Cırlavuk

Saydam çift kanatları dolayısıyla gece kelebeğine benzer yaklaşık 2 bin türü bulunur.

Yuvalarını kendi dışkılarıyla yaptıkları için pislik içinde yaşar karanlığı da severler...

Uzun yaşamlarının büyük bölümünü yeraltında geçirmeleri buna bağlanır... Günyüzü görmeden geçen yaşamı 17 yılı bulan türleri de var...
Bu sürede ağaç köklerinin özsularını emerek beslenir, yangelip yatarlar... Asalaktırlar, yani... Sonra, kendileri de çoğu kuşlarla bazı insanlar için leziz bir yiyecek olur Amerikan yerlileri kızartmasına bayılır...

Ölümlerine sayılı günler kala, zamanın geldiğine hükmederek binlercesi bir anda yeryüzüne çıkar, kimi ılık İslamcılar gibi...

Karanlıkta onca yıl kanatsız yaşadıktan sonra yeryüzüne çıkarken o aldatıcı kanatlara sahip olmalarının yanı sıra karın zarlarını müzik aygıtı gibi ses çıkartacak biçimde kullanma yetisi de kazanırlar. Bu yeti erkeklere özgüdür karınlarından öttükleri için aynı zamanda yemek de yiyebilirler. Çok öterler bütün gün ötebilirler başka bir iş yapmazlar. Çok ötmelerinin nedeni sürekli çiftleşecek dişi aramalarındandır...

Yerüstündeki yaşamları ise üç haftadır. Bu süreyi de müzik yaparak, yiyerek, çiftleşerek geçirirler. Yaşamlarının bu kısacık bölümünde olabildiğince çiftleşirler... Böylece yazın sonu getirilir...

Bu döneme gelindiğinde erkekler daha çok öter öter, sonra da ölür...

Toroslar’da halk “Ölümü yaklaşan cırlavuk çok öter”, der bu yüzden...

En büyük salı cırlavuğuna bakan halk, son zamanlarda sık sık bu atasözünü söylemeye başladı. Kendini hatip sanan yetisiz demogog, salı cırlavuğuyla sözünü ettiğimiz cırlavuğun bir ortak noktası karanlığı sevmesi ise öbürü ölümün yaklaştığını fark etmesidir... İkisinin de bu nedenle beden kimyası bozulur, mezarlıktan geçen korkağın ıslık çalması gibi ötüp vızıldarlar.

Bu iki cırlavuktan biri Lafonten’in sözünü ettiği yeşil çekirge değil, tahmin ettiğiniz gibi Şafak Tanrıçası Eos’un Zeus tarafından Ağustos böceğine dönüştürülen çenesi düşük yaşlı kocası Tithonos’tur öbürü de bizim çenesi düşük Salı Cırlavuğu...