Kaçak Güreşmek Yasaktır

Güreş olsa ihtar verilir, ama siyasette kaçak güreş ihtar konusu değildir. İlgilisinin tarihten veya kitlelerden "bulacağını" düşünebilirsiniz. Ancak bazen o büyük yargıçların saati yavaş çalışır.

Siyasette, kaçak güreş yine siyasetle önlenmelidir.

Solun da Türkiye'deki kaçak güreşi yine sol tarafından önlenmelidir.
Böyle bir müdahale solun tamamı tarafından yapılamayacağına göre, biri birkaç adım öne çıkıp yapmalıdır önleyici müdahalesini.

Bir aydan daha az zaman kalan yerel seçimlerden söz edeceğim.

CHP'ye kampanya örgütleyiciliğine soyunanları bir kenara bırakmak durumundayım. Bundan daha geniş kesimler, CHP'ye oy vermeyeceğini ilan etmekle birlikte, bunu pek de belli etmemektedirler!

Solun doğal tabanı ve çevresi açısından CHP karşıtlığı ile AKP karşıtlığını karşılaştırırsak sonucun ne çıkacağı belli. Her ikisine karşıyım dese de, solun tabanı AKP'ye daha fazla karşıdır.

O halde sol, olduğu yerde durduğunda, daha doğrusu ek bir girişimde bulunmadığında terazinin bir kefesi ağır basacaktır. Bu ek girişim, bence bu örnekte üç büyük kentte yapılmalıdır. Sol, İstanbul, Ankara ve İzmir'de CHP'ye hayır dediğini kanıtlamadığı durumda, bazı şeyler belli olmayacaktır.

Türkiye solunun bir dizi kesimi üç büyük kentte bağımsız tutumunu sandığın başında, aday listesinde ilan etmeyerek kaçak güreşmiştir.
Madem öyle, birileri de atak oynayıp kaçak güreşi önlemelidir.

Neden üç büyük şehir? Herkes bilir ki, İstanbul'daki, Ankara'daki siyasal bir değişim, bu illerle sınırlı kalmaz. Aday olmayan sol, "nasılsa AKP yine kazanır" diye düşünmekteyse, AKP'nin karşısına çıkıp karşıtlığını ete kemiğe kavuşturmalıydı. Yok, aday olmayan sol, "hani CHP'nin kazanacağı varsa ben engel olmayayım" diye düşünüyorsa CHP reddiyesinde samimi değildir.

Tabii böyle düşünen varsa, bugünkü çarşaflı CHP'nin kazanmasını gericilik-ilericilik mücadelesinde nereye yerleştirdiğini açıklamakla yükümlü olacaktır. Washington'da büro açmanın önemimi anlatan, Gazze yangınında aşağı yukarı açık İsrailcilik sergileyen CHP'nin bağımlılık-bağımsızlık ekseninde hangi yakaya düştüğü de söylenmelidir. Hatta siyaseti akçalı işlerine alet etmek isteyip de beceremeyen, aklanma talebinin gerekçesi olarak bu anlamda beceriksizliğini ortaya koyan Sevigen'li CHP'nin "temiz elleri" de bir zahmet gösterilmelidir.

Yok, bunların hiçbiri söz konusu değilse, sol, çıkartılması en fazla gereken yerlerde CHP'nin (de) karşısında konumunu almalıdır.

CHP'yi geçelim... Benzer bir akıl yürütme doğu cephesinde de geçerlidir. Liberalizme, piyasacılığa, halkçılığa karşı, DTP ile birlikte imza atacaksınız. Sonra, adı geçen partinin, yönettiği kentleri emperyalist kurumların borç sarmalına, piyasa kurallarına ve taşeronlaştırma uygulamalarına sarmaya kararlı olduğunu kanıtlamış başkan adaylarını sineye çekeceksiniz! Bu mümkün müdür?

Solun DTP'ye yönelik sınıfsal eleştirileri AKP karşıtlığıyla karşılaştırılamaz. Yani sol "olduğu yerde durduğunda" ibre ilk örnekten çok daha açık seçik biçimde DTP'yi gösterir. Peki, piyasacılıkla, emperyalizmle uzlaşmazlığını ilan eden sol, bu noktada kaçak güreşmiş olmayacak mıdır?

Madem böyle bir gerçek var, solda birilerinin, yine birkaç adım öne çıkıp DTP'li de olsalar piyasa gericiliğine sessiz kalmayacaklarını göstermeleri gerekir. Kaçak güreş varsa, cüret ondan daha fazla olmalıdır.

CHP kaçağı üç büyük kentte engellenecek bir şeyse, DTP kaçağı da Diyarbakır'da engellenir.

Tabii, solda sorun, piyasacılığı kimin yaptığına bakan bir oportünizmden, ilkesizlikten kaynaklanmıyor da olabilir.

Örneğin solda bir kesim, yaşadığı iç sorunların yan ürünü olarak, kimi kısmi alanlara çekilmek zorunda kalmış olabilir. Bu, gerçekten söz konusudur ve Hopa'da eski ÖDP'li belediye başkanının şimdi aynı partinin karşısına bağımsız olarak çıkacağı haberi örnek verilebilir.

Solda başka bir kesim ise, tadı kaçan, daha doğrusu emekçi, halkçı içeriği uçan, bu renkleri soluklaşan "Kürt ittifakı"ndan uzaklaşma yoluna daha pek yeni girmiş olabilir.

Başka kesimlerin olanakları, birikimleri yetmiyor olabilir.

Yani özetle solda bir dizi kesim, seçime bir aydan kısa süre kala, kâh ideolojik-siyasi yanılgılar, kâh şu an için elde olmayan nedenlerle belli alanları boşaltmakta olabilirler. Bu sonucun adı kaçak güreştir ve siyasette kaçak güreş, yine siyasetle önlenmelidir.

Komünistlerin, örneğin adı geçen dört kentte belediye başkan adayı çıkarmalarına akıl sır erdiremeyen, "değer mi" diye soran, hatta bu işten sekterlik kokusu alan varsa, konuya bir de bu açıdan yaklaşmalıdır.

Evet, solda artık kaçak güreşe izin verilmemelidir. TKP'nin aday listesi bu anlamda solun içine yönelik de bir müdahaledir.