Reel politika – Politikanın realitesi

İkide birde sihirli bir anabaşlık olarak önümüze çıkar „reel politika“.

Komünistler nihai hedefleri olan sosyalist devrimden mi bahsetti, hemen bu iki sözcük uçuşur etrafta. Sanki sosyalizm hedefi bu insanlık için "reel“ bir hedef değilmiş, ya da henüz sosyalizmden bahsetmenin zamanı değilmiş gibi. Bu sözcüklerle solda yer alanlara o anın gerçekliğine uygun politika yapma çağrısının içinde alçakça, hınzırca, sinsice bir sosyalizm düşmanlığı gizlidir.

Sihirli sözcükler dedik ya. Ne zaman ki, soldan birileri solun genel geçer ilkelerinin kırmızı çizgilerini aşarlar, her seferinde bunun da bahanesi reel politikadır. Bu „realite“nin de, reel politika yaparak bu kapıdan çıkıp, yola düzülenlere bağlı olarak işçi sınıfına, emekçi halklara ihanete, emperyalizme uşaklığa dek uzandığına defalarca şahit olduk. 

Bir de tüm saflığı ve iyi niyetiyle siyasi mücadeleyi „gerçekçi bir zemine oturtmak“ isteyenler var. Politikanın gerçekçi bir zemine oturması gerektiğini, bunun ne denli önemli olduğunu herhalde tartışacak değiliz. İktidar amacıyla siyaset sahnesinde kendisini gösteren her örgüt (herkes) tabii ki belli bir gerçeklik içinde, önünde sonunda gerçek haline getirmek istediği bir amaç uğruna mücadele etmektedir. Öyleyse bu iddia üzerine yapılan tartışmanın çekirdeğinde, "politika gerçekler üzerinde kurulmalıdır“ – "hayır kurulmamalıdır, hayaller aleminde gezinmelidir“ gibi bir karşıtlık söz konusu değildir.

Sorun, gerçekliği kavramakta yatmaktadır. Ve ne yazık ki, günümüz solunun çok geniş kesimlerinin gerçeklik duygusunun sınırları -belki tarihte olmadığı kadar- daralmış bulunmaktadır.

Şu hale bakın: Kısa bir süre önce bir takım rakamlar uçuşuyordu havada; toplama-çıkarma-çarpma-bölme… Şimdi de kulislerin arkasından sızan fısıltılar peşinde bir kovalamaca; kim kimle nerede buluşuyor, kim kime ne diyor, faraziye üstüne faraziye, biraz entrika varsayımı, biraz komplo teorisi; hiçbiri şu anda iktidar partisi olmayan, fakat tümü iktidardaki düzenin partilerinden yükselen yalan, palavra, boş tehditler…

Heyhat! Kimileri gerçekliği bu bataklıktan ibaret sanıyor. Çevremiz tüm yukarıdakiler üzerine en ayrıntılı bilgilere (kim-kime-nerede-ne zaman-ne kast ederek-ne demiş/yazmış) sahip olurken, gerçeklik duygusunu yitirenlerle doluyor. Bunlar akılları sıra gerçeği iyi izlemek/anlamak, her adımda yeni "gerçek“ durumda tepki göstermeye çabalamak adına bu bataklığa battıkça batıyor. 

Realite -kuşku götürmez bir şekilde- bu(ndan ibaret) değil! Fakat, günümüzdeki siyasetin realitesi bu!

Solun önemli bir bölümü, reel politika yapmak adına önüne konan bu daracık alanı ülkemizin/dünyanın/çağın realitesi sanarak bu duruma düştü. Bataklığın balçığı boğazını geçmiş, neredeyse kendisi de balçık haline gelecek farkında değil.

Şimdi belki bir kez daha seslenme vaktidir: Realist olun!

Kafanızı kaldırıp etrafınıza –bataklığın ötesine, komşularınıza, Afrika’ya, Güney Amerika’ya, Asya’ya, Okyanusya’ya, Avrupa Birliğine, ABD’ye; bütün bunların sadece bugününe değil, aynı zamanda geçmişine; dünyada gelmiş geçmiş diktatörlüklere, sol/işçi/sosyalist/komünist partilerin tarihine; yaklaşık son 150 yıl içinde kurulmuş bağlaşıklıklara, cephe birliklerine; kapitalizmin gelişimine, burjuvazinin iktidara gelişinden bugüne geçirdiği süreçlere; iki dünya savaşına ve şu anda sürmekte olan "Üçüncü Dünya Çekişmesi“ne, ulusal kurtuluş hareketlerine, bunların karakteristik özelliklerindeki değişime/gelişime, ilah.- bakın. (Sınırlı haberlerde ve köşelere yerleştirilmiş ukalâların lâf salataları arasında bunların hiçbirini bulamazsınız.)

Bulacağınız yerlere bakarsanız… Ve bu bilgilerin diyalektik bağlarını kavramanıza yardımcı olacak tek yöntemin Marsizm olduğunu anımsarsanız...

Yeni baştan bu ülkenin ve bu dünyanın şu andaki gerçekliğine ayak basarsınız. İşte o zaman…

O zaman, bugün reel politika adına yaptığınız işin, verdiğiniz desteklerin, yürüdüğünüz yolun bu düzeni ayakta tutmaktan başka bir işe yaramadığını göreceksiniz. Tayyip’i iktidardan indirmek adına, değerlerinizi feda etmekle kaldığınızın, soldan adım adım uzaklaştığınızın, sonuçta bir anlamda ona da bir kez daha yeni baştan güçlenme olanağı açtığınızın farkına varacaksınız.

Kendini düzeltmeyi bildikten sonra hiçbir zaman, hiçbir şey için geç değil. Yeter ki…

Şu reel politika zırvasından vazgeçin ve realiteye uygun politika yapın.