Afrika’da yeni inşa edilen demiryolları neye işaret ediyor?

Bu yaz sıcağında bilmiyorum okuyucunun aşağıdaki haritayı incelemeye hali var mı, ama dünya demiryolu ağlarını gösteren bu harita çok şey söylüyor. Adeta dünyada kapitalizmin tarihini özetliyor. Dünyanın eşitsiz gelişimi, sömürgeciliğin ve emperyalizme bağlılığın izleri haritada izlenebiliyor.

Bu arada -konumuz değil ama- Türkiye’deki demiryolu ağı yoğunluğunun ne kadar zayıf olduğu gözden kaçmıyor.

Şekil 1: Dünya demiryolu ağının yoğunluğunu gösteren harita.

Eğer bir ülke sosyalizme geçmemiş ise ülkeler arasında sömüren/sömürülen ilişkisi demiryolu ağının yoğunluğunu belirliyor. Örnek olarak Afrika’nın çıplaklığı sömürgecilik tarihinin kanıtı gibi utanç veriyor.

Ancak sömürgecilikten emperyalizme geçişte demiryolları üzerinden gelişen siyaset kendine özgü özellikler gösteriyor.

Uzağa gitmeye gerek yok, Osmanlı Demiryollarının hikayesine bakmak bu konuda fikir verecektir.

İngiltere ve Fransa 1850’lerden itibaren, bir sivrisineğin hortumu gibi Türkiye’nin verimli ovalarına sokulan, hammaddeyi hızlıca limanlara taşıyan ve bir coğrafyayı pazarlaştıran demiryollarını Osmanlı’da inşa etmeye başlar.  

Aşağıdaki haritada kısmen izleniyor, İngiliz şirketler tarafından yapılan 1851’de İskenderiye-Kahire, 1856’da İzmir-Aydın, 1860’larda İzmir-Turgutlu demiryolları sömürgeci mantığının ürünüdür. 

Şekil 2: Osmanlı demiryolları haritadan izleniyor. 1800’lerin ikinci yarısında Ege’de inşa edilen yollar bir enjektör gibi ülkeye saplanmıştır. Buna karşılık Almanların imtiyazını aldığı Bağdat Demiryolu farklı bir emperyalist politikaya işaret eder. İstanbul’dan Konya’ya, oradan Adana’ya uzanan demiryolu Halep’e kadar ulaşabilmiştir.

Almanya tarafından 1800’lerin sonu ve 1900’lerin başında gündeme getirilen Bağdat Demiryolu ise farklı bir siyasi yaklaşımı içerir. Geç kapitalistleşen Almanya emperyalist rekabette hızla yükselmekte ve dünyanın yeniden paylaşılmasını talep etmektedir. Güçlü İngiliz donanmasının toplarının uzanamayacağı bir yoldan Hint okyanusuna ulaşmaya çalışmaktadır. Bu projenin ürünü Bağdat Demiryolu olacaktır. Ayrıca Osmanlı'yı Almanya’ya daha yollar döşenirken bağımlı hale gelecektir. 

Almanya bu projeye Osmanlı'yı ikna ederken, “Biz İngiltere’den farklıyız, hiç Müslümanlara karşı bir suç işledik mi?”, der. Bu diplomatik ve yumuşak üslupla Osmanlı'nın da kazanacağını ileri sürerler.

Şimdi Afrika demiryollarında Çin’in oynadığı role gelebiliriz.

1976’da Tanzanya-Zambia Demiryolu Çinli emekçilerin canı pahasına tamamlanır. Bu demiryolu Çin’in bir devrimci iddia taşıdığı dönemin ürünüdür ve uluslararası işçi sınıfının şu veya bu şekilde dayanışmasını yansıtır.

Ancak aşağıdaki haritaya bakarsanız, Çin’in 2010’dan sonra inşa ettiği, kredi sağladığı, limanlarla bütünleştirdiği hatlar artık işçi sınıfı dayanışmasının değil, bir hegemonya projesinin ürünü olarak gözükmektedir. ABD donanmasının toplarından uzak veya korunabilen her yere Çin sokulmaya çalışmaktadır.

Şekil 3: Çin tarafından inşa edilen veya planlanan demiryolu, liman ve doğalgaz hatları izleniyor.

Afrika’dakilere bakarsanız, tıpkı İzmir-Turgutlu Demiryolu gibi nasıl Afrika’nın derinliklerinden limanlara uzandığı fark edilir. 2016’da Çinli şirketler Etiyopya’nın başkenti Adis Ababa’yı Çin’in askeri üssü bulanan Cibuti’ye demiryoluyla bağladı. 2017’de Kenya’nın Mombasa’sından Nairobi’ye demiryolu Çinliler tarafından tamamlandı.

Şimdi Uganda, Ruanda, Güney Sudan’ı birbirine bağlayacak demiryolu ağından bahsediliyor. Hatta bütün Afrika’yı kat ederek Atlantik ve Pasifik'in birbirine bağlanması söz konusu.(1) Çin’in Angola, Nijerya ve Güney Sudan’dan petrol, Zambiya ve Kongo’dan bakır, Kongo’dan özellikle kobalt, Nambiya’dan uranyum temin ettiğini bilmeyen yok. 

Çin her geçen gün Afrika’ya daha fazla nüfuz ediyor. Afrika’ya 110 milyar dolara ulaşan sermaye ihracına, 22 Afrika ülkesinde 29 Konfüçyüs Enstitüsünün kurulması ve binlerce Afrikalı gencin eğitim için Çin’e gitmesi eşlik ediyor.

Çağımızdaki emperyalist etkinlik 21. yüzyılı çok şeye gebe hale getiriyor. Bir yandan uluslararası sömürü katmerleniyor ama öte yandan dünya sosyalizme çok daha hazır hale geliyor. 

(1) Daha ayrıntılı bilgi için; Elçin Solmaz ve Ali Somel, Afrika için bir dönemlendirme denemesi, Gelenek, 143:60-81, 2019.