Medyada son transfer

Duydunuz mu? Nabi Yağcı, eski parti adıyla Haydar Kutlu, gazete değiştirmiş. "İş gazetesi" Referans'ta başladığı köşe yazarlığı kariyerini artık Taraf'ta sürdürecekmiş.

Biri "iş gazetesi". Ya diğeri? Çıktıktan kısa süre sonra belli oldu. Amerikan yakıtlı Ergenekon operasyonunun yayın organı.

Eninde sonunda sınırlı ömrü olması beklenen bir operasyon için gazete mi çıkarılır, demeyin. Bu operasyon için çıkarılır. Çünkü uzun süredir söylediğimiz gibi Ergenekon operasyonu bir memleket terbiyesi aracıdır ve yerine, zamanına göre ısıtılıp duracaktır.

Bunu, operasyoncular, farklı niyetlerle sabırsızlanan seyircilerin ıslık ve alkışları altında depar atarak ve ellerinde iddianameyi sallayarak stada girdiklerinde söylemiştik. Geçen sonbahardaki ilk iddianame ve duruşmalar, bitmek ve karara bağlanmak hedefiyle değil, tam tersine çektikçe çekilip sürdürülmek ve her olası muhalif dinamiğin üzerine salınmak üzere hazırlanmıştı.

Ne zaman biteceği bilinmeyen, keyfine göre kah Kıbrıs'a kah Kanlı 1 Mayıs'a, kah faşistlere kah Kemalistlere, icabında PKK'ye veya bir başkasına, eninde sonunda sola karşı kullanılmak üzere üretilmiş bir Amerikan dizayn harikasıyla karşı karşıyayız. Ergenekon'un ömrü bir gazete için az değildir. Tam tersi!

Şimdi Nabi bey aileye katılmaktadır. İşin hoş, gülünç, şakaya benzeyen boyutu ise, transferin maksadında. Yağcı, Taraf'ın bir türlü makyaj tutmayan sol yanağına bir gülücük olarak kondurulmak istenmektedir.

Transfer günlerinde ilgilisinin piyasa değerini ve reytingini artırmak için Nabi bey, Referans yazarı olarak değil de, ısrarlı ve inatla illegal TKP'nin eski genel sekreteri ve dahi Marksist bakış açısının temsilcisi olarak tanıtılmaktadır. Tanıtımı yapan Neşe Düzel hanım, bilindiği gibi yirmi küsur yıllık Özal'cıdır. Tarikat sevdalısı düzeysiz liberallerin sol unvan dağıtma ehliyetleri kendinden menkuldür. Ama belli ki, bu adı geçen röportajcının bireysel icadı değildir.

Nabi Yağcı'nın sıfatlarında ise bir değişim yaşandığını teslim etmek durumundayım. Daha önceleri kendisini "TKP'nin son genel sekreteri" olarak tanıdığımız (!) olmuştu. Memlekette komünist, komünist partisi ve hatta TKP kalmamış gibi, bir "son" sıfatı iliştirmek nereden icap ediyordu, acaba?

Nabi beyin yok etmek, tarihe gömmek, üstüne adı bile sol falan değil "çağdaş demokrat" olacak bir bina oturtmak istediği, 1980'lerin sonları 1990'ların başlarında bittiğini, geçersizleştiğini, iflas ettiğini, aşıldığını anlatıp durduğu komünizmden, adlı adınca Türkiye Komünist Partisi'nden söz ediliyor. Beylerimiz inkâr ve likide ettikleri partinin ve davanın yeniden ayağa kalkmaması için kendilerine bir sonunculuk yakıştırmışlardı. Şimdi artık o kadarı ayıp olmakta ve "eski"lik gibi daha nesnel bir sıfatla yetinmektedirler.

Lakin sonunculuktan eskiliğe geçişin Nabi beyi tatmin etmesi imkânsızdır. Yenilik ve değişim demagojisi bu şahsın dahil olduğu akımın alameti farikasıdır.

Yalan değil, kendisi "eski"dir.

Peki ya Marksist bakış açısı?

Önce önünüzü ilikleyin. Sonra gidin başka yere tezgâh açın!

Obama Afganistan diyecek, bizimki "soğuk savaşı bitiriyor" diyecek. Adam açlıktan kemikleri sayılan Afrika'yı stratejisine yerleştirdiğini ilan edecek, öbürü "Kara Kıta modernizmle tanışıyor" diye bayram yapacak. Avrupa işsizliğin doruğuna tırmanacak, Taraf'ın marksisti "işte barış projesi" diye tercüme edecek. Araya birkaç tane "Marx'ın dediği gibi", "Gramsci der ki" falan ekleyince kırk yıllık Amerikan yalakalığını solculuk diye yutturacaklarını sanıyorlar!

Neşe hanım ara sıra Yağcı'yla röportaj yapar. Merak eden varsa, internet ortamında ulaşılması hiç güç olmayan bu söyleşilere göz atabilir. Yıllar akıp geçiyor, ama aynı sorular aynı yanıtlarla buluşuyor. Değişmeyen, Nabi beye ısrarla solun temsiliyetinin verilmeye çalışılması...

Taraf'ın bula bula bu eskimiş figürü hatırlaması, aslında pek hoştur. Amerikancıların sol vitrini Belge ve Yağcı'nın ötesinde bir kaynak yaratamamaktadır.