Enternasyonalizm meyve midir, sebze midir, nedir?

Hiç bu kadar enternasyonalizmin ne olduğuna ilişkin kafalar karışmamıştı. İsteyen internette şöyle bir dolaşsın.

Aynı anda olan olaylara bir kez bakın:

ABD on yıllardır sosyalizmin adası olan Küba’yı hain bir abluka altında tutuyor, her yıl sosyalist iktidarı devirmek için bütçeden gizli olmayan bir şekilde önemli bir yekun ayırıyor.

Aynı ABD’nin Venezuela’da 15 yıldır halkçı, anti-emperyalist özellikler gösteren iktidarı devirmek için yapmadığı rezillik kalmıyor. Daha geçen gün paramiliter çeteler sosyalist bir milletvekilini katlettiler.

ABD ve Almanya bilindik yöntemlerle, faşist unsurların beslenmesi, medya yalanları ve arkadan itmelerle Ukrayna’da faşist bir darbe tezgahladı. Yeni iktidarın ilk işi Ukrayna Komünist Partisi’ni yasaklamak oldu ve Rusya ile savaş anlamına gelecek NATO üyeliğinin yolunu gözlüyorlar.

ABD Pasifik’te büyük bir askeri yığınak yapıyor, Japonya’yı, Avustralya’yı, Güney Kore’yi Çin’e karşı silahlandırıyor. Eller tetikte, nefesler tutuluyor.

Ve Kobanê’ye yukardan silah yardımı yapılıyor, ABD’nin Irak’ta en iyi müttefiki olan ve Almanya’nın askerlerini eğiteceği Barzani Türkiye yoluyla Kobanê’ye asker gönderiyor.

Tabloya bakın! Ömrünüzde bu kadar uluslararası bir durum gördünüz mü? Ama bunun enternasyonalizm olduğuna, mahallesinde makul bir kütüphane bulunan herhangi bir karga bile güler.

Tabi ki ABD her şeyi yönetemez, çok uzun dönemli işleyen planları olamaz, ama yine de uluslararası bir stratejisi vardır ve buna enternasyonalizm değil, emperyalizm deniliyor biliyorsunuz.

Çok farklı bir güncel örneğe bakalım: Küba daha önceki felaketlerde olduğu gibi yetişmiş sağlık gücünü Afrika’ya Ebola salgınına karşı yolluyor. Bu enternasyonalizm midir peki?

Hiçbir çıkar gütmeden yetkin sağlıkçılarını paylaşmak çok önemli bir uluslararası dayanışmadır ve bu olay sosyalist Küba’ya çok yakışıyor. Buna rağmen bu karar tek taraflı olarak alınmışsa enternasyonalizm olarak kabul edilemez.

Enternasyonalizm farklı ulusal birimlerden işçi sınıfı partilerinin ve müttefiklerinin bir devrim stratejisi oluşturmaları ve bu strateji doğrultusunda pratik adımlar atmalarıdır. Bunun dışında kimse bize enternasyonalizmden bahsetmesin.

Garbaçov ihanetinden önce SBKP’nin ve dost komünist partilerinin, ama doğru ama yanlış, bir enternasyonalist stratejisi vardı. Bir yandan barış bir sınıf mücadelesi olarak görülerek savunulurken, diğer yandan emperyalizmin her silahlanma ve askeri hamlesi karşılık buluyor, devrim yolunda ilerleyen Küba, Afganistan, Angola gibi ulusların devrimci siyasetleri askeri olarak da destekleniyordu.

(Nedense aklıma, 1980’lerde Afganistan’da şeriatçı çeteleri besleyen, silahlandıran ABD’ye düşmanımın düşmanı dostumdur diyerek destek olan Çin’i hatırlayınca, HSYK seçimlerinden sonra Cemaate karşı AKP’nin zaferine sevinen birisi geldi.)

Bugün enternasyonalizm, dünyada sosyalist devrimi güncel olarak gören komünist partilerinin ortak bir strateji doğrultusunda sosyal demokratlaşan komünist ve işçi partilerine ideolojik müdahalesiyle gidiyor.

Tarihten öğrendiğimiz şey, daha yüksek profilli bir enternasyonalizm için, zayıf halkalardan birisinin kopması ve işçi sınıfının önemli bir mevzi kazanması gerektiğidir. Sonrasında bu mevziiyi korumak, geliştirmek ve yaymak üzere enternasyonalist olanaklar genişler.

Dünyanın içinde bulunduğu çöküntü hali ve bir alt üst oluşun arifesinde olduğumuz göz önünde bulundurulduğunda, şiddetli ve gelişkin bir enternasyonalizmin çok uzakta olmadığını söyleyebiliriz.