Bay Tayyip

BİR ŞEY YAPMALI: Sağlığı açısından beklemenin hiç yararı yok. Beklemek bugünden yarına daha büyük sorunlara neden olabilir, onarılmaz yıkımlar getirebilir. Beklemek her zaman kazandırmıyor, kaybettirdiği de oluyor. Sorun zaman yitirilmeden ele alınmalı, Voltaire’in dediği gibi “ulusun geleceği devlet ve siyaset adamlarının sindirim organlarının sağlığına” bırakılmamalı. Bir şey yapmalı.

Sindirim mevzuunda bir sorun yok. Maşallahı var, her şeyi sindiriyor.

Öfkeli olduğu zaman dün bugün, özne yüklem, sıfat zamir, yer tarih karışıp birbirine giriyor olmayan düşmana saldırıyor, var olana sarılıyor:

“Çanakkale’de biz neden savaştık? Orada bize saldıranlar neydi? Onlar bir Haçlı harekatı değil miydi? Biz orada gençlerimizi kaybetmedik mi? Şehit vermedik mi? Onbinlerce şehidimiz yok muydu? Neden savaştık? Orada yurtta sulh cihanda sulh dedik mi? Kıbrıs Harekatı’nda yurtta sulh cihanda sulh dedik mi? Ülkeme saldıranlar olduğu zaman ‘yurtta sulh cihanda sulh’ diyemezsin”

* * *

DOKTOR DOKTOR: Suriye’ye askeri müdahaleyi “dokuz asır geriden kalan Haçlı seferlerine benzeten” ana muhalfet lideriKemal Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıt bu.

Belli ki an itibariyle kızmış köpürmüş “Çanakale” ile “ Suriye”, “ülkem” ile “ümmet” birbirine karışmış. Şimdi biz, iki sözcük “ü” harfiyle başlıyor diye gülecek miyiz, yoksa beterinden saklasın diye ağlayacak mıyız?

Doktor doktor kalksana bir şey yapsana, yarından tezi yok nabzını tutsana.

Suriye asırlık komşu değil mi? 900 kilometre sınır yok mu? Türkiye ve Suriye’nin ortak bakanlar kurulu toplayıp birbirine övgüler yağdırmadı mı?

Doktor doktor kalksana bu işe bi el atsana, ülkeyi bölgeyi kana boğulmaktan kurtarsana.

İnsan Çanakkale 1915’ten niye söz eder ki. Düveli muazzamanın geri dönen muazzam donanmasında ne Amerika ne Rusya var. İngiliz’in Fransız’ın zırhlıları balık tutmuyor, ölüm kusuyor.

Irresistable, Queen Elizabet, Inflexible, Ocean, Bouvet boğazın dibinde. Nusred Gemisi’nin mayınlarının, topçu Seyit Onbaşı güllelerinin ne işi var Suriye muhabbetinde?

Türkiye, Suriye, Çanakkale Şam, Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Partisi derken tepesinin tası atmış olabilir.

* * *

AGRESİF VE İNATÇI: Söz, İskoçyalı ünlü psikoloji profesörü ve nöropsikoloji uzmanı Ian Robertson’da:

“İktidar ve başarı, insan beyninde değişime neden olabilen en önemli iki uyarıcı olarak biliniyor. Hiçbir insan beyni bu iki uyarıcının, bu denli yoğun dozda alınmasından sonra sağlıklı ve rasyonel kalamaz. Gösterdiği tepkilere bakılırsa Erdoğan da bu konuda bir istisna değil.

Bu iktidar sarhoşluğunun beyin üzerindeki etkileri, kokainin yarattığı etkilere çok benziyor. Her ikisi de beynin fonksiyonlarında radikal değişimlere sebep oluyor ve beyinde bulunan ‘mükâfat’ bölümüne gönderilen dopamin hormonunun aktivitesini arttırıyor. Bu değişimler aynı zamanda beyin zarını da etkiliyor ve düşünme yetisinde hasara neden oluyor. Söz konusu değişimler insanı daha özgüvenli, daha cüretkâr ve hatta bazen daha zeki hale getirebiliyor.”

* * *

NÖROLOJİK BASKI: Bazı liderde kişilik bozukluğuna yol açan “kibir sendromuna” değinmeden, nöropsikoloji uzmanlığı gereği beyin üzerindeki etkileri irdeliyor:

“Ancak beyinde yaşanan bu süreçler insanı daha benmerkezci, daha kaygısız ve kendini daha az sorgulayan biri haline getiriyor ve bunların sonucunda tehlike ve yanlışları algılama kabiliyetini zayıflatıyor. Bütün bunlar bir liderin kendi kendini sabote etmesine yol açıyor. Zıtlaşma ve karşıt görüşlerden doğan anlaşmazlıklara karşı daha sabırsız ve asabi bir hale getiriyor. Bu durum, Erdoğan’ın karşıtlarına yönelik agresif ve inatçı tavırlarında açıkça görülüyor.

Kontrol edilemeyen bir gücün, insan beyni üzerinde yarattığı nörolojik baskı, aynı zamanda beynin farklı bölümlerine de etki ediyor. Bu bölümlerin bazıları kendini kontrol etme açısından hayati önem taşıyor. Açıkçası ben bir insanın böyle bir dönemden sonra doğabilecek sorunları kendiliğinden fark edemeyeceğini düşünüyorum. İnsanın on yıllık iktidar sürecinin karar verme yetisinde yarattığı çarpıklığı kendi kendine kavrayabilmesi çok güç.

Türkiye’nin geleceği adına Erdoğan’ın bu durumu kavraması ve kabullenmesi gerekiyor.” (14 Haziran 2013,Kerem Uluç,T24)

* * *

BAY TAYYİP: Prof. Robertson’a göre Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Tayyip Bey “10 yıl hastalığı” kurbanı.

Bana göre ise “beyden baya” yatay geçiş yapan sadece Bay Tayyip.