Bir yıl önce bir

Çok değil bir yıl önce 2012’yi uğurlarken değişimin dönüşümün ne olduğunu görmüştük. Demokratikleşme yalanı insan öğütüyordu. Emperyalizmin finans kapitalle el ele sahnede kalacağı yılın başında belliydi. 2012 yılının tortusu 2013’te yaşanacakların ipucu oldu. Yeni yılın ilk yazısında bir yılbaşı gecesi vardı.

DEDİ VE SUSTU:2012’nin tüm sabıkalarıyla 2013’e devrildiği o gece bizde toplandık. Müthiş bir yılbaşıydı.Uzaklardan gelen konuklarımız vardı.Kucaklaştık.Yıllar öncesinin coşkulu kavga günlerini konuştuk.O hiç konuşmadı. Yorgun sesini gece yarısı duyduk:”Unutmayın Almanya’nın felaketi tek başına Hitler değildi. Alman felaketinin sorumlusu, bir Hitler yaratan ve kendi kaderini onun ellerine kendi isteğiyle teslim eden Alman halkıydı” dedi ve sustu.Biz de sustuk. (1 Ocak 2013)

İNSAN UTANIR: Unutmak iyileştiriyor mu ? Hayır iyileştirmiyor. Tam tersi yüzsüzlük illetinin belli başlı nedeni. Yozlaştırıp çürütüyor. Yüzsüzlük virüsü unutmak. İkiyüzlülüğün olmazsa olmazı. Unutuyorsun ikinci yüzünün ya da binbir suratından birinin arkasına saklanıp, o asla kızarmayan, yeni yüzünle dilediğin gibi yaşıyorsun.Unutmak yalanın sigortası üstelik. Çalmanın çırpmanın güvencesi. Vurgunun soygunun nirengisi. Karaparanın klavuzu.Haksız, hukuksuz , adaletsiz kanlı bir tarihin faturası. Unutturmak da öyle.(7 Ocak 2013)

BU NE MUHABBET :”Avrupa Birliği’nin terör örgütü ilan ettiği bu örgütlerin mensuplarıyla, Kırmızı Bülten’le aranan bu insanlar sizinle nasıl düzenli olarak görüşebilir. Bu nasıl bir siyasettir?” Fransız Devlet Başkanı Hollande’a yöneltilen bu soru “Gulbettin Hikmetyar,Yasin El Kadı, El Beşir, Sami Ofer, Hariri, Kabbani, Halid Meshal, Barzani ve Talabani” gibi İslami terörün ünlü isimleriyle al takke ver külah ilişkisi içinde olan Recep Tayyip Erdoğan’dan geliyorsa ne düşünürsünüz? Hiç düşünmeyin.Yanıt “abisi” Şevket Kazan’dan : “Bizim bir delikanlımız vardı. İnandığı davası için düz duvara çıkardı, bayraklarını asardı.Rabbani geldiği zaman sağ dizine, Hikmetyar geldiği zaman sol dizine otururdu.” (15 Ocak 2013)

DİKTAYA DESTEK : Orta Doğu’nun mazlum halklarının bir kez daha emperyalizm tuzağına düşürülmesinde “din ve inanç soslu psikolojik savaş” neden ve nasıl en etkili operasyon silahlarından biri oldu? Bu soruların yanıtı “1934 yazında Almanya’ya giden” gazeteci Wıllıam L.Shırer’in ilk izlenimlerinde saklı:
“Almanya’da bir yabancıyı şaşırtacak ve üzecek çok şey vardı. Almanlar özgürlüklerinin ellerinden alınmasına, büyük bir kısmının kültürlerinin yok edilmesine ve bunların yerine kör bir barbarlığın geçmesine aldırış etmiyor gibiydi. Nazi terörü ilk yıllarda az sayıda Almanı ilgilendiriyordu. Almanya’ya yeni gelen bir gözlemci bu ülke halkının kaba ve yaman bir diktatörlüğün yumruğu altında öküz gibi güdüldüğünün farkına varmadığını görünce şaşırıp kalıyordu. Ve Alman halkı bu diktatörlüğü içtenlikle destekliyordu.” (19 Şubat 2013)

SUÇ VE CEZA: Başbakana bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) polise, jandarmaya,mit’e teknik hizmet vermesini önemsemiyorsanız.. Dahası “akepe ideolojisi bütün ana kanunların temelidir” anlayışının egemen kılınmasına çete-parti-mafya yöntemiyle anayasal kurumların itibarsızlaştırılmasına yargıç ve savcılara yönelik tehdit ve sindirme uygulanmasına katillerin, itirafçıların, karaparacıların, uyuşturucu-silah tacirlerinin korunmasına sessiz, tepkisiz karşılıyorsanız.. Başbakanı unutun, bir kez olsun aynada kendi yüzünüze bakın.(11 Mart 2013)

BİRAZ UTANMA :Öznesi de, 5 N 1 K’sı da belli. Eksiği yok fazlası var. Güneşin yedi rengini dolaşıp haber merkezine ulaşmış bir haber. Sonrası kolay değil zor, çok zor. Haberin “değişmeden eğilip bükülmeden okura ulaşması” olanaksız. Başbakanların gazetecilik dersi vermediği eski günlerde” haberler kendi mecrasını bulur kendi sayfasına giderdi. Şimdi öyle değil hırsızın arsızın haberleri ya “zamanın ruhuna” uyduruluyor ya da hiç kullanılmıyor. Halka yalan söylemek artık suç sayılmıyor. (19 Mart 2013)