AKP yeni jenerasyona musallat oluyor

AKP’nin topluma giydirmeye çalıştığı deli gömleği her an herhangi bir yerinden yırtılabiliyor. Bunun son örneği sırasıyla İstanbul Erkek, Galatasaray ve Cağaloğlu Anadolu liseleri öğrencilerinin yiğitçe ortaya koydukları tavır oldu.

Dinci-faşizan mengeneye girmeye, gençliğin çoğu razı değil. Buna elbette lise gençliği de dâhil. Gezi ile billurlaşan politizasyon liselileri de etkiledi, etkiliyor.

Mart 2014’te Berkin Elvan’ın cenazesi için Mecidiyeköy’den Harbiye’ye kadarki bölgeyi kaplayan 200 bin kişilik insan seli içinde liselilerin önemli bir yer tuttuğunu, o gün sokakta olanlar hatırlayacaktır. O gün binlerce kardeşimiz adı konulmamış bir boykotu hayata geçirerek derse girmek yerine Berkin’i uğurlamayı tercih etti.

***

AKP belki 14 yıldır memleketi yönetiyor ama istediği “insan malzemesi”ni yaratmakta zorlanıyor. Gençliğin halinden hiç memnun değiller. Bunun için bir dizi önlemi hayata geçirdiler.

AKP’yi destekleyen tarikat ve cemaatlerin okulları, yurtları, üniversiteleri pıtrak gibi çoğaldı ve devletten muazzam teşvikler alıyorlar.

Kamu kaynaklarının yağmalanmasının en çarpıcı örneğiyse Milli Eğitim Bakanlığı’na ait her türlü imkân ve mekânın TÜRGEV denen şey tarafından kullanılmasına izin veren, masrafları ise Bakanlığa yükleyen protokol.

Bu protokol 1 Kasım seçimlerinden hemen sonra imzalandı. Tabii ülkenin dört bir yanında kamuya ait pek çok bina ve arsanın TÜRGEV’e peşkeş çekilmesi de cabası.

Bir yandan da eğitim sistemi dinselleştiriliyor. 4+4+4 yasası ile imam hatip okulu sayısında patlama yaşandı. Şu anda imam hatiplerin öğrenci sayısı 1 milyon 200 bin.

Türkiye’nin dört bir yanında pek çok lise Ankara’dan verilen bir kararla imam hatibe çevrildi. Bunların bir kısmında öğrenci velileri imam hatipleşmeye karşı isyan hareketleri yürütüyor.

Sözümona “seçmeli” pek çok din dersi ile de imam hatip lisesi olmayan okulların müfredatı dinselleştiriliyor. Bu okulların bir kısmında yavaş yavaş imam hatip “sınıfları” da açılmak isteniyor.

***

Kutuplaşmış bir toplumda destekçi kitlesini ne yaparsa yapsın yüzde 50’nin ötesine taşıyamayan AKP bu yüzden yeni kuşakları kendi tornasından geçirmeyi önemsiyor. Ancak bu konudaki bir handikabı, Türkiye’de nüfus artış hızının yıldan yıla düşmesi ve nüfusun görece yaşlanması (Türkiye’de ortanca yaş 2007’de 28,3 – 2011’de 29,7 – 2014’de 30,7 oldu).

Buna karşı almaya çalıştıkları önlemleri biliyoruz. Aile kurumunun bir devlet politikası olarak yüceltilmesi, çocuk sahibi olmanın özendirilmesi, kadınların çalışma yaşamından kopartılmaya çalışılması…

Tabii Erdoğan’ın ilkel açıklamalarına maruz kalmak da cabası. Anne olmayan kadının yarım kadın olması, Müslüman’ın doğum kontrolü yapmaması gerektiği vb.

Nüfus kıtlığı sorunu yaşanan Ortaçağ Avrupa’sında, kadının hamile kalma ihtimalinin görece düşük olduğu cinsel pozisyonlar Kilise tarafından yasak ilan edilmişti. Şayet işgüzar bir danışmanı da Erdoğan’a “Müslüman öyle sevişmez böyle sevişir” dedirtirse dünya basınının gündemine bir kez daha oturmamız garantidir.

***

Şu açık ki AKP, gelmekte olan jenerasyona artan bir yoğunlukla musallat olacak. Özellikle de eğitim alanında. Büyük müfredat değişiklikleri gündeme gelecek.

Erdoğan 30 Mayıs’ta “Kültür alanında maalesef istediğimiz noktaya ulaşamadık” ve “Yeni dönemi okul yapmaktan ziyade, okul müfredatına yoğunlaşma dönemi olarak ilan ettik” dedi. 4 Haziran’da ise şöyle konuştu:

“Geçtiğimiz 13 yılda devrim gibi hizmetler yaptık. Ama eğitimin fiziki altyapısını bu kadar ileriye götürürken içerik konusunda aynı mesafeyi kat edemediğimizi üzülerek görüyoruz. Öncelikle ilk, orta ve lise müfredatını baştan sona gözden geçirmemiz gerekiyor.”

Eğitimdeki 4+4+4 ve diğer dinselleştirme çabalarının son 5 yılda yoğunlaştığı düşünülecek olursa, iktidarın “yeni bir insan tipi” yaratma çabalarında henüz geri dönülmez eşiği aşmadığımızı düşünüyorum.

O eşiğe yaklaşmamanın ise tek bir yolu var: Bu adamların iktidardan bir an önce gitmesi.