Yorgunluk kahvesi

Kimi için başarılı bir fındıkçı o. Kimi için usta bir siyasetçi. Siyasette Amerikancı, ticarette Avrupacı. Aslında Kürt Teali’den dedesi Abdürrahim Bey gibi çok yönlü. Kimi zaman Şeyh Sait’in Kürtçüsü kimi zaman Said-i Nursi’nin Nurcusu. Ama her zaman Amerika için adam devşiren Ortodoks İslamcı bir Amerikonofil.

Adı Başbakan’ın “veri koordinatörü” olarak geçiyor olsa da, Türkiye İslam Cumhuriyeti projesinin önemli aktörlerinden biri. Benim için ise İslam İmparatorluğu’nun sayfa 464’ünde mukim sadece bir dipnot.

Türk Amerikan İş Konseyi’ne, Dünya Ekonomik Forumu’na, ABD Fındık Konseyi’ne, Uluslararası Kabuklu Yemiş Konseyi’ne üye. Türkiye Fındık İhracatçıları Birliği’nin de başkanı. Ve de elbette başbakan Bay Recep’in “başkanını vatan hainliği, darbecilikle” suçladığı TUSİAD’ın üretken bir üyesi.

İKİ FOTOĞRAF
Babası CIA kontrolündeki Hizb-ü İslamiye’nin lideri Gulbettin Hikmetyar’ın dizinde dibinde. Oğlusu BM Güvenlik Konseyi’nce El Kaide’ye destek vermekle suçlanan Yasin El Kadı’nın kanadının altında.

Bu iki fotoğraf aslında Zapsu’nun katkıları olan bir dönemi özetidir.

Erdoğan’a “Amerika gezisi ayarlayan” da, onu “Yasin El Kadı ile tanıştıran” da ve hatta “Davos’a katılmasını sağlayan” da o. İlişkiler karmaşık değil tam tersi çok basit. İki tırnak arasındaki dipnot kimin elinin kimin cebinde olduğunu anlamak için yeterli:

“Zapsu’nun BİM mağazalarındaki ortağı olan El Kadı ile ilişkisi Mali Suçlar Araştırma Kurulu’nun (MASAK) soruşturmasına takıldı. MASAK Cüneyt Zapsu’nun 60 bin, annesi Gaye Zapsu’nun 250 bin dolar tutarındaki parayı El Kadı hesabına gönderdiklerini saptadı. (23 Haziran 2006)

El Kaide’ye parasal kaynak sağlayan Yasin El Kadı’nın sahibi olduğu şirketlerin 6 yıl boyunca zarar etmesine karşın, şirket hesaplarında 15 trilyon dolayında paranın işlem gördüğü saptandı. Kadı’nın yüzde 95’ine sahip olduğu Caravan şirketinin hesabına 11,3 trilyon lira yatırılırken şirketin aynı dönemdeki cirosu toplamının 658 milyar olduğuna işaret edildi. Maliye Müfettişliği’nce düzenlenen raporda, ‘Bu durumun kaynağı belli olmayan paraların şirket hesapları kullanılarak yasal mali sisteme sokulduğunu göstermektedir’ denildi. (İlhan Taşcı, Cumhuriyet) Aynı günlerde Yasin El Kadı’nın hesaplarını tutan özel finans kuruluşu Albaraka Türk’ün El Kaide’ye 410 bin dolar aktardığı ortaya çıktı. (Nedim Şener, Milliyet)”

RIZA ZARRAP GİBİ
MASAK’ın El Kadı’nın başkanı olduğu Muvaffak Vakfı tarafından Bin Ladin’in yakını Wa’el H. Jelaidan’a para gönderdiğini belgelemesi 17 Aralık operasyonunun trafiğini çağrıştırıyor. Zapsu diponotu “hiçbir somut ilişki olmamasına” karşın, her nedense bana Rıza Zarrap’ı anımsatıyor.

İki ucu kirli sopanın bir ucunda Rabıta Turst’un genel sekreteri Jelaidan, öteki ucunda Albaraka Türk’ün ortağı ve yöneticisi Kemal Unakıtan var. Bu ikili hem İslami teröre kaynak sağlıyor, hem de kara para aklıyor. Bu karanlık ilişki sorgulanırken, çok manidar ama, yolsuzluk gurusu “Kemal abi” hükümetin Maliye Bakanlığı koltuğunda oturuyor.

Raporun “Albaraka Türk’ün, mal varlıklarının dondurulması istenen kişi ve kuruluşlara yaptığı havalelere ilişkin” bulguları şaşırtmıyor:

“Usame Bin Ladin’e ve El Kaide terör örgütüne mali kaynak sağladıkları gerekçesiyle Bakanlar Kurulu Kararı’yla bütün para, mal ve haklarına tedbir konulan El Kadı’yla diğer kişilerin hesaplarına para transfer edilmektedir. Yine Albaraka Türk tarafından Wa’el H. Jelaidan isimli kişiye 210 bin USD ve Muwafaq Fundation (Muvaffak Vakfı) isimli vakfa 200 bin USD para transfer edildiği, ayrıca El Kadı’nın Muwafaq Fundation’a, Pakistan, Malezya, Singapur, İsviçre ve Arnavutluk gibi ülkelerdeki bazı kişilerin hesabına para transfer ettiği görülmektedir.”

Rapor becerikli ellerce buharlaştırılacak, sorun yetkili ağızlarla yok sayılacaktı. Kemal abi soruşturmayı yürüten maliye başmüfettişi Hamza Kaçar’ı sahte gerekçelerle görevden alıyor Başbakan, Bay Tayyip El Kadı ile Zapsu’yu birlikte savunacaktı:

“Yasin bey, Türkiye’yi seven, ki ailesi itibariyle de geçmişi itibariyle de Türk ve burada yatırımları olan bir insandır, hayırsever olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bir insan. Geçmişte Cüneyd beylerle ortaklıkları oldu. Sonra zaten Cüneyd bey ortaklıktan ayrıldı. Ama hâlâ ortak gibi gösteriliyor. Böyle yargısız infaz yapılmaz. Savcı takipsizlik kararı vermiş. Hâlâ onunla ilgili ‘yeniden yargı süreci başlatılsın’ deniyor. Var mı böyle bir anlayış? Böyle bir mantık var mı?”

ÇAT KAPI İLİŞKİ
Başkan Bush, Dick Cheney, Nancy Pelosi, Richard Holbrook, Marc Grossman, Paul Wolfowitz, Alvora De Soto gibi dünya siyasetine yön veren insanlarla çat kapı ilişkisi olan ve hatta bir yıl içinde ABD Büyükelçisi ile 52, İngiltere Büyükelçisi ile de 48 kez görüşen Zapsu aynı özeni göstermedi. American Enterprise Institute’de katıldığı bir toplantıda Amerikalı dostlarından Bay Tayyip’in “delikten aşağı süpürülmemesini, kullanılmasını” isteyerek bardağı taşırdı. (7 Nisan 2007)
Ölçüsüzlükleriyle kimi zaman terbiye sınırlarını zorladı. Türbanla kadın donuna aynı mercekle baktığını gizlemeden “türbanını çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demekten farksızdır” dedi. (6 Mart 2008)

Şimdilerde Zapsu’yu gören ve ne yaptığını bilen yok. Dostu El Kadı ise ortağı olduğu Türk şirketlerinin yönetim toplantılarına katılıyor. Arada bir geldiği İstanbul’da Swiss Otel’de Bilal Erdoğan’la yorgunluk kahvesi içiyor.