Sol şerit

Türkiye’de siyasetin sol şeridi, ki zaten pek geniş sayılmaz, başkalarının tasallutu altında inim inim inler.

Daha geleneksel olan işgalci Kemalist ve sosyal-demokrattır. Kemalizmin sol olup olmadığı, işçi hareketinden gelmediği için sosyal-demokratlık yapıp yapamadığı gibi tartışmalar detaydır ve bir noktadan sonra sağlıklı olmayacaktır. Kemalizmi bir sabit blok kabul edip ideolojik “ilkeler” atfetmek yanlıştır. Kurtuluş Savaşı'nı yapan kadroyu 12 Eylül faşistleriyle eş görmekse delilik. Kemalizmi sol, sağ diye ayrıştırmak pekâlâ mümkündür. Ama bunların arasında hem geçişkenlikler vardır, hem de çatışma. Öte yandan sola ihanetinin tarihi yüz yılı çoktan geçen sosyal-demokrasinin işçi sınıfıyla bağını abartmak da manasız olur. Bu akım dünyanın herhangi bir yerinde sosyal(ist) de, demokrat da değildir. En solcu görüntüyü veren lider olarak Ecevit, ancak komünizmin önünü kesmiş olmakla övünecek kadar işçi yanlısı, Fethullah’a ve Vahdettin’e ayılıp bayılacak kadar Kemalisttir!

Ama AKP’ye öyküne öyküne ona benzeyen Türk işi Kemalist sosyal demokrasi, en son 2011 seçimleri ve sonrasında Bülent Bey'i mezarında pek memnun edecek bir performans sergileyerek sol şeride bir kez daha yerleşmişti.

Diğer boyutlarına ve derinliklerine değinmeyeceğim; sosyalist olmak CHP içinde de mümkündü. “Tabii ki CHP’yi biliyordunuz, sosyalist bir parti değildi, şöyleydi böyleydi… Ama…” Tabii ki ve ama’lar, laik tabanla, tabanda bayağı bir nüfusun kendini sosyalist saymasıyla, cumhuriyetçi direncin burada kendini göstermesiyle vb açımlanıyordu ve bu söylenenler kimi doğrulara sürekli değip duruyordu. Tabii ki ve ama’larla örülen bu teori “CHP’den bir şey olmaz” kestirmeciliğini bile kapsıyordu. Tabii ki CHP’den fazla bir şey olmazdı, ama bu partinin sola kayması, kaydırılması çok önemliydi.

Ne kadar saçma ve ne kadar doğru! Bu saçma doğruların çıktısı sosyalizmin ayrıca örgütlenmesini gereksizleştirir veya önemsizleştirir. CHP’de de sosyalist olunabilmektedir ve devrimci bir işçi sınıfı partisinin varlığını koruması “tabii ki” iyi bir şeydir!

2011’de solun başına bu geldi. İki yıl sonra CHP’nin solcuları Gezi’nin ön saflarında yerlerini alıp partilerini aklıyorlarken, CHP’nin Haziran Direnişi'nin yangın söndürücüsü rolünü başarıyla oynuyordu.

Türkiye’de sosyalizm mücadelesinin acil görevlerinden biri bu işgale son vermektir. Bu görev hiç bitmez. Bu görev mücadeleye içkindir. 2010 ve öncesinde saldırgan yetmez ama evetçi liberallerdi. Onun gerisine inerseniz sol laik paşaların, anti-emperyalist Avrasyacıların kuşatması altındaydı.

2013’ten sonra Kemalist sosyal-demokratların yerini hem devrimci hem liberal Kürt hareketi almıştır. Tabii ki Kürt hareketi kendi haklarının peşindeydi, tabii ki sınıfsal açıdan belirsizlikler taşıyordu ve böyle bir hareketten ideolojik tutarlılık beklenmemeliydi…

Tabii ki bu söylenenler doğruydu! Ama Kürtlerin biraz daha özgürleşmesi Türkiye’yi demokratikleştirecekti. Tabular yıkılıyor, insanlar düşüncelerini dile getirebiliyordu. Ermeni sorununun da tartışılması artık mümkün hale geliyordu. Kadınların alanı genişliyordu. Bütün bunları görmemek için gizli milliyetçi olmalıydınız. Belki de homofobik!

CHP rivayetlerinden daha az saçma/doğru olmayan bu yükseliş 2015’te sol şeridi neredeyse ele geçirdi. Geçmişi vardır ve Kürt hareketi içindeki sosyalistlerin, devrimcilerin öyküleri bilinir. Bunlara son zamanlarda Diyarbakır’dan Rojava’ya uzanan komün masalları eklenmişti. Yine kimileri sosyalist ve devrimciliklerinde samimiydiler. Onların samimiyeti ve ideolojileri kendilerine; ortaya çıkan sonuca göre Türkiye’de sosyalist olmak Kürt hareketinin içinde gayet mümkündü… Komün masalları ve Gezi kahramanlıkları hareketin içindeki ümmetçileri, Türk patronlarla ayrılmaz bağlar kurmuş Kürt zenginleri, Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan silahlarını ve üslerini aklamaya yeterdi de artardı bile.

Türkiye’nin iyiye gittiğini söyleyecek değilim. Tartışırız. Daha doğrusu karanlığın içindeki ışık huzmelerini nasıl yakalayacağımız tartışması kapanmamıştır.

Ancak sol şeridin her aklına esen tarafından kullanılması 2017 Mayıs ayı itibariyle kapanmıştır. İşçi sınıfı partisi dışında tabiikilerle, amalarla solcuyu oynamanın koşulları kalmamıştır. Şimdi bizim işimiz, bu alanı temizlemek ve genişletmektir. Aynı anda ve alabildiğine…