Yeni bir yaş, yeni bir sol

Türkiye’nin en eski partisi TKP 10 Eylül itibariyle 97 yılı geride bıraktı. Çeşitli kentlerde salon toplantılarıyla, yeni bina açılışlarıyla doğum günümüz yeni bir çağrıya vesile oldu.

Vesile değişir. Çağrımız karşılık bulana, karşılığı örgütlenene kadar sürer.

Konumuz Türkiye’de yeni bir sola ihtiyaç duyuluyor olmasıdır.

Yoksa komünistlerin örgütlenme çağrısı hiç gündemden düşmez; yalnızca çağrının bağlamı değişir. Belli bir mesafeden bakıp da “yine aynı çağrı” denmesi her durumda geçersizdir aslında. Başka ne yapılacak ki? Düzen siyaseti gücünü paradan ve onun her düzeydeki yapılanmasından alır. Reformistler, gücü bu yapılarla pazarlıkta arar. Kitle faktörü bu tür akımlar için esas değil tamamlayıcıdır sadece.

Komünistler, devrimciler için siyasetin kaynağı belli. İşçi sınıfının örgütlülüğü, halk kitlelerinin harekete geçmesi… yani; tabii ki “yine” örgütlenmeye çağıracağız.

Bu çağrı sağlıklı, doğru, yerinde bir bağlama oturtulmuşsa motive eder, başarılı olma olasılığı artar. Bu yüzden yalnızca -her zaman tekrarlanabilecek olan- örgütlenme çağrısı değil, 2017 sonbaharının bağlamı da çok önemlidir. Hatta öyle ki, sonucu soyut ve genel çağrı değil, o somut bağlam belirler.

*    *    *

Somut bağlamın birkaç veçhesi var. Bunların başta geleni AKP’nin 1923 Cumhuriyeti’ni yıkmış olmasının tarihsel bir hesaplaşma olmadan bir sonuca bağlanamayacağı gerçeğidir.

Olmuyor. Böyle bir değişim “müfredatı değiştirdim, kadroları oynattım, onu içeri attım, diğerini çıkardım, bugün Rusya’ya yarın başkasına yaslandım”la olmuyor. Bütün bu manevra ve manipülasyonlardan yeni bir düzenin, şeriatçı faşizmin kuruluşu çıkmıyor. Kriz derinleşiyor, tarihsel hesaplaşma yalnızca biraz ötelenirken daha da kaçınılmaz hale geliyor.

Türkiye’de bu hesaplaşmada taraf olacak, kendi tarafını kuracak bir sola ihtiyaç var. Şaka değil, işçi sınıfının, yoksul köylülüğün, kentli modern emekçi katmanların, kadınların, gençliğin temsil edilmediği, çıkarlarının göz ardı edildiği bir kavşağa giriyor ülke. Şaka değil, sol bu büyük çoğunluğun temsilcisi olarak taraf olma imkanına sahip.

Düzen kuramayan iktidar ehliyetini yitirir. Ancak AKP’nin rejim modelinin birçok unsuru yerli ve yabancı egemen güçlerince benimsenmektedir. Bahçeli’nin Türk faşizmi adına Erdoğan’a bağlanmasında şaşacak fazla bir şey yok. Devlet beyi de çaresiz bırakan birtakım araçlar olabilir Saray’ın arşivlerinde. Tapedir, videodur, bilemeyiz. Ama daha önemlisi politik ortaklıktır.

Kılıçdaroğlu şeriat tehlikesini sonunda görmüşse de, imam hatiplere karşı olmadığını her vesileyle söylüyorsa, dinden imandan söz etmeyi eksiltmiyorsa bunun nedeni kendisine atfedilen siyasi yetenek eksikleri değildir. O eksikler konumuz değil şu an; ama Kemal bey, daha önemlisi, Türkiye’de rejimin geçmiş dönemlere göre hayli dinselleştirilmesini kabul etmiştir.

Öcalan çocukluğunda camiye gittiğini boşuna hatırlamamış, “çözüm” süreci laf olsun diye İslam kardeşliği söylemiyle yan yana getirilmemişti.

