İtibar nasıl kaybedilir?

Erdoğan küfürbazdır ve aşağılayıcıdır ya… Öyle olduğu için de, istediği kadar sesini yükseltsin, hakarete uğrayanlar itibar falan kaybetmez. Tayyip beyin esip gürlemesi karşısında dizleri çözülen olursa, sebebi başkadır.

Tersini söylemeyeceğim. Kalkıp “düşmanın küfretmesi bizi yüceltir” demeyeceğim. Eninde sonunda Erdoğan iktidarda olduğu için böyle atıp tutabiliyor. Sömürülüyor, eziliyor, yönetiliyor olmaktan erdem çıkartamazsınız. Hele sömüren, ezen, yöneten takım görülmemiş bir cahiller güruhuysa.

Bu adamların küfründen ne yıkılırız ne göneniriz. Sormak için hesap tutarız. Hesap gününü yakınlaştırmak için mücadele ederiz.

Küfreden, aşağılayan cahilin tepki görmesi, gördüğü tepkilerin yayılması kaçınılmaz oluyor. Çoğunlukla sessiz kalan, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diye içinden geçirdiği tahmin edilen, etliye sütlüye pek bulaşmayan kişiler bile kendilerini tutamıyorlar. O kadar haksız ki karşı taraf ve saçma sapan lafları teşhir etmek o kadar meşru ki…

Ancak bu durum, bizim taraf açısından bir başka itibarsızlaşma sonucu veriyor.

Lozan meselesi o kadar aptalca ki, konuşma metnini yazdığı tahmin edilen gerici gazeteci ek argümanlar çağırmak zorunda kaldı. Hilal Kaplan’ın niyeti İsmet Paşanın adaları sattığı şeklinde bir uydurmayı bilinçli olarak yaymak değildi bence. Yazanın kendisi, onun yazdıklarını alacak, gözden geçirecek, redakte edecek, onaylayacak ve okuyacak kişiler kadar cahildi!

Ve kimse cehaletinin açığa çıkmasından haz almaz. Nasılsa kaç kişi okuyor ki, muhtarlara yuttururum diyemez. Kimse okumasa da, geniş kesimler sürüleşmek ne kelime, bir tarafının kılı olmaya razı gelse bile, durum açık: Erdoğan takımı Lozan tartışmasına yanlış girdi ve battı.

Bu aleni durumu görüp, hemen koşup, batan geminin üstünde tepinenlerin bazıları AKP rejiminin aklı başında eleştirisine güç katmaz.

Tersini söyleyeceğim. Cumhuriyetin kazanımlarını ciddiye almamış olanlar, Osmanlı ailesini magazin tarihçiliğinin eğlencesi yapanlar, bilgiyi böbürlenme aracı, caka satma sahası, hatta para kazanma vesilesi olarak kullananlar… Bunlar Tayyip beyi veya Hilal hanımı biner defa çamura sokup çıkarsalar kaç yazar? Bundan gerici cepheye fazla bir şey olmaz.

Dahası, gericilik eleştirisi güçlenmez.

Bize, maruz kaldığımız küfür itibar kaybettirmiyor. Ama gericiliği eleştiren cephenin bu şekilde genişlemesi kaybettiriyor.

İsim vereceğim. İlber Ortaylı’nın iktidarla derdi gericilik, emperyalizme oyuncak olmak, sömürü, kadın, emekçi, çocuk, insan düşmanlığı falan değildir. Murat Bardakçı’nın Lozan savunusu da Osmanlıcılığa direnmek, Cumhuriyette ısrar değildir. Sadece kişiler değil, mekânlar da böyle. CNN Türk ekranından AKP eleştirisi dinlemek, ne karşı tarafa kaybettirir, ne bize kazandırır.

Ben, malumatını Gülen hoca efendiyle de paylaşmakla övünenlerin Erdoğan’a veryansın etmelerinden yarar ummuyorum. Osmanlı ailesi için gözyaşı döküp Hilal Kaplan gibi zırcahillere cesaret verenlerin Cumhuriyetçiliğini zerre kadar ciddiye almıyorum. 15 Temmuz’da kuyuya merdiven niyetine cep telefonu uzatan, CEO’sunun AKP’den “biz” diye söz ettiği belgelenmiş bir kanal laik veya yurtsever zannedilirse, olan laikliğe ve yurtseverliğe olur.

Bunu, burada verdiğim ama hiçbir biçimde takıntım olmayan, tersine kimilerinden bir sürü şey öğrenmenin mümkün olduğu kesin isimlerle de sınırlamıyorum. İsimleri çoğaltabilir, listeyi uzatabilirsiniz.

Birileri karar verecek. Kürt sorununu İslam kardeşliği mi çözer, yoksa laikliği mi savunuyorsunuz? AB’den uzaklaşmak demokrasiden uzaklaşmak mıdır, yoksa savaşa karşı mısınız?

Yok, öyle kalsın mı? Karışık mı olsun? Hem o hem bu mu?

Gidin, şöyle biraz kenarda verin laiklik veya cumhuriyet mücadelenizi…