Fluminense, Vasco ve haklı öfke

Brezilya birinci ligi ‘Brasilerão Seri A’ Pazar günü itibariyle sona erdi. Son haftaya kadar en dikkat çekici ve tansiyonu hat safhada tutan gelişme, Rio de Janeiro’nun ve Brezilya futbolunun iki köklü takımının düşme hattında olmalarıydı. İki takımın da birinci ligde devam edip etmeyeceği son hafta oynayacakları maçlara bağlıydı.

Fluminense Rio de Janeiro’nun ilk futbol takımıdır. Rio de Janeiro’nun ilk işçi mahallesinin takımı ve doğal olarak işçi takımı Bangu FC, futbolun ilk oynayan cemiyet olmasına rağmen ilk futbol kulübü Fluminense. İsimini tüm Rio de Janeiro bölgesinden alan Tricolor (üç renkli) takma adlı Fluminense Futbol Kulübü, diğer bir Rio de Janeiro takımı Flamengo ile çekişir. Sadece Rio de Janeiro değil, Brezilya’nın, hatta dünyanın en önemli derbisi Fla – Flu karşılaşması eğer Fluminense ligde olsaydı 52. defa oynanacaktı. Diğer Takım Vasco de Gama, dünya kulüpler şampiyonasında kupa kaldırmış yine çok köklü bir Latin Amerika takımıdır. Vasco, ya da taraftarlarının deyişiyle Vascão, ülkenin ilk afro-brezilyalı futbolcunun yer aldığı futbol kulübüdür.

Pazar günü iki takım da kader maçlarına çıktılar ve Brezilya’nın iki büyük takımı beraber kaybedip, İkinci Lig Seri B’ye düştüler. Tarihlerinde birçok ilkle anılan iki büyük takım, beraber ikinci lige düşerek yine bir ilki gerçekleştirdiler. Gazetelere ve televizyonlara yansıyan daha çarpıcı görüntüler saha da değil tribünlerdeydi. Bunla birlikte gidişlerinin sessiz sedasız olmasını istemeyen Vasco taraftarları takımlarının son maçında Atletico Paranaense takımı taraftarıyla tribünlerde kavga etti. Ölüme yol açacak şiddette gerçekleşen ve sansasyonel yayıncılık ilkesine sahip ülkenin en büyük şirketlerinden Globo kanalı tarafından canlı verilen kavgada dört taraftar ciddi yararlanarak hastaneye kaldırıldı. Hiçbir taraftarın hayatını kaybetmemesi gerçekten çok sevindiriciydi, ancak polisin ve saha içi güvenliklerin yetersiz önlemleri dikkat çekti. Brezilya’da tribünde üstelik maç esnasında gerçekleşen taraftar kavgası oldukça zor görülebilecek bir olay. Ancak Rio de Janeiro’lu taraftarların bu denli öfkeli olduğunu gördükten sonra, taraftar olarak bu öfkeyi neden Türkiye’de olduğu gibi isyan sırasında sokağa taşıyamadığını sorabiliriz. Ya da öfkenin neden küme düşen takımın yöneticilerine neden yönelmediğini ve geçen sene kazanılan milyon dolarların nereye ve nasıl harcandığının nasıl denetlenebileceği üzerine kafa yorup yormadıklarını… Birbirinin kafasnı öldüresiye ezen taraftarın ve onları televizyonlardan izleyen halkın Brezilya’da hakkı için sokağa çıkan halka yüzünü dönmesi şart.

Özellikle Rio’da Dünya Kupası öncesinde gergin bekleyiş sürüyor. Kitleler yine sokaklara taşacak. İsyan sürecini takip eden, gazeteci, akademisyen, araştırmacı yazar, fotoğrafçı herkes Dünya Kupası’nda sokakların protesto eylemleriyle taşacağını öngörüyor. Ancak az sayıdaki futbol severler eylemlerde az da olsa ses getirmiş, dikkatler Dünya Kupası ve futbol piyasasının adaletsiz organizasyonuna çekmişti. Taraftarların örgütlenmesi için bir çok inisiyatifin gerçekleştiği Brezilyada yoksulluk tribünlerde lümpenleşme ile eşgüdüm halinde ilerliyor. Bu durumu ciddiye alan kesimler tribünleri de politikleştirmeye, demokratik organizasyonlarla örgütlemeye çalışıyor. Zaman kısa ve geç kalan stadyum ve tesis inşaatları Dünya Kupası’nın organizasyonunu büyük bir yıkıma dönüştürüyor. Öncesinde tribünlerdeki lümpen öfke yerini politik öfkeye bırakmadığı sürece Dünya Kupası süresince gerçekleşecek eylemler manipüle edilecek ve yoğun bir şiddete maruz kalacak. Ulaşım zamlarının geri alınmasında olduğu gibi emekçi ve aydınlardan oluşan ilerici yapılanmalar öncülük etmediği sürece kitlesel olarak hak talebi gerçekleşmiyor. Dünya Kupası eylemleri de gerçekten hayatın içinden, kendini gizlemeyen topluluklarca politikleşmediği, gündelik hayatın içinden siyasi hedeflerden uzaklaştırılarak sadece “haklı eylemler” olarak kaldığı sürece futbol da, protesto eylemleri de meşruluğunu üretemeyen bir noktaya gerileyecektir. Bir tür oyalanma, ses getirme çabasının Dünya Kupası şehirlerindeki kent yoksulları ve emekçiler için bugün bir anlamı yok.