Zor müttefikler ve kolay muhalifler

Amerikan basınında atılan bir manşet durumu özetledi: Zor müttefik, ama üstünü çizmenin zamanı değil.

AKP Türkiye’sinin durumu budur ve bunun AKP muhalefeti tarafından algılanmaması memleketin sorununun en önemli veçhelerinden biridir. ABD ziyareti neden bu kadar merak çeken bir konu olur ki “muhalefet” için?

AKP tarafı için anlarım; “üstü çizilmek” çoktandır dile getirilmektedir ve huzurlu bir uyku hayal olmuştur. Elbette yürekleri hoplayacak ve “ya çizerse” korkusu yeri göğü kaplayacak. Yalancı ve sahtecidirler. Nasıl bir kepazeliktir, çeviri yerine farklı metin servis etmek! Bu nasıl aşağılık kompleksidir, bu ne görgüsüz övgücülüktür! Erdoğan’a üstüne uymayan her tür yakıştırma yapılmıştır… Ama böyle yapmalarının bir mantığı vardır. Sonuç olarak hitap ettikleri klasman dışı bir cahiller ve yalancılar topluluğudur. Bu kesimin gözünde kazanmaktır maksatları.

Çünkü kazanılacak veya boyanacak başka göz yok. Diğerleri için olay büyük ölçüde zamanlamadadır. Üstünü çizme zamanı ne zaman gelecektir veya ne kadar ertelenmiştir… Hayat AKP tarafı için zordur.

Peki muhalefet ne diye Trump’la yatıp Trump’la kalkar? Erdoğan’ın Amerikan versiyonu sayabileceğimiz bu hastalıklı kişiliğin bizimkiyle ne kadar az görüştüğü, görüşmede de ne kadar ezdiği, neden Türkiye’de muhalefetin eğlence konusu olur? Yoksa Türkiye’de AKP ve Erdoğan karşıtlığı her tür seçiciliği terk mi etmiştir? Umut ticareti Amerikan limanlarından da yapılabilir mi, caiz midir?

Bu hale gelinmiş olabilir. Daha önce demokrasi gelsin diye “Diyarbakır’dan geçecek AB yolu” resmedenlere rastlanmıştır bizim ülkede. Denizlerin idam oylamasını şenliğe çeviren Demirel’i sol adına omuzlara almaya hazır kimler kimler çıkmıştır piyasaya. Yetmez ama evet fikriyatının bizim memlekette yeteceği günü, düşünemiyorum bile. Sol dahil olmak üzere, Türkiye’nin ideolojik ikliminde kendi öz gücüne güvenmek yerine “güç kimde artık” sorusunu kovalamayı siyaset zanneden bir kişiliksizlik damarı vardır ve son derece etkindir.

Peki… Ama bu zavallılık ve yalakalık hali ne yaparsa yapsın, “zor müttefik” derken söz konusu ittifak ilişkisinin Trump ile Erdoğan arasında kurulduğu gerçeği değişmez. Üstünü çizmek veya çizmemek için yumruk mesafesinde olunmalıdır. Yumruk mesafesindekilerin omuzları birbirine değer.

Bu gerilim ilişkisi sokak gösterileriyle yansımıştır ve devletimizin beraberinde gezdirdiği faşist çeteye verilen “dalın” emrinin muhatabı aslında (ve yalnızca) göstericiler değildir. Washington’da Türk temsilciliğinin önünde gösteri yapılabilmesi gerilim ilişkisinin sokak resmidir ve sadece Erdoğan’ın algısında değil, Trump kafasında da bu bir aşağılamadır. Trump ABD’sinde birilerinin Erdoğan’a “bebek katili” diye seslenmesi, “üstünü çizme seçeneğim cebimde duruyor” diye tınlar. O noktada güvenlik çetesinden daha az Amerikan polisinin bulunuyor olması bile “istersen sen dağıt ve kendini rezil et, ben parmağımı kımıldatmayacağım” senaryosudur. Reis ile koruma şefi arasındaki temasın kameralarca izlenmesi, korumaların seslerinin deşifrasyonu ve servis edilmesi başka anlama gelmez.

Bu sömürücü, acımasız, sakil dünyada siyaset böyle yapılmaktadır ve yapanların omuzları birbirine değmektedir. Suriye operasyonlarında kim rol alacak, kim hangi koşulda kimi vuracak? AKP’nin “vururuz Kürtleri” tutumu, sadece AKP’nin yukarıda geçerken betimlediğim tabanı tarafından meydan okuma diye algılanır. ABD yöneticileri için, ara sıra birinin Kürtleri vuracak olması hoş bir denge sayılacaktır. Üstünü çizme seçeneği orada dururken nasılsa “en kahraman Tayyip” bile çizgiyi aşmamaya dikkat edecektir. Aşarsa ne olacağı bellidir.

Sorun bu oyunu oynayanlarda değil. Trump Trumplığını, Tayyip Tayyipliğini yapmaktadır.

Sorun oyuna alınmak için sırasını bekleyenlerde de değildir. Gün gelip birinin üstü çizildiğinde kendini ortaya atacak olanların şimdiden yatırım yapmaları ve örneğin Tüsiad kürsüsünde demokratlık oynamaları tutarlıdır.

Sorun başka kaynaklarda güvenecek mecra arayan muhalif kafadadır. Erdoğan ABD’nin zor müttefiki ise, liman arayanlar da AKP’nin kolay muhalifidir.