Güvenli bölge, bataklık bölge

Suriye-Türkiye sınır boyunda adına güvenli bölge denen şerit için çalışmalar başladı. Türk ve Amerikan askeri bu işi birlikte yapıyorlar. Yani Türkiye’ye, ABD ile yapılmış olması gereken ve içeriğini bilmediğimiz bir protokol kapsamında yabancı asker geldi. Sayıları artacakmış…

Zamanında ABD diğer komşu Irak’a müdahale arayışındayken Türkiye’yi de yanında istemişti. Olmadı, “sınırlarınızı açın bari” dediler. İşte bu istek 2003 yılında Meclis’te oylamaya sunulan bir tezkerenin konusu olmuştu. Ünlü 1 Mart tezkeresi ihtiyaç duyulan nitelikli orana ulaşamadı. O sıra Türkiye yetkilileri öylesine dağıtmışlardı ki, tezkerenin kabul edilmediğini anlamak ve ilan etmek bile biraz zaman almıştı 1 Mart akşamı.

Tezkere geçseydi ABD Türkiye topraklarını ve hava sahasını dilediği gibi kullanma hakkını elde etmiş olacaktı. Tezkere geçmeyince aynı ABD bu sonucu Türkiye’nin burnundan getirme hakkını elde etmiş oldu. Gelsin çuvallar, gitsin özelleştirmeler!

AKP’nin 1. yılı ile 17. yılı arasında hakikaten büyük fark var! Artık ABD’nin Türkiye topraklarını kullanarak başka bir ülkeye asker sokması için Meclis kararı gerekmiyor. 

O zaman “ya askerin ya sınırın” idi tehdit. Her ikisini içten içe arzulayan egemen güçler birini bile becerememişti. Kapitalizmin kaydedeceği ilerleme böyledir. Şimdi Türkiye hem asker yolluyor, hem sınırını açıyor! 

Suriye krize ilk sürüklendiği sıra, Batılı emperyalistler AKP’yi tampon bölgeye teşvik edip durmuyorlar mıydı?

Tabii, PKK-PYD tehdidi diye bir gerekçe var ve işin sihri de orada. Ancak PYD sahip olduğu olanakları önemli ölçüde ABD’ye borçlu ve AKP sabah akşam bundan şikayetçi. Şikâyet az kaçtı; AKP, ABD’yi ortak çalışmaya “zorla” ikna ettiğini anlatıyor. Dışişleri bakanını hatırlarsak, b planı, c planı falan varmış… Bu tezin inandırıcılığı hayli sınırlı.

Terör tehdidini birlikte önleyeceğimiz ABD’nin, AKP’nin baş tehdit saydığı PYD’ye askeri yardımını arttırmasının haber değeri bile kalmadı. Öyleyse, ABD aynı anda terörü destekliyor ve teröre karşı önlem alıyor! 

ABD bunu ilk kez yapmıyor. Emperyalist olmanın şanındandır. “Aynı anda üstüne oynanan at sayısı” emperyalist hiyerarşideki mevkinizle uyumlu olur. Peki AKP Türkiye’sinin “büyük”lüğü de bunun bir benzeri midir? Türkiye emperyalist bir güç olarak onun külahını berikine giydirme becerisi kazanmış olabilir mi?

Ortada daha ziyade oportünizmin dansı var gibi... AKP at yarışına elde avuçta ne varsa yatıran bir maceracıya daha fazla benziyor. Büyük devletlere en benzeyen yanıysa bir dediğinin diğerini tutmaması.

Pentagon sözcüsü konuyla ilgili açıklamasını TRT’ye “yazılı olarak” yollamış. “Söz uçar” deyimi, AKP sayesinde Türkiye’nin müttefikleri tarafından bellenmiş olmalı! Mecburen TRT haberlerinde okuyorlar yazıyı: Açıklamada güvenli bölge sayesinde IŞİD’in dirilmesine engel olunacağının altı çiziliyor. Haliyle; ABD PYD’ye engel olmak istese askeri malzeme sevkiyatından işe başlardı… 

Bir dediği diğerini tutmayanların kendi aralarında uyum sergilemelerini beklemek çok saçma zaten…

Şimdi altı üstü 5 kilometre derinliğinde bir Türk-Amerikan tampon bölgesinde, Türkiye’ye kalırsa PYD’ye, ABD’ye bakılırsa IŞİD’e set oluşturulacak. Türkiye’ye sığınmış bulunan Suriyeliler de bu şeride geri gönderilecekmiş. Kendi memleketinde başkasına canlı kalkan olmayı kabul edecek olan bu Suriyeliler kim acaba? 

Yeri gelmişken, Suriye hükümetinin Türkiye’yi yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçladığı İdlib havalisinde, AKP’nin IŞİD artıklarına kol kanat gerdiğini hatırlayalım… Suriye demişken; Şam’da meşru bir hükümet varmış, ama ne gam! Şam defalarca bizim güvenlik şeritçilerini işgalci olarak nitelemişmiş… Yine yeridir; Ankara Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu artık her fırsatta dile getiriyor. 

Söylentiye göre AKP, ABD’yi zorla ortak plana dahil etmişti. Yalnız geçen hafta Erdoğan Rusya-Ukrayna karşıtlığında ikinciden yana olduğunu açıklayıverdi. Ankara’dan Putin’e yollanacak olan hediye paketinin pahada bayağı ağır olması beklenir, bu koşullarda. Şam’ın olup bitene şu ana kadar fazla ses etmeyişi de buna yorulabilir herhalde.

Türkiye egemen güçleri emperyalist olmak istiyorlar, bu açık. Yalnız, emperyalistler arası oyunlar, hele sistem krizdeyse, işte böyle biraz karışık oluyor ve bataklık arazide oynanıyor.  

2003’de tezkere geçmemişti demiştik ya. Sonra tezkere geçmemesine karşın ABD askerine İskenderun limanı açılmıştı. Komünistler birkaç gün içinde dayanmışlardı limanın kapısına…

Aradan 16 yıl geçti. Bugün yurtseverliğin buharlaştığını sananlar çok yanılır. Komünizmin öldüğünü günde beş vakit tekrarlayınca komünizmin ölmemiş olması gibi…