Peki Kürtler sığar mı?

Aydemir Güler'in “Peki Kürtler sığar mı? başlıklı yazısı 06 Mayıs 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

“Türkiye AKP Anayasasına Sığmaz” başlığını taşıyan bir açıklama var ya (http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/turkiye-akp-anayasasina-sigmaz... ) ondan söz ediyorum. Bana sorarsanız, Kürtler de AKP Anayasası’na sığmaz.

Bunu ayrıca vurgulamak yersiz görünebilir. AKP’nin dinci ve totaliter Anayasası, kökeni ne olursa olsun herkese dayatılmaktadır ve “Türkiye sığmaz” demek, bu kapsayıcı betimlemenin içine giren her kimse, o da sığmaz demektir.

Ne yoksulu ne öğrencisi, ne mühendisi ne metal işçisi, ne Alevisi ne Kürdü...

Ama başka yerden bakıldığında, Kürtlerin sığmayacağını vurgulama gereği anlaşılır bir iş.

Çünkü bu ülkede Kürtleri temsilen bir siyasetçi “sol bizi anlasın” demişti. Kast ettiği, solcuların uygunsuz bulacağı işler yapmalarının mümkün olduğuydu.
Çünkü, geçen yaz Dersim’de bir konuşmada Suriye’de yaşananların bende bazı kaygılar uyandırdığını anlattığımda, “Rojava’da sosyalist devrim yaşanıyor” cevabını almıştım. Benim kaygım, Kürtlerin, emperyalistlerin, İsrail’in, AKP’nin, şeriatçı bindirilmiş kıtaların saldırısı altındaki Suriye halkıyla dayanışmaya son verme olasılığıydı. Devrim “haberi” bu kaygımı gidermedi doğrusu.

Sol, Kürtlerin tarihsel vatanının sömürgeciler ve bölgesel güçlerce parçalandığından hep şikayet etmiştir. Ama emperyalistler sınırlarla oynarken, Kürt siyasetinin kimi temsilcileri “bu çizgiler zaten yapay” derse, nasıl kaygı duymayız?

Kürtlerle Anayasa ilişkisini tartışmak lüzumsuz bir gevezelik değil. Çünkü bu memlekette, barış süreci denen gelişmelerin “bin yıllık İslam kardeşliği”zeminine oturduğu söyleniyor.

Barışla birlikte büyük ve güçlü Türkiye müjdesi veriliyor. AKP’nin Türkiyesi yani!

2010’daki Anayasa referandumunda hayır oyu hayır demekti. “Boykot” ise pratikte değişikliğin onaylanmasına yardımcı olacaktı. Elbette katılımın bazı illerde çok düşük kalması iktidarı rahatsız etti. Ama bu flu ortamdan kaygı duymayabilir miydik?

Son seçim kampanyasında bir dizi Kürt sözcüden yeni bir Türkiye’nin kurulacağını, kendilerinin de tarihsel yerlerini alacağını dinledik. Oysa seçimin muhtemel sonucu faşizm demekti, sömürünün katmerlenmesi ve Ortadoğu’da savaş demekti. Yoksa Kürtler AKP rejimine mi meylediyorlardı?

Geldik bugüne, Erdoğan, Akilleri atadı. Kürt siyaseti bu gruba isim verdiği gibi, gezilerine olumlu anlam yükledi.

Kürt basını, saldırganlardan çok Baas diktatörlüğünden söz eder oldu.

1 Mayıs gazı kalkmadan “çözüm sürecinin” ilerlediğini duyduk!

Hal böyle olduğu için, sadece “Türkiye AKP Anayasası’na sığmaz” demek yetmiyor. Bir de, altını çize çize “Kürtler de AKP Anayasası’na sığmaz” diye eklemek gerekiyor.

Sığmaz.

Çünkü Kürt yoksulları Türkiye işçi sınıfının ayrıştırılamaz parçasıdır.

Çünkü Kürt kadını, bin yıllık dinselliğe sıkıştırılamayacak kadar başı dik unsurlardan oluşuyor.

Çünkü on yıllarca barışı kutsayan Kürtler, evlatlarını bölgenin kirli savaşlarına göndermeyecektir. Çünkü sol, Kürt siyasetinde bir doğum lekesi değil, Kürt toplumu için kader ortaklığı demektir.