Hazırda bekliyorlarmış

Aydemir Güler'in “Hazırda bekliyorlarmış” başlıklı yazısı 4 Ocak 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Liberalleri diyorum... AKP’nin azarlayıp durduğu eski müttefikler yeni Kürt açılımını duyar duymaz “desteklemeliyiz” demeye başladılar. İlk sinyaller ana akım medyada. Gerisi gelecektir.

Ben de tam “AKP kimlere kaldı” diye yazmaya hazırlanıyordum yeni yıla başlarken. Özetle, ittifaksız siyasetin yürümeyeceğinden başlayacak, AKP’nin özüne dönmesinden model çıkmayacağını söyleyecektir.

Öz mü? Yani şeriatçı rektörlere, Beyazıt’ta şişme Noel baba bıçaklayanlara birkaç ek daha yapabilirsiniz. Son günlerde hem “Anayasa’da devam edebildiklerimizle ederiz” diye, hem de solcu öğrencilerin karşısına “başka bir parti de kendi gençlerini çıkartır ha” diye mesaj verilen MHP’yi, Hizbullah partisini ekleyin. Dışardan da mülteci mitinginin katılımcıları veya Suriye’deki El Kaidecileri...

Faşizme giden AKP’nin özü karşı-devrimciliktir. Türkiye karşı-devrimle yönetilemez patlar. Üstelik fazla özüne dönüp daralan egemen güçler blokunun kendi içinde çatırdar.

Böyle gitmezdi. Bu tablodan “model” çıkmazdı.

Zaten, araya BDP’lileri meclisten ihraç tehdidiyle ODTÜ girse de, açlık grevleri finali duruyor. Açlık grevleri Öcalan’ın talimatıyla sona ermiş ve Kürt çözümünde muhatabın kim olması gerektiği yanıtlanmıştı.

AKP adım atmadan önce inisiyatifin başkasında değil kendinde olduğu yolunda bir izlenim yaymaya ihtiyaç duymaktadır. Daha önce çok yazdığımız gibi çünkü maksat çözüm değil, hegemonyadır.

Hegemonyanın asıl sahibi ise belli. Bir başka taraftan, ABD’den gelen Kürt devleti mesajları da unutulmamalı.

Bana sorarsanız ABD’nin Kürtlere devlet hediye etmek gibi bir merakı yoktur. Ancak on yıl önce Irak’a müdahalesi sırasında duyulan ihtiyaç Ortadoğu’da güncellenmektedir.

Nasıl güncellenmesin? Bağdat yönetimi Tahran’a yatkınlık gösteriyorsa, Suriye’de Baas iktidarı bütün basınca rağmen bir türlü çözülmüyorsa, AKP’nin iki ayağı büyük ölçüde Kürt sorunu yüzünden birbirine dolanıyorsa, emperyalizmin Kürt faktörüyle yeni ve daha geniş bir ölçekte nikah tazelemesi beklenir.

Daha geniş ölçek kuşkusuz Türkiye’dir.

AKP’nin iktidara yerleştiği süreçte İslamcı muhafazakarlığın temel müttefiki her boydan liberallerdi. Liberalizm böyledir başkasının eteğine tutunmadan insan içine çıkamaz. “Bırakınız yapsınlar”la, her şey piyasa için sloganlarıyla, “çalış senin de olur” ahlaksızlığıyla çıplaklaşmış bir arı liberalizmi kim ne yapsın? Hal böyle olduğu için AKP çağırdığında ikiletmeden koşup geleceklerdir.

Yeni Kürt açılımının toplumsal atmosferi etkilemek açısından en önemli unsuru liberaller olacaktır.

Liberallere göre Türkiye’de iyi giden çok şey var. Milli gelir artmış, askeri vesayet kalkmış, tabular yıkılmış... Liberaller böyle düşünüyor. Ama, diyorlar, insan hakları sicilimiz çok kötü. Hükümet hoşgörüsüz, polis şiddeti orantısız...

Bu tür yaklaşımlara sahip olanların hassas noktası Kürt sorunudur. AKP “açılım” dediğinde yağları erir.

Yeni açılım -isterseniz Öcalan açılımı diyelim- bir düz çizgide ilerlemeyecek. AKP sürece ayar verme ihtiyacı duyduğunda mola diyecek, bir iki sınır ötesi operasyon yapıp, birkaç belediyeyi basacak.

Bu molalar hariç, süreç ilerledikçe, sol da yeni bir sınava girecek. Sol hem barışın sesi olmanın, hem de bu zokayı yutmamanın formülünü bulmak durumunda.