Muhalefet

Aydemir Güler'in “Muhalefet” başlıklı yazısı 27 Mayıs 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Türkiye’de hükümetler her zaman hukuku delme çabasında olmuşlar. 1970’lerin Milliyetçi Cephesi, Danıştay kararlarını uygulamamakla ün salmıştı. 90’larda özelleştirmeler hakkındaki yürütmeyi durdurma kararlarının çoğunu kimse takmadı. Bugün de şu binanın yıkılmasına, diğerinin yapılmasına karşı sürmekte olan davalar varmış kimse takmıyor!

Ancak AKP bu başlıkta sınır tanımıyor.

RedHack belgesi olayı şaşkınlık verici. Bu belge, Türkiye’nin yaşadığı en ağır bombalı saldırının hükümet tarafından engellenebilir olduğunu söylüyor. Sözcü “sızdıranı yakaladık” diyor!

Konunun basit bir sızdırma işi olmadığı, egemen güçlerin birbirine düştüğü ve katliamın son derece karmaşık mekanizmalarının olduğu belli. Ama her ne ise istihbarat, emniyet ve hükümet açısından zaaf ortadadır.

Göstere göstere gelen katliamın politik tarafı ise o kadar açık ki!

soL gazetesi, bu denli ısınan bir coğrafyanın tutuşmasının kaçınılmaz olduğunu defalarca yazdı. Silah kaçakçılığı ve eğitimi, bomba yapımı, sığınmacılar ve sınırlarla ilgili tüm kuralların ihlali, güvenlik güçlerinin silahlı çetelerle ortak çalışması, başka bir ülkeye dönük yağmacılık, adam kaçırma, çete yöneticilerinin devlet yetkilileriyle fotoğraf çektirmesi... ve sığınmacılarla nüfusu ikiye katlanan Reyhanlı! Burası patlamasın da ne olsun!

Katliamı izleyen süreç, hükümetlerin klasik hukukdışılığını çoktan aştı. Birden fazla bakanın başını yemesi gereken konu, AKP iktidarı için son derece merkezi bir öneme sahip. Ortadoğu politikası çamura saplanan bir AKP’nin, çözülmekten kurtulması imkansız.

Olay bu kadar basit de ne oluyor?

Reyhanlı’da seçmenini yakın zamanda AKP’ye kaptıran, dolayısıyla geri alma şansı en yüksek parti olan MHP, seçmenin geri dönüşünü köşesinde oturup bekliyor. Yani hükümet politikalarına karşı ayağa kalkmayıp, sadece seçmen tabanının yer değiştirmesini hedefleyeceksiniz.

Ya CHP? Ana muhalefet partisi AKP’nin en basit manevralarını bile yemektedir. Suriye/Reyhanlı hattında karşısına çıkan uçurumu doldurmak için hükümetin gündem kaydırmaya asıldığı çok açık. İçki yasağının tam da bu ara yasalaşmasını başka nasıl açıklayabiliriz? AKP, Türkiye’de geniş bir kamuoyunun Hatay’a odaklanmasını Meclis gündemiyle oynayarak engelledi. Kentli okumuş kesimler ve Aleviler başka konuya çekilince, Hatay’ın yalnızlaşması kaçınılmaz olur. CHP, bakan düşürmenin işten bile olmadığı bir konjonktürde Meclis’i kilitlemeyi düşünmediyse, niyeti yok demektir.
BDP ise 2 Mayıs’ta, yani gaz henüz dağılmamışken “sürecin ilerlemekte olduğu” açıklamasıyla girdiği yolda devam ediyor. Sürece halel gelmesin diye ödenen diyetlerin faturası ise şişiyor.

Alkol yasakçılığı kuşkusuz bu iktidarın temel meselelerinden biridir ve suni gündem falan değildir. Zaten Reyhanlı’nın üstü ince bir perdeyle değil, kalın bir halıyla örtülebilirdi!

Gelelim mücadeleye... İçki yasağında hangi AKP’ye geri adım attırılabilir?

Bunca badireden sonra bindirme kıtalarla Reyhanlı’da miting yapan bir AKP’ye mi, en azından Dışişleri Bakanı’nı feda etmiş bir AKP’ye mi?