Tilkinin adaleti…

Fıkra bu ya! Bir gün ormanda aslan, kurt ve tilki birlikte geziyorlarmış. Tuzağa yakalanmış bir tavşan görünce aslan, kurda dönüp "Kurt kardeş, şu tavşanı üçümüz arasında adaletli bir şekilde dağıt" demiş. Kurt düşünmüş ki, "Aslan ormanın kralı, elbette aslan payı onun olur." İstemeye istemeye, "Kuyruğu ve ayakları tilkinin, başı benim, etli gövdesi de sizin olursa adaletli olur" demiş. Kurdu bir pençeyle parçalayıp bu kez tilkiye dönen aslan, "Şu tavşanı ikimiz arasında adaletli şekilde bir de sen dağıt bakalım tilki kardeş" demiş. Korkudan beti benzi atan tilki, bir aslana bakmış, bir yüzü parçalanmış kurda… Ve demiş ki "Tavşanın kuyruğu ve ayakları sabah kahvaltınız, başı öğlen yemeğiniz, etli ve leziz gövdesi de akşam yemeğiniz…" Bu paylaşımı duyan aslan, tilkiyi sevmiş, "Aferin, bak ne güzel, adaletli bir şekilde dağıttın. Nerden öğrendin sen bakim bu adaleti?..” Tilki, kurdun cansız bedenine bakıp şöyle demiş "Yerde yatandan öğrendim sayın kralım, yerde yatandan…"

Vahşi kapitalizm ve emperyalizm karşısında hizaya geçenlerin hali de aynen bu fıkradaki gibi… Tuzağa düşürülüp avlanan mazlum halkların katledildiği bu paylaşım savaşında pay kapmaya çalışanlar ya aslanın pençesinden er geç nasibini alan kurt olacak ya da “yerde yatan”ın başına gelenlere bakıp canını kurtaran ama boyun eğen tilki… Aralarındaki tek ortak nokta, katil aslana hizmet yarışı...

ABD’nin yönetmenliğini yaptığı “Büyük Ortadoğu Projesi” adlı filmdeki “kötü adam” rolüne kendini iyice kaptıran, bu film bir gün bitip işsiz kalacağı korkusuyla nereye, kime dalacağını şaşırıp önüne kim çıkarsa parçalayan Erdoğan’ın sonu, aslan payını verse de tavşanın başını istediği için yerde yatan yaralı kurdun sonu gibi olacaktır. Ne dün Meclise gönderilen Başkanlık saltanatı ne de Suriye’yi vurması için NATO’ya açtığı Kilis’te kurulacak Patriot füzeleri kurtaracak onu… Filmin sonu belli…

Beni güldüren bu acıklı filmde Kılıçdaroğlu’nun kapmaya çalıştığı rol… Erdoğan, “Kutup ayılarına dikkat et, bahtsız bedevi!..” dediğinde çok kızmıştı Kılıçdaroğlu… Dik durup “Libya, Suriye, Arabistan çöllerinde gezen ben miyim?” demişti haklı olarak… Peki o zaman, o çöllerde gezme emrini veren Obama’yı kutlamak niye?.. O çöllerde gezmeyenin başını kopara kopara ustalık dönemine başlayan, kucağında Patriot füzeleriyle Kilis’e gelmeye hazırlanan Obama’ya duyduğu bu derin sevgi ve saygının kaynağı ne? Bu saatten sonra, Obama “aslan”ı için Erdoğan’dan azı kurtarmaz, “yerde yatan”a bakıp tavşanı başıyla bacağıyla teslim eden “tilkinin adaleti”nden aşağısı hele hiç kurtarmaz!

Aslında, Obama’ya “ABD Başkanlığı'na yeniden seçilmenizden ötürü, içten tebriklerimi sunar, ikinci dönem başkanlığınızın ABD'nin huzur ve mutluluğu, dünya barış ve istikrarı için hayırlı ve verimli geçmesini dilerim. Türkiye'nin gelecekteki iktidarı CHP olarak, ABD ve yönetiminizle, karşılıklı saygı ve ortak değer ve çıkarlar zemininde sağlıklı ve güçlü ilişkiler içinde olmayı arzulamaktayız.” mesajını gönderen Kılıçdaroğlu’yla lideri olduğu partinin programı hiç mi hiç çelişmiyor.

Parti programında “Amerika ve diğer NATO müttefiklerimizle karşılıklı saygı, dayanışma ve işbirliğine dayanan ilişkiler geliştirilmesini destekler. CHP, NATO örgütüyle ilişkilerimizin güçlendirilerek devam etmesini NATO’nun caydırıcı bir güç olarak, barış ve istikrarın sürdürülmesine yönelik görevini etkin olarak yerine getirmesine ve günümüz koşullarında konumunun yeniden belirlenmesine aktif katkımızın sürdürülmesini amaçlar.” yazan bir CHP’nin yurtsever olduğunu söyleyene de sadece kargalar değil, Obama bile güler! Hele bu kutlama mesajından sonra Kılıçdaroğlu tutup “Kahrolsun emperyalizm, katil NATO!” derse gülmekten gözümüzden yaş gelir.

Ama, ya esirler dünyası?.. Uyanmazsa… 29 Ekim’de barikatları yıkıp Anıtkabir’e koşan o irade, ertesi gün ortak düşman emperyalizmin barikatına serenat yapanların programının, tüzüğünün müzüğünün ardından koşmaya hala devam ederse işte o zaman hepimize geçmiş olsun.

Geçenlerde Samsun yerel basınına düştü “Kentsel dönüşüm, komünist uygulamalar gibi… İleri demokrasi iddiasıyla ülkeyi yöneten AKP, komünist rejimlerde olduğu gibi davranıyor. Yoksul halkı adeta damgalar gibi günümüz koşullarının ve inşaat teknolojilerinin kullanıldığı sağlam yapılar yerine kalitesiz yapılara mahkum ediyor’’ demiş biri... Kim demiş? Samsun İlkadım CHP İlçe Başkanı bir müteahhit!..

Komünistler ne zaman yoksul halkın evini başına yıkıp ocağına incir ağacı dikti, hangi yoksulu evsiz bıraktı tarih buna tanıklık etmedi. Bu memlekette kentsel dönüşümleri, ihaleleri, çıkar ilişkilerini, arsa, borsa, inşaat işlerini komünistler mi yapıyor? Elbette, “Evsize ev, işsize iş” dediği için komünistlere düşman olan parababalarına da, yoksul komünistlere çamur atarak prim yapmaya çalışan vicdansızlara da soracak hesabımız var. "Solcuyum ama CHP'ye oy veriyorum" diyenler!.. Ne Obama’yı öpenlere ne de bu çürük düzenin yamacılarına mahkum değilsiniz! Farkında mısınız?...

[email protected]