Geliyor geliyor, genel grev geliyor!..

KENTİN SESİ - SAMSUN Yazıları

Bizim city şaşırmıştı son genel seçimde… Seçim sonuçları açıklanınca, bir de “Her iki kişiden biri bize oy verdi” diye gerdanlarını kıra kıra konuşunca birileri şaşkalozluğumuz doruk yapmıştı. Seçimin ertesi gün yan yana gelen her iki kişiden biri, diğerine kuşkuyla bakar olmuştu. O gün “cinayeti kör bir balıkçı gördü” bakışları gözlerimde kime baktıysam, “Ben vermedim!..” demişti.

- Sen vermedin, o vermedi, kim verdi lan!..

- Abla ben yan komşumdan şüpheleniyom, oğlumu işe sokacaklar, diyordu.

Anneannemi bile sıkıştırmıştım da garibim, “Eğer verdiysem AKP’ye, kıldığım namazlar çarpsın beni yavrum” demişti. Tutmayan bacaklarına bakmıştım inanmayan gözlerimle… Bu kadar açlığın, yoksulluğun ve işsizliğin olduğu bu kent, her gün biraz daha ölürken, berbat ezberim ve ben, Nazım’ın ‘akrep gibisin kardeşim’ şiirini her gün sular seller gibi okurken doğdu TEKEL güneşi…

“Akrep gibisin kardeşim/korkak bir karanlık içindesin akrep gibi/bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef/koyun gibisin kardeşim/ gocuklu celep kaldırınca sopasını/ sürüye katılıverirsin hemen ve bu dünyada/ bu zulüm senin sayende/ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer/ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak/kabahat senin/demeğe de dilim varmıyor ama/kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

AK-reppp!... “Sensin ula akrep!” dedi TEKEL işçileri… Samsun’dan, Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan, Muş’tan, Bitlis’ten, İzmir’den, Adana’dan, Hatay’dan, İskenderun’dan, Tokat’tan binler yürüdü gitti Ankara’ya, siyasi iktidarın ikamet adresine… Dur dediler, işçi soktu pankartını gözlerine: “Hani durmak yoktu, yola devam arkadaşlar!..”

Durdu işçiler… Onların kapısında… Nurşin’den Potamya’ya… Samsun’dan Malatya’ya hayat durdu. “İşte açılımınız, işte demokrasiniz!” dedi işçi... İşledi demir coplar, gazlar… “Ölmek var, dönmek yok!” Sanki dersin Fransız Rejisi’nden söke söke almaya gelmişler fabrikalarını… Ankara Ankara olalı böyle direniş, işçi işçi olalı böyle saldırı görmedi.

Samsun Tek Gıda-İş Sendikası’ndan Ömer İşleyici’nin sesi yankılandı dayanışma eylemimizde… “Samsunlu dostlarım, günlerdir sürmekte olan saldırılarda arkadaşlarımız yaralandı, gözaltına alındı. Haklı mücadelemize karşı bir savaş ortamı yaratıyorlar ve saldırıyorlar. Haklarımızı almadan dönmeyeceğiz. Bütün kararlılığımızla mücadelemize devam edeceğiz. İçişleri bakanı, AKP hükümetini, başbakanı, Ankara valisini nefretle kınıyorum. Mücadelemize destek veren dostları sevgiyle kucaklıyorum."

Hele o kadın işçiler… “Güzel kadınları severim/İşçi kadınları da severim/ Güzel işçi kadınları/ daha çok severim…” İşte Orhan Veli’nin şiirindeki ‘güzel işçi kadınlar’dı onlar… "Emine'ye pırlanta, işçiye biber gazı", İşçiyiz, kadınız, AKP'yi yıkacağız", Elimizin hamuruyla değil, alnımızın teriyle direniyoruz", "Eve dönmüyoruz! Çocuğumuza ne söyleyeceğiz?" diye haykıran güzel kadınlar, işçi kadınlar çirkin kadınlara öyle bir mektup yazdılar ki… Vicdanı ve kadın duyarlılığı örselenmişleri merhamete çağırdılar, çocukları için, ekmekleri ve gelecekleri için… “Geceleri sıcak yatağınıza yattığınızda, kar ve yağmur altındaki biz TEKEL emekçilerini düşünün… “Dondurucu soğukta çocuklarının rızkı için haykıran kadın emekçilerin seslerini duyun” Yüreklerin kulakları sağır, hava kurşun gibi ağır!...

İşte o kadınlardan biri dün buradaydı. Yasemin… O güzel işçi kadınla AKP İl binasının önünde tanıştım. Eyleme gidenlerin aileleriydi AKP’nin önünde bekleşen… Kimi kocasının, kimi kardeşinin, kimi oğlunun yolunu gözlüyor, günlerdir süren direnişin zaferle bitmesi için umutlarına sarılıp bekliyorlardı yağmurun altında… Dokundum Yasemin’in yağmurdan sırılsıklam omzuna…

-Görüşebildiniz mi, ne dediler, ben soL muhabiriyim…
-N’olmuş ki, ben de solcuyum!

Sonra bir an durakladı… “Kızıl saçlı bacım, bakma başımın örtüsüne, böyle giderse ben de solcu olacağım. Bunların Müslümanlığı da her şeyi de yalan… Yahudi bunlar!. Yoksa kim işçisine böyle işkence yapar? Bizden kaçıyorlar habire… Ama, bizi satmak ne demekmiş hesabını soracağız” deyiverdi.

-Görüşelim mi Yasemin?
-Bunlarla sandıkta, dostlarla alanda!.. Yaz telefonumu bacım…

Yasemin’le vedalaşıp az sonra buluşup sohbetleyeceğim sevgili Ali Asker’e doğru yürüdüm. Dilimde onun çok sevdiğim türküsü… Sevgilim eylem güzelim benim/yitik bir ülkeyi korumaya değil/ yeniden kurulacak bir ülkeyi/aşkla örmeye benzer devrimci olmak…

[email protected]