerçekleştirmektedir. Bunun için de saklama gereği bile duymadıkları bir bütçe tahsis etmektedirler, rakamları da Washington'un resmi evraklarında yayımlanmaktadır. "Küba'da demokrasiye geçişi destek planı" olarak da tanınan Bush Planı, Küba ulusuna yönelik askeri ve terörist eylemleri de kapsadığı düşünülen bazı gizli maddeler içermektedir ve ayaklanma çıkartmak için ayırdıkları milyon dolarlara ulaşan bütçe hakkında da bilgi vermektedir. Bu uluslararası meşruiyeti nasıl ihlal ettiklerine dair bir örnektir. Avrupa Birliği de bu planın suç ortaklığını üstlenmektedir.

Havana'da bulunan ABD Çıkarları Ofisi ayrılan bu fonları, ayrıca diğer Avrupa ülkeleri büyükelçiliklerinin ajanlarını açıkça kullanarak, Küba'da uzun yıllardan beri bir muhalefet yaratmaya çalışmaktadır.

Küba Hükümeti, meşru müdaafasında, -her ülke için geçerli olan yasal ilkeleri yerine getirerek, düşman kuvvet ABD lehine yapılan eylemleri teşvik etmek üzere yüklü miktarda para aldıkları kanıtlanan bir kaç paralı askeri yargılamış ve mahkum etmiştir. Avrupa Birliği bu vatan hainlerini "muhalif" ve "demokrasi için mücadele edenler" olarak nitelemekte ve yargılanmalarından ötürü Küba'yı "insan haklarını ihlalle" suçlamaktadır.

Küba, şantajları kabul etmemektedir ve halkı da kendi hür iradesiyle Amerika Birleşik Devletleri'nin tehdit ve saldırılarına karşı çıkarak ulusal bağımsızlığı, egemenliği ve sosyal sistemini savunmaya devam etmeye hazırdır. Tıpkı yarım yüzyıla yakın bir süredir yaptığı gibi. Aynı kararlılıkla, Avrupa Birliği'nin iki yüzlü politikasına da karşı gelmekteyiz.

Halklar, her geçen gün, gerçekte kimlerin insan haklarını ihlal ettiğinin bilincine daha fazla varmaktadır.