Kolay tuzaklar

Bugün Meclise gelmekte olan tezkere sol için kolay bir tuzak. Kolay ama solun önemli bir kısmı bu tuzaktan uzak durma ehliyetine sahip değil...

Barış mücadelesini “savaş olmasın, kimse ölmesin” insaniliğine ve duygusallığına indirgeyenlerin tersine, savaşa karşı mücadele ideoloji, siyaset ve akıl ister.

Beş para etmez bir aforizmalar derlemesini akademik tez, dış politika teorisinde devrim, Türkiye tarihinde çağ kapatıp çağ açan belge falan diye pazarlamaktan başka becerisini göremediğimiz başbakanın bu tuzağı formüle etmiş olması, üzüntü vericidir. Davutoğlu, CHP ve BDP (HDP demeyen kendisi!) için “Tezkereye hayır derlerse Esad ve IŞİD yanlısı onlar olur” demiştir.

Büyük gol! Neymiş? Laik CHP şeriatçı çetelerle, Kürt temsilcisi HDP Kürt düşmanlarıyla aynı safa düşecekmiş! Neymiş? Değişim diye diye Batıya yani emperyalizme koşan CHP, ülkesini izole ettiği sanılan Baas'la, yıllardır Esad diktatörlüğünden söz edip “hem ona hem ötekine” karşı olduğunu anlatan HDP Şam yönetimiyle aynı paraleldeymiş!

Baas-IŞİD ittifakı konulu fantezi dünyası AKP dışişlerinin ısrarla anlattığı bir masaldır. Seküler Baas hareketi Alevicilikle damgalanır, bu damgayı yiyenin dinsiz kafirden beter olduğuna inanan yobaz takımı, partisinin arkasında saf tutup “yürü kim tutar” naraları atar. Hayatı bu ayinlerde okuyan AKP yöneticileri için işin kolayı önüne geleni Esad'ın adamı ilan etmektir.

Daha dün Türkiye sınırlarından çekilen görüntülerde IŞİD adlı katliam çetesinin TSK tarafından nasıl kayırıldığı apaçık ortaya kondu. Malumun ilanıydı ama görüntülü olunca daha etkili.

Daha dün Selahattin Demirtaş başbakanla “olumlu bir görüşme” yaptı!

Bir CHP sözcüsü, yine dün neredeyse tezkereyi destekleyemedikleri için üzüntülerini ifade edecekti!

Bugünse hükümet savaş tezkeresini meclise getiriyor.

AKP cenahı net. IŞİD tehdidinden TSK'yı sınırın ötesine taşıma fırsatı çıkartmak istiyor. Esad nefreti yetmemişti, IŞİD katliamı işe yarıyor! Hem IŞİD pazarlık masasındaki rakip veya partnerini arkadan vurup zayıflatıyor. Üstelik bir kere sınırın ötesine geçince “aktif siyaset yapmanın” koşullarından birine sahip hale geliyorsun. Ortadoğu'da modern Batı bölge siyasetini kabadayılığa endekslemiş ve bu yolla bölgesel güçleri küme düşürürken kendisine de ne zaman isterse müdahale yetkisi kazandırmıştır.

İki muhalefet partisiyse pek müphem. Altı oktan biri milliyetçiliktir ve oradan bakıldığında sınırın ötesine yürüyen bir ordunun “eli tutulmaz.” Pratikte milliyetçilik emperyalizmle uyumlu olduğu için arkaik ve hödük bir yayılmacılıkla değil, gayet Batıcı, modernist, “ilkellere demokrasi ve barış” vaatleriyle süslü oryantalist yaklaşımlarla da aynı noktaya gelinebilir.

CHP tezkereye hayır oyu verecek. Ama savaş politikasına muhalefet etmiş olacak mı?

Diğer muhalefetse IŞİD'in yarattığı Kobanê krizine girmiş ve çıkamamıştır. Katliam tehdidi altındaki Kürt halkının sesi olmak gerekir elbette. Ama nasıl?
Kobanê ortalama aklın “biri kurtarsın da kim kurtarırsa kurtarsın” savrulmasına vesile olmuştur. İşin tuhaf tarafı ne ABD bombaları ne TSK manevraları Kobanê halkını kurtarmaya dönük bir vizyona şu ana kadar sahip olmadılar. Zora düşen halkların aşkı tek taraflı olur! IŞİD'in Kürtlere yönelik acımasız tehditleri, Amerikanperverliğin önünü açıyor. Bu boyutta sözü olmayan veya sözünü duyurmak için özel bir çaba göstermeyen bir siyasi hareketin temsilcileri bugün tezkereye hayır oyu verecekler. Peki, savaş politikasına muhalefet mi etmiş olacaklar?

Bu arada tezkereyle Türkiye yabancı askere açılacak. Yani ABD on bir buçuk yıl sonra emeline kavuşup Irak'a (gerekirse Suriye'ye de) kuzeyden ve karadan müdahale edebilecek. Yani ABD bu arada Türkiye'nin güney-güneydoğusuna askeri ağırlığını koymuş olacak.

Solun aklı bu kadar basit ve alışılmış tuzaklara karşı önlem alamaz mı? O kadar mı donanımsızız? Donanımsızsınız!

“Solun geleceği yok, bari ne kurtarsak kâr” türü bir perspektifiniz varsa lafı uzatmaya gerek yok. Ama hal böyle değildir ve solun etkili bir barış politikası gütmesi mümkündür: Barış emperyalizme karşı durmakla başlar ve bu duruş eğilip bükülemez. Emperyalizm barıştan yana bir pozisyona çekilemez imkansızdır. Gericilik emperyalizm olmadan bir hiçtir ve aralarındaki kavga güncel olarak çok kan akıtsa da, tarihsel olarak zahiridir.

Tuzağı görmek için bu üç satırlık başlangıç bile yeter. Başlangıç için yeterlidir ve emperyalizme ve gericiliğe karşı ilkeli bir duruş az şey değildir.