Nasıl değişir, neden değişmiyor?

Marksizmin doğru çıkmakta gösterdiği ısrarı Fukuyama da teslim etti ya; sırtımız yere gelmez artık!

Şaka bir yana, neoliberal karşıdevrimin sakil militanının bütün sözleri çöp oldu. Hal böyle diye, Marksizm hakkındaki son olumlu yargısını kötü kehanet saymayacağız. Marksizm haklıdır ve Fukuyama ile benzerleri bunu itiraf etmekle günahlarından arınamazlar.

Ama zaten mesele bu değil. Kapitalizmin artık insanlığa demir attığını, bu anlamda tarihin sonunun geldiğini ilan etmişti hazret. Bunu yaparken özel güzeldir ve toplumsal olan her şey verimsizdir dediler. Komünizmin yıkılışını kutluyorlardı. Kamu işletmeciliğinin ve toplumsal yarar kavramının ruhuna Fatiha okuduktan birkaç yıl sonra kapitalizmin mutlak verimsizliği krizlerle kanıtlanmaya devam etti ve bu durumda “lanetli kamu” kriz geçiren sermayeyi kurtarmak üzere geri geldi!

Bu arada işsizlik eşik atlamış; ne gam. Marx haklıdır. 180 yıl kadar önce kapitalizmin “üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişimini engellediğini” saptamıştı. Fukuyama ve arkadaşlarının iddialarının yalan çıkması, kapitalizm altında kamu işletmeciliğinin tasfiyesi, güzel ve verimli denen özel şirketlerin çöküşü, çalışabilir durumdaki nüfusun giderek daha fazla kısmının işsiz olarak yedek işgücü ordusuna çıkarılması, çok kârlı malların tüketilmesinden başka bir şey olmayan savaşların yarattığı yıkım… bunların her biri üretici güçlerin engellenmesinin ve tahribinin örnekleridir. Kapitalizm geçici olarak durumunu sağlamlaştırıyor ve bu anlamda insanlığa demir atmayı beceriyorsa, o demirin altında milyonlarca hayat söner.

Lakin konumuz haklı çıkmak da değil. Daha doğrusu, Fukuyama’nın asla kabul etmeyeceği kapitalizmin bir kötülük abidesi olduğu gerçeğinin çırılçıplak ortaya dökülmesi yetmez. Bunun üstüne başka bir şey eklenmelidir.

Marx mevcut üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişimini engellediğini formüle ettikten hemen sonra bir “sosyal devrim çağının açıldığını” müjdeler. Komünistler 180 yıldır bunu savunmaktadırlar ve 2018 bu açıdan komünistlerin yeterince inandırıcı olduğu bir tarih değildir.

Marx haklıdır da, bugün bir sosyal devrim çağı mı yaşıyoruz?

Evet yaşıyoruz! Ne kadar süreceğini değil ama kapitalizmin insanlığa çaldığı mayanın kalıcı olamadığını ve olamayacağını biliyoruz. Bu çılgın yağma düzeni ile toplumun giderek artan çoğunluğunun yağma düzeninin dişlileri arasında öğütülmesi halinin patlamaya mahkûm olduğunu görüyoruz.

Bizim görmemiz veya bu durumu insanlığa yakıştıramayışımız yetmiyor. Emekçilerin bu durumun geçiciliğine güvenmeleri, mücadele etmeleri ve mücadelelerinin kazanma olasılığına inanmaları gerekiyor.

Bize dönüyorlar ve tarihin sonu tezini utanmazca geri çekmeyi deniyorlar. Bize dönüyorlar ve soruyorlar: Peki nasıl değişir bu düzen? Yanıtı beklemek yerine yargı içeren sorularla sürdürüyorlar akıl yürütmeyi: Ama değişmiyor, neden değişmiyor?

Marx’ın aslında hiç de karmaşık ve anlaşılmaz olmayan şu üretici güçler-üretim ilişkileri çelişkisinden daha da açığı Flormar’da, Cargill’de işçilerin sendikalı olunca atılmaya kalkışılmalarıdır. Sendika düşmanlığı kâr maksimizasyonudur.

Üçüncü Havalimanının 29 Ekim’e yetişme yarışına sokulması Erdoğan’ın keyfiyle ilgili olabilir. Ama bu, kâr maksimizasyonunun mümkün olan en kısa zamanda gerçekleşmesi için işçileri rögar içinde unutan kapitalistlerin yarışıdır. Yarış hızlandıkça yaralıya yetişmesi gereken ambülans sıklığı artıyor. İşçiler bu duruma isyan edeli beri ambülanslar artık siren çalmıyorlarmış. Sirenler işin durmasını, protestoları tetikleyebiliyor ve kârlar maksimize olamıyor çünkü!

Dün soL portalda liseli işçileri, stajyer öğrencileri okudunuz mu, peki? 

Üretim ilişkileri üretici güçlerin gelişmesini insanın üstünde tepinerek engelliyor! Ya sosyal devrim çağı?

Eğer o çağın içinde yaşadığımız sorgulanacaksa meslek liseli çocuklarımızın staj ücretine el konmasını ve aç bırakılmalarını normal saymanın, kanıksamanın eşiğindeyiz demektir! Bazı konularda Marx’ın haklı çıkmakta ısrar ettiğini kabul eden Fukuyama, sosyal devrim çağının açıldığını bunun dışında bırakıyorsa hepimizle alay ediyor demektir!

Neden ve nasıl sorularının yanıtı karmaşık değil. 2018’de kapitalizmin tarihinin son bulması gereken yerdeyiz. Boyun eğmeyeceğiz, örgütleneceğiz ve değiştireceğiz! Marx en fazla işte buna çağırdığı için haklıdır.

Bugün bir kafede stajyerler buluşacak belki. Haklarını nasıl alacaklarını konuşacaklar. Atanamayan öğretmenler kalkıp Gebze’ye gidecekler. Flormar işçisiyle kucaklaşacaklar.