TC‘den TİC’e...

FANTEZİ ŞEYLER:”Ne önemi var?” diyenler, ayrıntı olarak görüp küçümseyenler olacak. Olsun. Dahası “bu da onların yaşamı...” diye savunan dijital demokratlar çıkacak. Çıksın.

Önemli olan birkaç sözcükle anlatılan o “şeylerin” iktidarın hak ve hukuk gözetmeyen uzun vadeli projesinin örtüsü olması. Kiri pası-pisi pusu saklaması. Başbakan Recep beyin “Bu iktidar kimin yaşamına karıştı” sorusundaki tuzağı ortaya çıkarmak bu örtünün kalkmasına bağlı.

“Şeyleri...” saptayıp sıralamanın salt bu nedenle önemi var, biiir. Ayrıca kronik siyasal körleşmenin tedavisi için de zorunlu yollardan biri, ikiii. Tamam “şeyler” belki küçük ayrıntılar ama o şeylere topluca bakıp, şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu anımsamak gerekli, üüüç.

Kısaca akepe’nin iktidar baskınıyla ortaya çıkan, ilk beş yılda “tırmandırılan”, ikinci beş yılda “unutturulan” akla ziyan işler bunlar. İslami sıfatlı “korkulacak ve utanılacak” bir dizi tuhaflık.

Şeyleri saptamadan, şeyleri saymadan şeyleri anlamak zor:

“İslami tatil köyleri, İslami moda, İslami oyuncak, İslami konut, İslami beslenme ve İslami tuvalet” gibi fantezi şeylerin siyasetteki yeri ve önemi anlaşılamıyor.

Kim ayırdında bilmiyorum ama akepe “Helal kan, helal ilaç, helal gıda, helal hizmet, mayosuz reklam panosu, dekoltesiz giysi, haremlik selamlık otobüs, namaz molalı sefer, kız öğrenci servisi, kadına özel gişe, mescitli tren, dua yayınlı uçuş, apronda deve kesme töreni, kadın için özel park yeri, türbanlı avukat, fişlenmiş bebek, denetimsiz Kur’an kursu, erkek hasta reddeden kadın doktor, mescitli muayenehane, sansürlü medya, sahte kanıt üreten polis, muhasebeciden yüksek yargıç, dokunulmayan parlamenter, torba yasalı meclis ve yetmez ama evetçi inadı...” ile yaşamın bütününü değiştiriyor.

***

VAKİTMATİK: Sonuçta “gelenekçi” bağnazın sopası ile “çağdaş” yobazın yalanı arasına sıkıştırılan ülkenin görünümü acı veriyor:

Büyük fotoğrafta “pisuvara çiş yapmak kabir azabını çağırır” diye cehennemle korkutan din adamı ile “elektronik hatimmatik, tespih çeken zikirmatik, dua öğreten ezbermatik laptop, ezan okuyan vakitmatik saat” gibi teknolojiden söz eden din taciri imam var.

İkisi de sömürgen, ikisi de işbirlikçi. İkisi de bölücü, ikisi de pazarlamacı. Gelecek onlarla kararıyor.

Karada türbanı denizde haşemayı, başta sarığı sırtta cübbeyi savunarak on bir yıl önce başlatılan din devleti kavgasının nasıl geliştiğini rejimin “TC’den TİC’e” nasıl dönüştüğü anlatmanın yolu “koşullu zaman eki” sevgili “sa’dan” geçiyor:

Bir başbakan üçüncü Boğaz Köprüsü’ne “Yavuz Sultan Selim” adı veriyor, sonra da “dört dörtlük alevi benim” diyorSA...

Bir başbakan Dolmabahçe Camii’ne sığınan biracı(!) gençlerden, Kabataş’ta türbanlı bebekli kadına saldıran üstü çıplak, motorlu, yüz adama(!) uzanan provakasyonları gerçek gibi anlatıyorSA...

Bir başbakan gençlerin el el dolaşmasını “sınırsız, kontrolsüz bir ahlaki erozyon” diye yorumlayıpKemal abi’yi, Deniz Feneri’ni, Yimpaş’ı, Ali Dibo’yu, sünnet ve düğün armağanlarını unutturuyorSA.

Bir başbakan kürtajı cinayet sayıyorsa, sezeryanla doğumu yasaklıyorsa, devlet televizyonundan “hamile kadın sokakta gezemez” yayını yapılıyorsa, kadınbudu köftenin, dilberdudağı tatlısının adı değiştiriliyorSA...

***

YARIN İÇİN: Ve o başbakanın ülkesinde 2012-2013 öğretim yılında İmam Hatip Lisesi sayısı 537’den 708’e, bu liselerdeki öğrenci sayısı 286.245’ten 380.771’e çıkıyorsa, dahası 1.099 imam hatip ortaokulu açılıyorSA...

Bize düşen boyun eğmeden direniş ruhunu canlı tutmak özgürlüğe, bağımsızlığa, devrime sahip çıkmak oluyor.

Tarih “bugünlerden geriye, bir yarına gidenlerin, bir de yarınlar için direnenlerin...” kaldığını söylüyor.