Dört yüz seksen...

KÖRLEŞME KURBANLARI: “Maydanozun faydaları” gibi beyhude bir yaklaşımı çağrıştırıyor olsa da “siyasette körleşmenin yararları...” diye düşünmenin bir sakıncası yok. Tam tersi, siyasette körleşmenin ülkeye ve bölgeye yararı bile var.

Döneklerin, akillerin, yetmez ama’cıların ağırlıkta olduğu körleştirme çetesinin, Gezi Direnişi’ne ilişkin eylem ve söylemleriyle topluma ve siyasete önemli katkıları oldu. Faşizmin su-gaz, cop-cip, dayak-küfür, iftira-yalan, polis-jandarma, işkence-sorgu, gözaltı-fezleke, savcı-yargıç ve de elbette yakma-yıkma, yaralama-cana kıyma gibi ayırt edici özelliklerden ibaret olmadığının algılanmasını sağladı.

Devleti ele geçirmek için çabalayan iktidar teknesinin hangi akıntıya kapılıp hangi kıyılara sürüklendiğini gösterdi.

Bu nedenle salt isyan çocuklarını değil onları isyana sürükleyen projenin mimarı Recep Bey ve arkadaşlarını da kutlamak gerek!

* * *

DEĞİŞİM FETİŞİSTLERİ: Onlar açısından emperyalizmi gözü kapalı savunmak, kapitalizmin gönüllü kölesi olmak artık eskisi kadar kolay değil. Değil çünkü yalancı çoban iktidarının tepesinde baskıya boyun eğmeyen özgürlük tutkunu genç isyancıların sıkılmış yumruğu var. Kim ne derse desin isyan çocuklarının ülke ve dünya halklarına verdiği dersten sonra zorbaların, yobazların, tiranların, firavunların, diktatörlerin işleri artık zor.

Deşifre oldular, yakalandılar, şimdi “zor dostum zor...” durumundalar.

Aslında 2002’de de zorlukları vardı. Ama Türk-İslam sentezcisi paşaların itelemesini değişim/dönüşüm fetişistlerinin desteğini “Türk Kolejleri hizmetinin” mucidi emekli vaizin işbirliğini öngören büyük proje Amerikan hazinesi, Suudi kesesi ve yurttaş vergisi ile beslenip “tanrının yardımıyla...” zorluklar aşıldı.

Radikal İslamın vahşetiyle korkutulan halk, ılımlı İslam şeytanına yoksullukla boğuşan milyonlar makarna-bulgur sadakasına boyun eğdi.

Recep Bey’in astığı astık kestiği kestik iktidarı, “isyan çocuklarının faşizme yenik düşmüş anne-babalarının derin uykularının” katkısıyla Gezi Parkı’na kadar geldi. İsyanın güzel yüzlü çocuklarıyla tanıştı. Gazla boğarak, suyla yakarak kazanacağını sandı. Ama yanıldı, yenildi.

* * *

KENDİ DİLLERİYLE: Gezi Direnişi’nin kırk yedinci gününde isyan çocuklarının kendi dilleriyle anlatıp örgütlediği yüzyılın en güzel isyanının nedenlerini “belki anlarlar umuduyla” bir kez daha sıralamanın tam zamanı.

Gezi Parkı olayının her şeyden önce “demokratikleşme maskesiyle demokrasinin, dindarlık örtüsüyle inancın, özgürleşme numarasıyla özgürlüğün, insan hakları yalanıyla temel hakların yok edildiği” gerçeğini ortaya çıkardığını kabul edelim.

Sonra Başbakan’ın kendi sözleriyle “acaba bunların neyi eksikti, neye dayanarak bu adımları attılar, neleri yoktu” sorusunun yanıtını arayalım.
İsyanın güzel çocuklarının “dört yüz seksen liralık burs...” karşılığında özgürlük talebinden vazgeçeceğini sanan Başbakan’dan isyanın sorularına yanıt isteyelim:

1-) Adli ve idari mahkemelerden başlayarak, yüksek yargının tüm kurumları “atamalar ve şaibeli seçimlerle” yürütmeye bağlanıp “hukuk devleti” yok edilmedi mi?

2-) İnsanların son sığınağı olan adalet ahbap-çavuş ilişkisine indirgenmedi mi? Yargılama “sahte kanıt-gizli tanık”a, cezalandırma intikama odaklanmadı mı? Savunmayı soruşturma ve suçlama ile birlikte başlatma kuralı yürürlükten kaldırılmadı mı?

3-) Anaokulundan üniversiteye kadar “din ağırlıklı” programlar dayatılmadı mı? Dindar ve kindar gençlik yetişmek adına özgür düşünceli, bilgili, üretici insan yetiştirmekten vazgeçilmedi mi?

4-) Sendika, dernek, vakıf, kooperatiflerle, meslek odalarına dönük baskılarla yıpratılan “örgütlü toplum” yerine cami ve cemaat örgütlenmesi özendirilmedi mi?

5-) Tükürmesi, sökmesi, kırması yakması, yasaklaması ve yargılaması ile “kültür-sanat” ve “yazın ve düşün” yaşamı baltalanmadı mı?

6) Gazeteciler cezaevlerine doldurulmadı mı, radyo-televizyon-gazete iflasa sürüklenmedi mi? Özgür basın yok edilip, çok yönlü kamuoyu oluşması engellenmedi mi?

* * *

Gezi Parkı nedeniyle eriyip muma dönen Recep Bey’e “insanlık bende kalsın” dürtüsüyle isyanın güzel çocuklarının artık yalnız olmadıklarını, ülkenin alnı temiz başı dik insanlarıyla birleştiklerini müjdelerim!