Ekim Devrimi’nin 100. yıl dönümüne doğru

Ekim Devrimi’nin 100. yıldönümü olan çok özel bir yıldayız. Ekim Devrimi insanlık tarihinin en önemli olayı olarak kabul edilebilir. Tabi eğer insanlığın eninde sonunda eşitlik ve özgürlüğe kavuşacağına dair bir inancınız varsa böyledir.

İki milyon yıl civarındaki insanlık tarihinin ilk ve uzun kısmında, henüz insanın insanı sömürmeye başlamasından önceki dönemlerde de tarihin önemli olayları vardır, ancak bunlar okun icadı, tarımın ortaya çıkması, hayvanların evcilleştirilmesi gibi kültürde yaşanan devrimlerdir.

Son altı bin yıl ise bir grup insanın başka grup insanın emeğine el koymasına dayanan düzenler içinde geçti ve eğer eşitlik ve özgürlük referansınız ise bütün önemli olaylar siyasiydi. Köle ayaklanmaları, köylü isyanları, Fransız Devrimi ve en nihayet 1871 Paris Komünü… Ancak hiçbiri tarihi etkilemede ulaştığı şiddet, çap ve kapsam açısından Ekim Devrimi’nin yaptığı etkiyi yaratmadı.

Hâlâ emperyalizm çağında, dolayısıyla sosyalizme geçiş çağı içindeyiz, ama ayrıca emperyalizmin Ekim Devrimi’nin etkisinin sürdüğü ve deneyiminin geçerli olduğu bir dönemindeyiz.

Her şeyden önce, Ekim Devrimi bize, kimsenin rüyasında bile bir devrim göremeyeceği, gericiliğin kalesi olarak kabul edilen bir yerde devrimin mümkün olabileceğini göstermiştir.

Hele şimdi, emperyalizm bütün çürümüşlüğü ile despot çarlar ürettiği bir dönemde devrimin hangi kapıyı çalacağını bilemeyiz!

Ekim Devrimi ile eski takvimle 25 Ekim, bugünün takvimiyle 7 Kasım’da işçi sınıfı ve yoksul köylülük siyasi iktidarı ele geçirdi. Ama tabi ki devrim bu özel günden ibaret değildi, öncesi ve sonrası ile ele alınması gereken bir süreç olarak duruyor.

Öncesi ise inanılmayacak kadar fırtınalı, iniş ve çıkışlarla dolu bir dönem ve birçok düğüm noktasını içeriyor. Ekim’in yüzüncü yılına yaklaşılırken şimdi bu düğüm noktalarının da yüzüncü yıl dönümü geliyor.

Rusya Komünist İşçi Partisi Ekim Devrimi’ni değerlendirmek için bugün başlayan uluslararası toplantıyı tam da böyle bir dönüm noktasına, Bolşevik Partisi’nin 1917 Ağustos başında gerçekleşen 6. Kongresinin yıldönümüne denk getirmiş.

6. Kongre’nin önemi çok kısaca şöyle:

1917 Şubat ayındaki ayaklanma ile Çarlık yıkılır ve yerini ikili bir iktidara bırakır. Bir tarafta burjuva hükümeti, diğer tarafta asker ve işçi sovyetleri.

Sovyet denilince bazen çok soyut kalıyor, şu aşağıdaki Petrograd Asker ve İşçi Sovyeti’nin 1917’de çekilen fotoğrafı gözümüzde canlanmasına yardımcı olabilir. Birçok askeri birliğin ve fabrikaların temsilcilerinden oluşuyor.

Temmuz ayında emperyalist savaşı devam ettiren burjuva hükümetine karşı Petrograd’ta yığınların katıldığı kendiliğinden bir ayaklanma olur. Bolşevikler henüz iktidarı almak için koşulların hazır olmadığının farkındadırlar. Hem henüz diğer illerde hakimiyet sağlanmamıştır, bir çok sovyetde henüz Menşevik ve köylü partisinin ağırlığı sürmektedir ve burjuvazi o an için karşı devrimci bir askeri gücü Petrograd’a yönlendirebilecek güçtedir. Ancak Bolşevikler ayaklanmanın bir karşı devrimci zafere dönüşmemesi için çabalarlar, ayaklanmayı yönlendirir ve kitleleri mümkün olduğu kadar korurlar.

Sonrasında bir sıkıyönetim ilan edilir. Bolşeviklerin büroları basılır, gazeteleri kapatılır.

Bu koşularda 6. Kongre gizlice Petrograd’ta yer değiştirerek toplanır. Lenin’i koruyabilmek için saklandığı yerden çıkarmazlar ve kongreye doğrudan katılamaz.

Ve Şubattan bu yana üç kat büyümüş olan Bolşeviklerin kongresi uzun tartışmalardan sonra sosyalist devrimin zamanı geldiğine ve bunun için silahlı ayaklanmaya karar verir.

Bu bir dönüm noktasıdır.

Yüzüncü yıl değerlendirmeleri içinde muhakkak bu olayları ayrıntısıyla ele alacağız.

Şimdilik Ekim’i yaratanlara selam olsun!