Karşılaştırmalı Tarih: Krupp’un topları ve S-400’ler

Rusya’dan alınması için epeyce yol kat edildiği anlaşılan S-400 füzelerinin imza aşamasına geldiği söyleniyor. S-400’lerin AKP için batı emperyalizmiyle bir pazarlık unsuru mu, yoksa uluslararası ittifaklara dayanan bloklar arası bir kaymaya mı denk geldiğini söylemek için hâlâ erken.

S-400’lerin Türkiye’ye satılışı birçok holdingi ve şirketi içinde barındıran Rus devlet şirketi Rostec için büyük bir ticari başarı olacak. Çünkü bir kez kapı açılınca Türkiye silah pazarındaki payının hızla artacağından ve egemen hale geleceğinden kimse şüphe duymuyor.

Ancak bu S-400 meselesinin ticari boyutu siyasi boyutunun yanında önemsiz kalıyor. İki emperyalist güçten birinin silahlarıyla donanınca pratik olarak onunla değil, karşı tarafla çarpışmaya hazırlanıyorsunuz demektir.

AKP iktidarının anti-emperyalist olduğu ve ABD ve AB karşısında bağımsızlık aradığı iddiasının boşluğunu geçen gün İlker Belek geçmiş verilere dayanarak Sol Haber Portalı’nda yazdı.

Bu yazıda ise bir karşılaştırmalı tarih örneği olarak Krupp’un topları ile S-400’lerin tarihte oynadığı/oynayabileceği rolü anlamaya çalışacağız.

Tarihsel olayların sayısı az olduğu ve laboratuar koşullarında istediğiniz gibi tekrarlayamayacağınız için farklı zaman dilimlerindeki olayları birbiriyle karşılaştırmanın bilgi üreten bir yanı vardır.

Öte yandan karşılaştırmalı tarih tuzaklarla doludur ve dikkat edilmezse araştırmacıyı yanlış yerlere sürükler. Evet, bugün dünyanın durumu 1. Dünya Savaşı öncesine, bir emperyalist paylaşım savaşı arifesine benziyor. Buna karşılık örneğin İttihat ve Terakki ile AKP’yi birbirine benzetmenin vahim bir hata olacağı açık. İttihat ve Terakki, burjuvazinin ilericilik barutunu tümüyle tüketmediği günlerin örgütüdür ve Türkiye burjuva devrimi sürecinde önemli bir rol oynamıştır. AKP ise o kadar gericidir ki bırakın işçi sınıfına düşman olmayı, burjuva devrimlerine bile karşıdır.

Aynı şekilde, biraz sonra karşılaştıracağımız olaylar özünde birbirine benziyor ve emperyalist hegemonya krizinde bağımlı bir ülkenin hangi tarafta yar alacağı ve kaderinin nasıl belirleneceği ile ilgilidir. Öte yandan 31 Mart Vakası ile 15 Temmuz’u birbirinin yerine koymak imkansızdır. Her ikisi de emperyalist müdahaleye dayansa da 31 Mart ayaklanması gerçekten karşı devrimcidir, 15 Temmuz’da ise her iki taraf da gericidir.

Karşılaştırmaya gelince, Osmanlı siyasi zayıflığı ile emperyalist güçler arasındaki kavgada varlığını koruyabilmek için bir o tarafa bir bu tarafa yatmaktadır. Bir tarafta o zamanın emperyalist hegemonyasını temsil eden İngiltere, diğer yanda giderek güçlenen ve dünyanın yeniden pay edilmesini isteyen taze Alman emperyalizmi vardır.

Dâhâ Abdülhamit zamanında Almanya’ya yaslanılmasıyla Alman askeri ataşeler Alman çelik ve silah tekeli Krupp’un temsilcisi gibi davranmaya başlarlar. Osmanlı o zamandan Krupp’un sahra toplarıyla donanmaya başlar.

İttihat ve Terakki ise 1908 Devrimi sonrası önce İngiltere’de yatar. Sonra İngiltere’nin 31 Mart Vakası’nı desteklediğinin ve Girit ayaklanmasında Yunanlıların yanını tuttuğunun anlaşılması ile direksiyonu sertçe Almanlara doğru kırar. Osmanlı ordusu Alman silahları ile donanır, Genel Kurmayı Alman Genel Kurmayı’na bağlanır.

Sonucu hepimiz biliyoruz, Osmanlının emperyalist paylaşım savaşına nasıl sürüklendiğini ve yüz binlerce çocuğunu nasıl savaşta boğazlattığını tarih yazıyor.

Karşılaştırmalı tarih, Almanlar kazansaydı ne olacağını söylemiyor bize, ama Osmanlının eyaletler halinde Almanya’nın uzantısı olacağını hemen herkes tahmin ediyor.

Şimdi Krupp’un toplarından birini İstanbul Askeri Müzesi’nin bahçesinde görebilirsiniz ve önünde bu acılı tarih hakkında saatlerce ders yapılabilir.

S-400’ler işi ne kadar ciddi bir yandan izleyeceğiz, ama şunu bir kez daha aklımızda tutalım. Dün de, bugün de emperyalizme karşı olan tek sınıf işçi sınıfıdır.