Keklik

Ukrayna Komünist Partisi Avrupa’da hortlayan Nazizmin basıncı altında saldırıya uğruyor ve yasal çalışmanın dışına itiliyor, tıpkı 1930’ların Almanya’sındaki gibi. Ortadoğu’da radikal İslamcı çeteler, Avrupa’da faşizm, aynı anneden doğan ikizler. 

Ukraynalı yoldaşlara faşizme karşı verdikleri mücadelede kolay gelsin, ama yazının konusu bu değil. 2006 yılında Ukrayna Komünist Partisi’nin kongresine katılma şansım olmuştu. İlk kez Sovyetler Birliği içinde yer almış bir ülkede böyle bir toplantıyı izliyordum. O zaman hayretle Parti'nin bir programı olmadığını öğrenmiştim. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Parti öylesine kanatlı hale gelmişti ki, kanatları bir arada tutmanın yolu programsız idare etmekti. Kimisi keskin NATO karşıtı, kimisi Avrupa Birlikçi...

Yazılama'dan ikincisi baskısı yeni çıkan, olağanüstü gözlem ve belgelerle dolu “İhanete Uğrayan Sosyalizm” kitabından özellikle 1985’ten çözülene kadar Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin kanatlı hale geldiğini anlıyoruz. İktidarı sinsice ele geçiren ve kapitalizmin restorasyonundan yana olan kanat ile ne yapacağını bilmeyen, çoğunluk olduğu halde örgütsüz sosyalizmi savunan kanat.

Bu hikayenin geçmişi eski ve daha komünist partileri kurulmadan önceki Avrupa işçi sınıfı hareketlerine kadar gidiyor. Alman burjuvazisi İngiltere’den sadece üretici güçleri en gelişmiş haliyle almadı, işçi sınıfını satın almanın en gelişkin yöntemlerini de ithal etti ve ilerletti. Sınıfın öncülerinin satın alınması, bir yandan baskı rejimi bir yandan sosyal sigortalar gibi kurumlarla sınıfı düzene kapsama konusunda bu genç emperyalist ülke çok başarılıydı ve Alman Sosyal demokrasisi en başından beri kanatlı oldu. Bu kanatlılığın Rusya’ya Menşevik, Bolşevik ayrımı olarak geçtiği iyi bilinir.

Bugün, özellikle 1990’dan sonraki dünyada az sayıdaki devrimci komünist partisi dışında çoğu komünist partisinin kanatlı olduğunu biliyoruz. 90’ların eski TKP’si ise o zamanki ÖDP’nin bir kanadı olmayı tercih etmişti.

Şunu genelleyebiliriz, adında komünist olan bir parti eğer kanatlıysa orada burjuvazinin etkisi vardır, adeta kanat burjuvazinin parmak izidir. 

Burjuva partilerinin tümü çıkar çelişkileri yüzünden kanatlıdır zaten. Örneğin CHP, bir tarım zararlısı gibi çok kanatlıdır.

Bu etkiyi Milli Merkez’de olduğu gibi tescilli burjuva politikacılarının ortalıkta dolaşıp gerdan kırması olarak anlamayalım. Burjuvazinin etkisi birçok dolayım üzerinden kendisini gösterir.

Sosyalist devrimi güncel görmemenin getirdiği aşamacılığın çeşitli formları yeri gelince kendisini partinin içinde radikalizm olarak yüzeye vurur. Yeri gelince reformist eğilimler ortaya çıkar ve bir kanat Avrupa soluna, örneğin Syriza’ya gönlünü akıtır. Çıkar ilişkilerine, bencillik ve kariyerizme çok çabuk alan açıldığı görülür.

Oysa bir komünist partisini düzen için son derece tehlikeli yapan şey, zengin bir iç siyasi tartışma ama bütün gövdenin birlikte hareket etmesidir. Çünkü içeride örgütlenmiş farklı görüşler siyasi bir felce neden olacaktır.

Bu düzenin içinde hiçbir parti burjuvazinin etkisinden muaf olamaz gerçi, zaman zaman kıllanır gövde, parti döner traş eder kendini. Ama kanat, bu olmaz.

Yoksa burjuvazi; (halkımızın çok güzel söylediği gibi)

Kekliği düz ovada avlarlar

Kanadını çam dalına bağlarlar

Şıkıdım şıkıdım şıkıdım oynarlar