Evrimin memleketle imtihanı

Memlekete evrimin girişi 19. yüzyılın son çeyreğine denk gelir. Meşhur Ahmet Mithat Efendi’nin Dağarcık’ın yayımlanan on kadar yazıda -kendi yazılarıdır bunlar- insanın orangutanla akrabalığına varan bir değişim dönüşüm iddiası yer alır. Çok gürültü koparan bu yazıların temel eksiği, tüm iyi niyete rağmen, 19. yüzyılın evrimsel biyolojik bulgularını ve kuramsal yaklaşımlarını, yazılarda kullanılan kaynakların vülger bilimci materyalizmi nedeniyle, yansıtmaktan uzak oluşudur. Bilimci materyalizm tarihsel olarak diyalektik materyalizmle pek çok noktada çatışır ama en büyük arızası tarihsellliği izah dışı bırakan erekselliği ve sözde evrenselliğidir. Yirminci yüzyılda da hayli avam bir evrim algısı tüm memleket entelenjansiyasına hakimdir. Özellikle yüzyılın ilk çeyreği bu avamlığın ve karşı cephesinin yarattığı çatışmalarla doludur. Ancak aradaki Suphi Ethem ve Ethem Necdet’in doğru evrimsel perspektife oldukça yatkın özenli katkılarını da unutmayalım.

Yine de 20. yüzyıla dağılmış tartışmalara ve içinde bulunduğumuz yüzyılın ilk on yılına baktığımızda memleketin evrimli manzarasında vülger evrimciliğin cirit attığını söylesek abartmış olmayız. Burası ve başka yerler için de evrimsel biyolojinin doğru biçimde anlaşılmasına giden yolun özellikle yarı popüler ve bilgiye dayanan etkinlikler olduğu da kaçınılmazdır. Bu çerçevede, Türkiye’de son yıllarda sayısı giderek artan evrimsel biyoloji kongre ya da sempozyumlarının önemi hemen karşımıza çıkmaktadır. Tabii bu tür etkinliklere, “evrim çıkmazı” benzeri başıklarla bilimsi kisve altında yutturulmaya çalışılan bildik evrim karşıtlığı ucubelerini ilan eden toplantıları dahil etmiyoruz. Bu tür toplantılara destek olan üniversitelere ne kadar üniversitedir, bunu da sonraya bırakalım.

Bu hafta sonu Boğaziçi Üniversitesi’nde dördüncüsü düzenlenecek olan Evrim, Bilim ve Eğitim sempozyumuna yukardaki çerçeveden bir parça değinmek iyi olacak. Zira bu sempozyum yarı popüler nitelikli evrimsel biyoloji anlatılarının her kesime hitap eden son derece olumlu bir örneğini teşkil ediyor. Türkiye’nin değişik üniversite ve kuruluşlarından evrimsel biyologları ve evrime bir şekilde ilgi duyan uzman ve izleyicileri bir araya getirmesiyle sanırım bu sempozyum özel bir önemi hak ediyor. Evrim, Bilim ve Eğitim sempozyumu ilk yıllardaki olağan düzensizliklerine karşın dolu ve iyi anlatıma sahip bölümleriyle evrimsel biyolojinin değişik cephelerini öğrenmek isteyenlere çok iyi bir alternatif sunuyor.

Sempozyumun bu yıl ki programı da oldukça ilgi çekici ve dolu. Sempozyumun son gününde ise evrim öğretimi konusunda oldukça yetkin bilim insanı Andrew Berry konuşacak. Andrew Berry genetik ve evrimsel biyolojinin altın model organizmalarından Drosophila melanogaster (sirke sineği) ile moleküler genetik varyasyon konusunda oldukça önemli çalışmalar yapmış birisi. Dolayısıyla sempozyum dinleyicileri evrimsel biyolojinin ruhu olan genetik varyasyon üzerinden düşünen bir bilimciyi dinleyecekler.

Popüler nitelikli sempozyumların önemli bir ayağı da ele alınan ana temanın öğretilmesine ve eğitimine ilişkin sorunlara odaklanılmasıdır. Türkiye’de evrim eğitiminin içler acısı durumu malum. Sempozyumun dikkat çeken bir diğer noktası evrim eğitimine ilişkin tartışmaları ve çalıştayları da bünyesinde barındırması. Bütün olarak bakıldığında sempozyumun nitelik bir evrimsel biyoloji izahı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir konu popüler hale getirilirken en büyük tehlike, konunun gündelik algıda yarattığı avamlığın popülerleştirme esnasında daha da vurgu kazanmasıdır. At izinin it izine karışmasına yol açan böyle bir durumun zaten iyice sofistike bir hal almış evrimsel biyolojik anlatıya yapacağı zararları azaltan bir etkinlik olarak Üniversite Konseyleri Derneği’nin idealist çabasının ürünü olan sempoyumun dördüncüsüne de hoş geldin diyerek sözü bitirelim.