Liberalizmle daha fazla kavga

“Necip Fazıl'dan şair, kutlu doğum şarlatanlığından din kuralı, aklı gelgit bir âdemden sultan, yarım akıllı kaçak bir imamdan peygamber, Ergenekon davasından düzen çıkarma girişimidir bu. İmkânsızdır!”

Orhan Gökdemir yazısında sözü böyle bağlamış. Siyasal İslamcılığı iyi bağlamış…

Konu Ergenekon olduğu için bu kadar. Ama konuları çeşitlendirebilir ve örnek listesini uzatabilirsiniz. Hamas’tan özgürlük savaşçısı çıkartmaya gülebilir, sendikaların başına geçirdikleri tiplerden otopark mafyası bile çıkmayacağını vurgulayabilir, bu cahillerin eline ülke ekonomisi değil köy bakkaliyesinin kasası bırakılmaz diyebiliriz. Şehirleri ne hallere soktuklarını geçtim; İstanbul’un en kritik vapur iskelesini çökerttiler, tarihi garını yaktılar… tünellerine su sızıyor… Neyse…

Hal böyle olduğu için bunların kurdukları ittifaklar, buldukları destekler başkaları için olduğundan çok ama çok daha fazla değerlidir. Başkaları için “öz kaynak” ve “kredi” ayrımı yapabilirsiniz, bu ikisi arasındaki dengenin birinciden yana olduğunu, ikincinin şu şu açılardan ne denli önemli olduğunu betimleyebilirsiniz. AKP’nin bunca zamanı ve performansı söz konusu olduğunda, tablo tersidir. Müttefikleri, güvenin g’sini hak etmeyen bu yobaz cahillere oluk oluk kaynak aktardı!

Liberaller kefil oldu!

Bu yüzdendir bizim liberalizm takıntımız. Orhan’ın yazısındaki çizimin hakikat olabilmesinde, hâlâ mutlak utanmazlığıyla “sonuna kadar gidileydi” diye Ergenekon yazabilen Ufuk Uras’ın payı büyüktür. Ufuk’un kendisinin herhangi bir değeri olduğundan değil. Solumtrak aklaması olmadan AKP adım atamazdı.

Uras’a utanmaz demek yetmez, liberal de “insan” olabilir çünkü. AKP’nin Ergenekon caddesinin sonuna kadar gitmesi, Hrant Dink’lerin sıra sıra yere serilmesi anlamına gelirdi ve bunu, bir bölümü kendilerini “arkadaşı” ilan eden liberaller gayet iyi bilirler.

Bizim bu yan listemiz de uzar gider. Uras’ı meclise göndermek kimin projesidir? Daha önce ÖDP’nin başına inmesi için kimler takmıştır ona paraşütü? Bir kişiye takılıyor değilim; Murat Belge’nin artık İngiliz edebiyatı veya İstanbul’un tarihi hakkında yazdıklarına nasıl güvenebiliriz ki? Ömer Laçiner resmi televizyon yorumcusu olduğu zamanlarda girdiği günahlardan, şimdi yobaza yobaz, cahile cahil dese temizlenecek mi?

Siyasi mücadelede günah çıkartma müessesesi yoktur. Siyasi mücadele bildiğimiz yeryüzünde verilir. Bizde hesap verilmeli, hesap sorulmalıdır. Burada temize çıkamayacak olanlar Tanrı’nın benzersiz affediciliğine sığınacaklardır, tabii ki!

Beceriksiz yobazlara rejim yıktırtan güç sınıfsaldı. Emperyalizmin en batılısı, sermayenin en uygarı sınıf çıkarları için Ortaçağ’dan fırlamış yaratıklarla birleştiler. Hal böyleyse liberalizmin düşünürleri, reklamcıları ve benzerleri yanılmış değillerdir. Kişilere indirgemiyorum, ama kişilerden örnek verebilirim. Adalet Ağaoğlu referandumda “enayilik”, İsmet Berkan Kabataş’ta “hıyarlık” ettiğini söyleyerek durumu açıklamış olmadılar. Bu itiraflarında bile doğruyu bulamamışlardı. Akıllıca ve samimice bir çizgi izleyegelen kişi, bir dramatik yanlışa düşebilir ve buna denk düşen tanım enayilik, hıyarlık olabilir. Kimse kendisine özüm itibariyle, genel olarak enayiyim, hıyarım demez. O bir kereliğine yapmıştır!

Liberal entelijansiyanın AKP’yle kurduğu ilişki bu değildir. O ilişki tutarlı; verilen özeleştiriyse sıradışıdır. “O ilişki” sınıfsaldır. Erdoğan denen cahille, memleketin yetkin bir yazarını, sanatçısını birleştiren ortak payda, desteğin, ittifakın türediği ilişki sınıfsaldır. Bu sınıfsallık bazı örneklerde satın alma-satın alınma biçiminde tezahür edebilir. Şaşırtıcı olmaz. Çünkü sermaye sınıfının sınıfsallığı ahlaksızdır. Kapitalizmde insan da metalaşır ve metalaşma ahlaksızlıktır.

Şimdi adı geçenler için değil, başkaları için düzeltme zamanıdır. Ufuk’un kampanyasına “biraz daha iyi bir dünya” için destek verenler metalaşmamışlardı. “Savaş bitse” demek ne ayıptır, ne günah. Acaba kolay bir çıkış yolu var mı diye kolayına kaçarak sorgulamak ve bu arada liberal bir çağrının etkisine kapılmak, solun dibe vurdurulduğu, tasfiye edilmek istendiği 2014, 2015 yıllarının kasvetinde yadırganabilir mi?

Şimdi solun geri döndüğü, solun işçi sınıfı adına söz söylemeye yeniden başladığı bir andayız. Kolay yola kanmak, ancak sola verilen emeğin karşılığı görülemiyorsa anlaşılabilir. Şimdi emeğin karşılığı alınmaktadır ve geniş kesimler için düzeltme zamanıdır. Yanlıştan dönülür. Yanlış partiye oy verilmiştir, düzeltilir. Liberal bir patrona umut bağlanmıştır, geri alınır. Batı denen şeyin emperyalizm olduğu ihmal edilmiştir, yurtseverliğe itibarı iade edilir… Özetin özeti, liberalizm kokusu zehirlenmeye neden olmuşsa, panzehiri vardır, o alınır.

Yobazlığın müttefikleri, ittifakın mimarları… onlar hıyar veya enayi değil, suçludurlar. Suç düzeltilemez. Sınıf suçu hiç düzeltilemez.

Solun önü açıktır ve sol iyi insanları, metalaşmaya direnenleri çağırır. Onların gelmesi için liberalizmle dün olduğundan daha fazla kavga edilmesi zorunludur.