Faşizm olmasın ama grevler alabildiğine yasaklanabilsin. Muhalefet susturulmasın ama sadece Doğan Medya eleştirebilsin. Şeriat tam olarak gelmesin ama fıtrat olsun, alın yazısı olsun…

Bu platforma dünyanın sadece büyük güçlerini değil, AKP’nin çeşitli ilişkiler kurduğu bütün bölge ülkelerini, onların sermayelerini, şeyhlerini şıhlarını da dahil edin…

Bu platformda işçi sınıfı ve halk yok. İşçi sınıfının ve halkın boşluğu ancak faşizm yoluyla imha edilerek doldurulur. O da geçici bir süre için… Lakin faşizm yoluyla imhanın kendisi zaten derin bir hesaplaşma getirir. Bu iş adım adım olmaz.

Türkiye’nin krizi büyük dünya kriziyle içinden çıkılmaz biçimde bütünleşmiştir ve herhangi bir müdahaleyle, düğüm çözülebilir gibi de görünmemektedir.

Emekçi halk cenahındaki boşluğu doldurmak için hamle yapan, yol alan bir sol; ihtiyaç budur.

*    *    *

Türkiye solu, Türk ve Kürt kollarıyla, sola bakınca görünen, geçmişten bugüne yansıyan haliyle, bu ihtiyaç ve boşlukla ilintisizdir.

Sol toplum katından bakıldığında kâh CHP’nin kâh HDP’nin peşindedir. İşin berbat tarafı aynı görüntüde, yer yer aynı aktörlerin geçmişte veya bugün AKP ile de pazarlığa açık olmalarıdır.

Dün İstanbul’da bir laiklik mitingi yapıldı. Doğası gereği sol bir mitingdi bu. Ama laiklik mitingi vesilesiyle Aleviliği İslamın bir mezhebi olarak sunmak, solun değil sağın tezidir. AKP’nin “reform mevsiminde” ilerici Aleviliği çağırdığı yer iddia edildiği gibi “Sünnilik” değildi. İslamın küçük mezhebi olmaktı, Sünni esaslı gericiliğin Alevi tamamlayıcısı olmaktı.

Kimi Alevi ileri gelenlerinin HDP aracılığıyla AKP’nin 2015 sonbaharındaki karşı-devrimci seçim hükümetinde koltuğa oturmaları ve kartvizitlerine “eski bakan” diye yazma mertebesine yükselmelerinin nedeni de kariyerizm değildir. Kariyeristtirler veya değillerdir, bilemem. Ama temsilcileri böyle olan bir sol emekçi halk boşluğuyla ilgili bir misyon üstlenemez.

Sol geriledi. 12 Eylül öncesini geçtim. Bahar Eylemlerinin, kamu emekçisi dalgasının, önce Perinçek, sonra Uras gibilerinin popülerlik kazandığı zamanların, Kürt yükselişinin, varoşlardaki kaynamanın, tabansız vekillik piyangolarının, AB demokrasisi beklentilerinin, savaş karşıtı direnişlerin, Gezi-Haziran Direnişi'nin… içerildiği bir dizi doğru ve yanlış “sol ilerleme” yaşadık. Bunların hangisi devrimciydi, hangisi işbirlikçi; oraya da girmiyorum. Sol ileri hamle noktasından geriye itildi son üç yıl içinde.

Gerileyen sol, meşrebine göre Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Demirtaş’la aynı fotoğraf karesine girmeyi iş zanneder hale gelmiştir. Muhtemelen kariyeristtirler; ama sorun, solun, işçi sınıfını ve halk kitlelerini siyasete, büyük hesaplaşmaya örgütleme perspektifini ve kapasitesini tüketmiş olmasıdır.

*    *    *

Türkiye solu bu somut bağlamda eskidi ve tükendi.

Şimdi hangi dereyi ne söyleyerek kimin terkisine yapışarak geçeceği konusunda anlaşılmaz ve tutarsız hesaplar içinde su kaynatan eski solu aşmanın zamanıdır.

Bu nedenle sosyalizmin en sade hali için çağrı yapıyoruz: insan insanı sömürmeyecek, nokta. İşsizlik yasaklanacak, nokta. Kamuya din bulaştırılmayacak, nokta…

Bu nedenle sol hesapçı değil açık ve ilkeli olmalıdır.

Bu nedenle sol çok çalışkan, çok örgütçü olmalıdır.

Yaş günü vesiledir. Sol yenilenmiş haliyle ve en eski örgütüyle yeniden kurulacaktır.

Kurulmaktadır.