İsyanı çekiştirmek

Aydemir Güler'in “İsyanı çekiştirmek” başlıklı yazısı 07 Haziran 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Bir ay önce AKP, Suriye ve Ortadoğu politikasında ABD’den kös kös dönmüştü. Bu, ortaya çıkan istikrarsızlığın Amerikan komplosu olduğu anlamına gelmez. Ama yelkenleri Atlantik rüzgarıyla daha az dolan AKP takatsiz kalır.

Aynı sıra Arınç da Gülen tarafından fırçalanıyordu. Bu, cemaatin hükümetin altındaki halıyı çektiği anlamına gelmez. Ama cemaatle didişen AKP sıkışır.
Hükümetin arkasındaki ağırlıkların oynaması önemli. Çünkü basit bir oynama bile, bıçak sırtındaki ekonomiyi uçurumdan itebilir. Böyle bir yerde mülk sahibi sınıfları teknede tutamazsınız...

AKP bir düzen kuruyor ve kimilerinin demokratikleşme sandığı bu düzen İslamcı faşizm. Ancak İslamcı faşizmin tam da bu dönem ilan edilmeye başlanması AKP’nin yeterli gücü biriktirmiş olmasından kaynaklanmadı. Tersine, AKP sıkıştığı için kendi rotasında büyük sıçramalar yapmaya kalktı.

Yani risk aldılar. İslamcı faşizme belli bir uyumsuzluğu temsil eden kesimleri, öğrencileri, gençleri, aydınları, emekçileri, kadınları, Alevileri ezip geçeceklerdi güya. Böylece koalisyonun iç ve dış bütün diğer bileşenleri ve düzen içi muhalefetin çeşitli unsurları hizaya girecekti.

Bu risk patladı. Bu bir halk patlaması.

Kimse bu hareket hakkında ileri geri konuşmasın. Herkes ağzından çıkanı iki değil, iki bin kere düşünsün!

Hükümet şimdi kendine yakışanı yapıyor: Eylemlerin arkasında Ergenekon arıyorlar!

Bu alçaklığın gazetelerde, liberal çevrelerde alıcıları çıkar. Bunların düşünmekle araları iyi değil zaten.

Ülke tarihinde örneği görülmemiş bu hareketin, milliyetçilikle, şovenizmle ilintilendirilmek istenmesine de rastlanıyor. Türk bayraklarını bu yönde yorumlayanlar, önce gidip bir yüzlerini yıkasınlar.

Neyi tercih ederdiniz? Kemalist tüm duyuların AKP faşizmine iltihak etmesini mi!

Sol ve sağ liberallerin uzanamadıkları ciğere mundar demelerini anlarım. Kürt siyaseti ise bu kaygıları bir kenara bırakmalıydı. Kitle hareketinde yeni bir ittifak stratejisinin olanakları gizli çünkü.

Kitlelerin AKP’den soğumasında Kürt sorunundaki gelişmeler de rol oynadı. “Hükümetin Kürtlere taviz verdiği” fikri “Türkler”de yaygın. Ancak eylem dalgasının sol, anti-faşist, seküler, ilerici, halkçı karakteri bu fikrin öne çıkmasına engel olmuştur. Kürt hareketi AKP’ye karşı direnenlere yanlarında olduğunu hissettirdiğinde, Türk ve Kürt halklarının arasındaki mesafelerin hızla kapanması mümkündür. Bu, AKP’ye can simidi atmaktan daha gerçekçidir!

Mücadele kardeşliği gibisi yoktur...

Bir de hareketi siyaset dışı tutmak isteyenler var. Bilgi Üniversitesinde kotarılan bir araştırmaya göre, gösterilere siyasi bir hareket üyesi olduğu için katılanların oranı yüzde yedi. Göstericilerin küçük bir azınlığı bu hareketten yeni bir parti çıkmasını istiyormuş. Yani kimse örgütsüzlüğü bir eksiklik olarak görmüyor!

Şimdi kimileri “siyasetten anlamıyoruz”u “Ergenekoncu değiliz” anlamında kullanacak. Kimileri böyle bir kitlenin “hükümet istifa” demesini ciddiye almamak gerektiğini söyleyecek. Hatta edepsizler kitleye dönüp “ne karışıyorsun” diye çıkışacak! Yeni bir ittifak olanağını görmek istemeyenler “siyasetsiz bir kitleye nasıl güvenelim” diyerek kambura yatacak.

Ben, Bilgi’nin araştırmacılarına, “işiniz mi kalmadı, gidin AKP’ye oy verenlerin hareketi ne ölçüde meşru gördüğünü araştırın” derdim.
Bir de ders çıkartırdım: Madem başkaları bu kadar çekiştiriyor, birilerinin, yani bizim de hareketi daha örgütlü kılmamız, siyasi karakterini belirginleştirmeye çalışmamız gerekiyor.