Neden herkes İdlib anlaşmasından memnun?

Soçi’de Rusya ve Türkiye arasında imzalanan İdlib anlaşması sanırım dünyanın en tuhaf anlaşması olarak tarihe geçecek, çünkü birbirini nasıl boğacağını bilemeyen bütün kuvvetler anlaşmayı övmekten bir hal oluyorlar.

Bir kez Trump’a kulak verelim:

"Milyonlarca insan öldürülecekti ve bu bir utanç olacaktı. Şunu da belirteyim: Türkiye'nin çok büyük yardımı dokundu. Türkiye çok iyi."

Bir kere Amerikan sermayesini temsil eden bu canavarın övgüsünün bütün uluslar için onur kırıcı olduğunu söyleyelim. Ancak her şey karşıtı ile vardır ve Türkiye için onur kırıcı olan bu durumu telafi eden olaya yazının sonunda değineceğim.

Biz İdlib etrafındaki sonsuz memnuniyetten devam edelim.

AB temsilcisi:

“Türkiye ve Rusya arasında sağlanan anlaşma sonrasında İdlib'de yeni bir katliamın engellenmesiyle birlikte rahat bir nefes aldık. Türkiye ve Rusya'ya katkılarından ötürü teşekkür etmek isterim."

Ya Yemen’de yüz binlerin katili olan Suudi Arabistan temsilcisi:

"Çatışmaların arttığı bir durumdan kaçınmak her zaman için olumlu bir adım. Bu konunun müzakereler yoluyla çözülmesini umuyoruz. Bence bu olumlu bir gelişme."

Bir kere bu cephedeki ikiyüzlülüğü açığa çıkarmak zorundayız. ABD, Fransa, İngiltere, Almanya ve müttefiklerinin en son ilgilendiği şey insanların canı ve güvenliğidir. Tarihte imza attıkları onca katliamı bir kenara bırakalım, son 20 yılda Irak’ta ve Libya’daki saldırıları ile nasıl milyonları katlettiklerini ve petrol kaynaklarını nasıl paylaştıklarını çok iyi biliyoruz. Sadece bu insanlık dışı saldırıların yol açtığı göç dalgasında 2014’ten bu yana 15 bin civarında insanın Akdeniz sularında boğuluşunu seyrettiler. Şimdi Avrupa’da toplama kampları kurmanın peşindeler.

Oysa Rusların desteğinde Suriye ordusu İdlib’e sıkışmış yüz bin civarında üyesi ile cihatçı çeteleri nokta atışlar ve sokak savaşları ile yenmeyi planlıyordu, bir katliam amaçlanmıyordu.

Aksine kimyasal silah mizansenini yeniden üretecek alt yapıyı hazırlayan ABD emperyalizmi bunu bahane ederek Suriye’ye ağır bir saldırı hazırlığı içindeydi. Altıncı Filo, İngiliz ve Fransız donanmalarının yanı sıra Suriye kıyılarına yanaşmıştı. İsrail’in bu olası saldırıda oynayacağı rolü unutmayalım.

Rusya ve Suriye’nin elinde olası ABD saldırısının boyutuna ilişkin hangi istihbarat vardı, bunu bilmiyoruz, ama yapılan anlaşma ile bu saldırıyı boşa çıkarmak Soçi anlaşmasından memnuniyetlerinin başlıca nedeni olmalı.

Rusya’nın ise Soçi anlaşmasından memnun olmasının çok önemli bir başka nedenini herkes biliyor. Şu anda ABD’nin Rusya’ya karşı daha fazla saldırganlaşmasını önleyen başlıca nedenlerden biri NATO’daki çatlaklar olarak gözüküyor. Bu köşede Almanya’nın ikircikli tavrına birçok kez değindik. Bunun yanında Türkiye’nin izlediği denge politikası ve NATO içinde oluşturduğu güvensiz ortam Rusya için büyük bir avantaj ve Soçi anlaşması ile Türkiye’nin bu kararsız durumunun devamı için ortam hazırlanmış oldu.

Ancak hala ABD ve müttefiklerinin Soçi’den neden bu kadar memnun olduğuna ilişkin bir şey söylemedik.

Eğer Suriye devleti tarafından İdlib cihatçı çetelerden temizlenmiş olsaydı, ABD’nin Suriye’nin doğusunda oluşturduğu hegemonya bölgesi çok daha tartışmalı ve gayrimeşru hale gelecekti. Şimdi ise Suriye’nin hegemonya alanlarına bölünmüşlüğü daha fazla yüzeye çıktı. Kuzeybatısında Türkiye hegemonyasında bir Sünni bir bölge, kuzeydoğusunda ABD hegemonyasında Kürtlere dayalı bir bölge ve gerisinde Rus hegemonyasında Suriye devleti.

Emperyalizmde istikrar denilen şeyin, bir emperyalist paylaşım olduğunu biliyoruz. Çavuşoğlu’nun önerisi hemen karşılığını buldu ve bu “istikrar”ı sağlamak üzere ABD’nin dâhil olduğu yedi devlet Suriye Anayasası ve seçimlerin yapılması için müzakere teklif ettiler. Yani yukarıda tanımlanan hegemonyalar boyunca hangi inşaat, enerji, ilaç ve imalat tekellerinin Suriye’den pay alacağını netleştirmek istiyorlar.

Türkiye’nin kendi hegemonya bölgesindeki cihatçıları düzene nasıl asimile edeceği ve hegemonyanın sınırları daha çok su kaldırır. Dünyanın gebe olduğu büyük alt üst oluşta ise ne olacağını bilemeyiz.

***

Trump’ın onur kırıcı övgüsünü dengeleyen ve Türkiye’yi onurlandıran olaya gelince:

Geçen hafta içinde giderek güçlenen ABD emekçi sınıflarının sermayeden bağımsız sınıf tavrını temsil eden Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi’nin iki yöneticisi Türkiye’yi ziyaret etti ve direnişçi işçilerle buluştu. Büyük mesafeye rağmen, benzer koşullarda mücadele eden iki farklı coğrafyanın emekçileri arasında canlı bir bağ kuruldu.

Neresinden bakarsanız, Suriye emekçi halkının, ister Suriye’de, ister Türkiye’de kurtuluşunda işçi sınıfı siyasetlerinin uluslararası dayanışması büyük bir rol oynayacak.