İki ihtimal, tek yol

15 Temmuz’da Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’ndan rövanş almayı amaçladığı anlaşılıyor. Bunun “adalet arayışçıları” diye betimleyebileceğimiz kesimlerde bayağı tedirginlik yarattığı gözlemleniyor. Haksız bir tedirginlik değil bu. Çünkü adalet yürüyüşü 2019 seçim kampanyasının açılışı anlamına geliyorsa, zaman uzundur ve bu uzun zaman içinde daha çok rövanş alınıp verilir. Tecrübeyle sabit ki, düzenin tepesindeki maçlarda bedeli taban öder. Veya; Erdoğan hasmını teröristlerle işbirliği yapmakla suçlamışsa, çok halk çocuğunun payına terörist ilan edilmek düşecektir! Bunlara “OHAL’de grev yaptırmayız” dediği işçiler de, en başta dahildir.

Tedirginlik haklı olmakla birlikte, bunu gidermek için kimi kesimlerce ısrarla tekrarlanan görüş çok su götürür. Buna göre “yürüyüş sürecek” ve filmin sonuna bu yoldan yaklaşılacaktır. Bu beklenti “umudumuz CHP” anlamına gelmektedir, sol açısından. Onlarca yıllık yanılgı tekrarlanmaktadır, yani. Ama mesele bundan ibaret değildir, çünkü AKP’ye alternatifin parlamento aritmetiği ve seçmen analizlerine bakıldığında CHP olamayacağı açıktır. Bunun için “çantada keklik” sol dışında, kimlerden oluştuğu açıklık kazanan bir MHP türevine ihtiyaç var. Yetmez, bir de kimlerden oluşacağı son saniyeye kadar açıklık kazanmayacak olan bir işlemle AKP’nin türevinin alınması gerekir. Kürt hareketinden beklenense Türk sağını küstürmeyecek bir mesafe ayarı yapıp, orada kalmasıdır.

Özetle Türkiye solunun tarihinde belki de ilk kez, sol, toplumun umudunun sağda sabitlenmesini memnuniyetle karşılayacak hale gelmiş bulunuyor.

Bu bakış açısının yanlış olması bir yana, benzeri bir gelişme sürpriz olmayacaktır. Düzenin krizden çıkış cephaneliğindeki bir seçenek bu tür bir milli uzlaşma olabilir. Liberaller ve Perinçekler her yeni trene rezervasyon yaptırma yeteneklerini kanıtlamış bulunuyorlar; onlar da eksik kalmaz!

Olursa, sosyalizm seçeneğini, yeni ve son zamanlardaki örnekleri aşan bir kuşatma bekliyor demektir. Düzen, bu tür bir çıkışı hayata geçirmeye yöneldiğinde, solun payına sosyalizmin alanının daralması düşer. “Şimdi zamanı değildir.” Memleket tam da saray diktasından kurtulacakken, sosyalizmden söz etmenin hiç ama hiç zamanı olmadığını düşünen bir toplumsallıkla kuşatılmamız muhtemeldir.

Öte taraftan “umudumuz CHP” tezine itirazın kendiliğinden karşımıza çıkan yolu da, “buradan bir şey çıkmaz” olmaktadır. “CHP eski CHP, Kılıçdaroğlu bildiğimiz Kılıçdaroğlu’dur. Hareketsiz, isteksiz… Gezi’den beri yangın söndürücülük yapmadı mı zaten…”

Bu tezin de pek sağlıklı olmadığını söylemek durumundayım. Bir kere, bu bir nevi “olsa, öpüp başıma koyacağım” duygusuna yaslanan bir teze benziyor. “CHP yapmayacak, yapamayacak.” Ama bir de -olur a- yaparsa! Bu seçenekte söyleyecek bir şey kalmaz.

Diğer taraftan, “adalet arayanların” bir defa daha umutlarının kırılmasının, kitleleri “umudumuz CHP’den” daha ileri bir noktaya taşıyacağını kimse beklemesin. Çok daha yüksek olasılıkla, kitleler “yahu daha ne yapalım, o kadar yürüdük, milyonlar olduk, toplandık, yine olmadı” saptamasıyla kaçış planının gazına basacaklardır. Bilmem farkında mısınız, 15 Temmuz vesilesiyle bu yönde egzersizler hayli canlanmış görünmekte, AKP muhalifi, “aydın” kesimler tatile çıkmaktadır. Kültür varlıklarını koruma kanununu ihlalden yatan eski bir Marx çevirmeninin tam da bu sıra hapisten ve memleketten firar edip, müjdeyi “darısı 80 milyonun başına” biçiminde vermesi manidar bir rastlantı olmuştur…

Varsın Nişanyan kuş olup uçsun, CHP’nin umut olamayacağının bir kez daha kanıtlanması durumunda, solun üstüne bu sefer ağırlaştırılmış Tayyip gölgesi çöker. Solun organik çevresinin “tek başına da kurtuluş” olabileceğini keşfettiği kuşatma şiddetlenecektir.

Ülke siyasetinde adalet yürüyüşü ve 15 Temmuz törenleri konjonktüründe iki basit ihtimal bunlar. Umudumuz CHP’den mi alırsınız, darıdan başınıza düşecek payı mı istersiniz?

İki ihtimal buysa, bizim elimizde tek yol var demektir. Sosyalist seçeneği savunanlar bu ihtimallere meydan okumalıdır. Sosyalist seçeneği daha fazla insan savunur hale gelmelidir. Hemen şimdi. Daha örgütlü biçimde…

Bu berbat ihtimalleri beğenmeyenlerin önündeki biricik yol örgütlü sosyalizm mücadelesini güçlendirmek, çoğalmak olabilir.