Azınlık ve koalisyon iktidarı

Önce biraz seçim geyiği
Bu, yüzde falan alırsa, öteki bilmem kaç puan kaybederse, beriki şu kadar seçmen kazanırsa... Okuma yazmayı sökemeyenler de aralarında olmak üzere başladılar yüzde hesapları yapmaya. Hesaplar ne olursa olsun. Kim neyi kıstas alırsa alsın, AKP’nin seçmenlerinden bir kısmını yitirdiği ortada. Önünü almaya çalışıyorlar, ama partideki çatlak kolay yapıştırılacak gibi görünmüyor. Seçimler öncesinde bunu başarsalar bile, oldu olacak, kırıldı nacak! Bu durumda seçimlerden sonra bir koalisyon hükümeti mi gelir? Acaba kim kimle koalisyon yapar? CHP, MHP, HDP? Olmaz demeyin, bu ülkede şu sıralarda olmayacak şey yok! Belki CHP ile HDP? Yoksa AKP ile HDP? (Gülelım acınacak halimize, aklı şaşkın solun desteğini almış bir partinin böylesi bir koalisyon olasılığına, ona oy vereceğünü ilan eden solcular bile “asla olamaz” diyemiyor.)

Neyse, partiler arasında çok bilinmeyenli denkleme dönüşen koalisyon olasılıklarını saymayı bir yana bırakalım. Başka bir olasılık daha var: Yoksa AKP azınlık iktidarı mı kurar? Birileri, sözde deneylerine dayanarak ve pek akıllıca bir lâf ettiklerini sanarak noktayı koyuyorlar: “Bu ülkenin koalisyonla yönetilemeyeceğini gördük! Azınlık hükümetini ise aklınıza bile getirmeyin!”

Alın size seçim geyiği! Ne kadar sıkıcı değil mi? Eh, dünyaya bodrum penceresinden bakarsan, sokaktan geçenlerin ayaklarını görürsün. Bir de gökyüzüne yükselerek bakmak var dünyaya. Siyasette bunun için kanat değil, iyi çalışan bir beyin gerekiyor. Toplumsal süreçleri yakından izleyen, olguların ve olayların diyalektik bütünlüğünü kavrayabilen, tarih bilgisine de sahip değilse biri, işte böyle konuşur.

Koalisyon ve azınlık
Benim derdim, yukarıda canınıyı sıkma bahasına okuttuğum bu muıgalata gürültüsü değil. Her geyik sırasında sıklıkla lelâffuz edilen “koalisyon” ve “azınlık iktidarı” kavramları. 

Şimdi ben ısrarla iddia ediyorum: Bu ülke tarihi boyunca bir azınlık koalisyonunun iktidarı altında yönetildi. Bu seçimlerden sonra da, kim ya da kimler hükümet kurarsa kursunlar, bir azınlığın koalisyonunu oluşturacaklar!

Azınlık? Mecliste sandalye saymıyorum. Bu sistemde asıl iktidarı elinde tutan ve aslında nüfusun çok küçük bir kesimini oluşturan bir avuç sermaye sınıfından bahsediyorum.

Koalisyon? Aralarındaki ufak tefek çıkar farklılıklarına, dünya görüşlerindeki geçici ayrılıklara karşın, bu sömürü düzenini ayakta tutmak için kurmuş oldukları ve hiçbir zaman bozmadıkları koalisyona işaret ediyorum.

AKP içinde çatlakmış... Erdoğan’ı durdurmakmış... Anlayın artık. Asıl mesele sistemi devamlı kılmakta. O koalisyonun ilk partisi CHP idi. Elinden geldiğince azınlığı güçlendirmek için, devlet eliyle milyonerler yaratarak, Müslüman olmayanların mallarına el koymaya dek, çok çaba gösterdi. Sonra sözcülüğü Menderes’ler, Demirel’ler aldı. İster “şapkasının altında” pişkin ve hazırcevap Demirel olsun, ister üzerinde üniforma, elinde Kuran dolaşan faşist Kenan olsun, hepsi o azınlığın koalisyonunun temsilcileri, sözcüleriydi. Her dönemde, ne bahasına olursa olsun, koalisyon iktidarda kaldı. Koalisyonla ayakta tutuldu sistem bugüne dek. 

Koalisyonun tek bir yüzü yok. Kimi zaman halka gülümser gibi duran sol görünümünden, kimi zaman elinde kırbaç dolaşanına, kimi zaman ağzından “Allah” adını düşürmeyenine... Yelpazesi geniş, yöntemi farklı, görevi aynı. Tayyip de kim oluyormuş? O da gelir, o da geçer. Bu dünya Sultan Süleyman’a...

Büyük koalisyon
Tabii bu arada dünya çapındaki “büyük koalisyon”u da unutmamak gerekiyor. Bunlar o koalisyonun da kendilerine büyük paye biçen küçük ortağı. O koalisyonun sözünden çıkamazlar. Bazısı eşbaşkan olduğunu zanneder; bazısından “bizim çocuklar” diye bahsedilir, bazısı halkından gizlice karanlık anlaşmalara imza atar. Adnan Menderes’ten bu yana  Ecevit de içinmde olmak üzere hiçbiri büyük koalisyondan icazet almadan bu ülkede koalisyon sözcülüğüne soyunamadı. Zamanı gelince de, ya tankların taretleri altında ezildi, ya da mühürlü sandığın karanlığında kayboldu. (Yakın geçmişte kubura süpürülmekten korkanı da yaşamadık mı?)

Şu anda seçimlere katılan iddia sahibi partilerden hangisinin bir yanda ABD’de, öte yanda AB’de büyük koalisyonun başta gelen sözcüleriyle görüşmeyeni, kendisine destek istemeyeni var mı? Yok! Oralarda neler döndü, kim kime ne sözü verdi, bilemiyoruz. Bilebildiğimiz, herbirinin o yolları aşındırdığı.

Eski koalisyon, yeni dönem
Azınlık şimdi yeni bir döneme mi hazırlanıyor? AKP yapacağını yaptı. Tayyip’in tafrası, hezeyenları, çatlak sesi, AKP tayfasının vıcık vıcık yalanları yetti artık. Şimdi artık tepki toplamaya başladılar. Kimi solcular hâlâ anlayamadılar, ama koalisyon Haziran direnişinden dersini aldı. Şimdi ona yeni bir kıyafet biçmek istiyor. Biraz başka bir yüz. Biraz başka bir ses. Biraz başka bir meclis aritmetiği. Hepsinden sadece biraz! Ki, halkın Tayyip ve AKP’ye tepkisi büyümeden... Ki, sözde muhalefet partilerinin içyüzü ortaya dökülmeden... Ki, tüm bunlara tepki, sistemin bütününe tepkiye dönüşmeden... Ki, yeni Haziran’lar olmadan.... Ki, bütün bunlara meydan vermeden biraz istim bırakılsın.

 

Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, asıl hedeflenen, azınlığın koalisyonunu iktidarda tutmaktır.

Çokların, bu ülkede her an herşey olabileceğinden, herkesin herkesle koalisyon yapabileceğinden bahsetmesi  bunun en açık kanıtı deği midir?

 

Halka sergilenen bu orta oyunu üzerine söylenecek, yazılacak ne varsa söyledi, yazdı komünistler. Dillerinde tüy bitene dek söylemeye, kalemlerinde mürekkep tükene, bilgisayarlarında hafıza dolana dek de yazmaya devam edecekler.