Reyhanlı’nın düşündürdükleri

Aydemir Güler'in “Reyhanlı'nın düşündürdükleri” başlıklı yazısı 17 Mayıs 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Çarşamba aşağı yukarı aynı saatlerde çeşitli haber siteleri, soruşturmadaki gelişmeyi yazdılar: Çoğunluğa göre “Dört kişi tutuklanmıştı”. Bir kısmı ise “Gözaltına alınan sekiz kişiden dördü serbest bırakılmıştı” diye yazdı.

Bardağın yarısı dolu mu, yarısı boş mu?

Birinciler hükümetin failleri bulma yeteneğine, ikinciler şişirilen balonun havasının kaçtığına işaret ediyorlardı.

ODTÜ’yü de yazdı herkes. Kimisine göre Reyhanlı’yı bahane edip olay çıkartanlar vardı, diğerlerine göre gençlik Reyhanlı’ya sahip çıkmıştı.

Türkiye toplumundaki yarılma, iktidar yanlısı medyanın büyüklüğüne denk düşmüyor. Malum, medya elinden geleni ardına koymasa da, hükümetin Suriye politikasındaki meşruiyet krizi örtülemiyor.

Bizim basın daha yaygın değil. Protesto eylemlerinin çok kitlesel geçtiğini de iddia edemeyiz. Hatta toplumun çoğunluğunun Reyhanlı’nın metropollerden uzak olmasına şükrettiğini görüyoruz.

Ama AKP, büyük bir meşruiyet kaybına uğradı işte!

1 Mayıs’ta en olmayacak kentte, Çanakkale’de, bindirilmiş kıtalara “Ayasofya ibadete açılsın” sloganı attıran AKP, şimdi kalabalıklara Esad’ı neden lanetlettirmiyor, dersiniz? Erdoğan’ın yanıtı sağduyu, devlet ciddiyeti falan olacaktır. Palavra!

Sınırlı hitap alanına sahip basınımız ve sınırlı sayıları harekete geçiren “bizim muhalefet”, iktidarın elinden bu olanağı almaya yetti.
Diğer yalanların bir bir çözülüşünü geçelim dikkatli izleyiciler, Başbakan’ın Salı günü hiç de esip gürlemediğini fark etmiş olmalıdırlar.
Erdoğan “eninde sonunda” hesap soracaklarını, bu güce sahip olduklarını söylüyorsa, anlamı alttan alma zorunluluğudur.

Hükümete göre saldırı öncesinde istihbarat vardır ve saldırının önlenmemesinde istihbarat zaafı yoktur! Mobese’ler ise devlet suçlarında hep olduğu gibi yine arızalıdır...

Bu durum, tertipçilerle hükümetin aynı dünyaya ait olduklarından başka kapıya çıkmaz.

Başbakan, Obama’dan dönüşte hesap soracakmış... Yine “bunalımı fırsata dönüştürmek”!

Fırsat en fazla tampon bölge, daha ma-kulu uçuşa kapalı hava sahasından ibarettir. Böylece çetelerin bir kez daha Suriye yurtseverlerince püskürtülmelerinin önüne geçilmek, Samandağ-Lazkiye hattı dışta bırakılarak, uzun sınır boyunda ÖSO’nun, daha doğuda da PYD’nin denetimi güvenceye alınmak istenecek.

AKP, ABD emperyalizminin doğrudan müdahaleyi bataklık olarak gördüğünün ve takatten düşmüş bir Şam’la bir süre daha birlikte yaşamaya meylettiğinin farkındadır ve büyük ağabeye şımarmaktadır.

AKP’nin buradan elde edeceği kazanım, içerdeki meşruiyet kaybını karşılamaz.

Durumu kurtarmak için göreve koşanlar, yüzlerce insanını kaybeden Reyhanlı halkını linççi, taziye evlerini bozguncu örgütlenmesi ilan edecek kadar delirmiş durumda.

Merkezdeki boşluğu kapatmak için çıkış ararken batıyorlar. Kurtarmaz...

Bir de sol veya öyle sanılan gazeteler var. Kimisi Mazlum-Der ahlaksızlığını “inceleme raporu” sanıyor, başkası El-Cezire ağzından “Esat kana doymuyor” türünden haberler uyduruyor. Tampon bölgeyi bilmem ama bunlar basbayağı arada kalıyorlar.